KOPENHAG SADECE BİR İKLİM ZİRVESİ Mİ?

Yazan  25 Kasım 2009
7-18 Aralık tarihleri arasında BM öncülüğünde düzenlenecek Dünya İklim Zirvesi Kopenhag’da yapılacaktır. Zirvenin en önemli gündem maddesi karbondioksit salınımlarına bağlayıcı sınırların getirilmesidir.

Kopenhag'daki zirve öncesi, sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Bu konuda açıklamada bulunan Uluslararası İklim Değişikliği Paneli Başkanı Rajendra Pachauri'ye göre küresel ısınma konusunda bilime kulak asmayan siyasi liderler anlaşma yerine ülkelerinin kısa vadeli çıkarlarına odaklanmaktadırlar.[1] Gelişmekte olan ülkeler, sanayileşmiş ülkelerin, sera gazı salımlarını azaltması gerektiğini vurguluyor. Diğer taraftan, sanayileşmiş ülkeler özellikle Hindistan ve Çin gibi ülkelerin daha fazla çaba sarfetmesi gerektiği kanısında. Örneğin Avrupa Birliği zararlı sera gazı emisyonunu 2020 yılına kadar yüzde 20 oranında düşürmekte kararlı. Ancak ABD, Çin ve diğer bazı ülkeler henüz kendilerini sınırlayıcı bir yaklaşım ortaya koymuş değil. Kopenhag'da varılacak uzlaşmada en önemli unsur 2050'ye dek küresel ısınmanın iki dereceden fazla artmaması hedefine bağlı kalınması. Bilim adamlarına göre dünyamız için iki derecelik ısı artışı üst sınır anlamına gelmektedir. Zira yerkürenin daha fazla ısınması, iklimin tamamen kontrolden çıkması anlamına gelmektedir. Alman "Die Welt" gazetesinin internet sayfasında yer alan habere göre, BM İklim Konseyi'nin (IPCC) 2007 yılı raporunu tamamlayıcı nitelikte olan yeni rapora göre, Grönland ve Antarktika'daki buzullar tahminlerden çok daha hızlı bir şekilde eriyor ve ortalama sıcaklığın çok kısa bir zaman içinde 7 derece artması bekleniyor.[2]

Enerji, inşaat gibi sektörleri de ilgilendiren zirve Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor. Karbondioksit ve sera gazı salımını azaltmaya ilişkin hükümler içeren Kyoto Protokolü'nü gelişmiş ülke statüsüyle imzalayan Türkiye, 2012 yılından itibaren mali ve yasal yükümlülük altına girecektir. Bu konuda, Türkiye'de Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD) ve Bölgesel Çevre Merkezi Türkiye (REC Türkiye) girişimiyle kurulan "İklim Platformu" 13 Kasım 2009 tarihinde İstanbul'da "İklim Değişikliği'nin Bilim, Siyaset, İş ve Medya Dünyası'na Yansımaları" başlıklı bir toplantı düzenlemiştir. Milliyet Gazetesinden Serpil Yılmaz'ın yazısında[3] sözkonusu toplantıdan;

-bütün dünyada karbon salımıyla mücadelede özel sektörün öncü rolü üstlendiği,

- Türkiye'deki şirketlerin özel olarak karbon salımı taahhütleri bulunmadığı ancak kurulan İklim Platformu özel sektöre "sözleşme" önerdiği,

-Türkiye ile karşılaştırılan Meksika ve Güney Kore'nin de içinde olduğu toplam 13 ülkenin düşük karbon ekonomisine geçiş yatırımları yaptıkları yeralmıştır.

Ayrıca "bu yeni süreçte, siyasetçilerin karar alıcı rolü üstlenmesi gerektiği, bilim dünyasının da iklim tartışmalarına zemin sağlayacak verileri ve çözüme yönelik araştırmalarla sürece katkı sağlamasının zorunlu olduğu" belirtilmiştir. Toplantıdan dikkat çekici bir başka alıntı ise Akkök İcra Kurulu Başkanı Mehmet Ali Berkman'ın Türkiye'nin durumunu özetleyen "Ar-Ge faaliyetleri yeterli değil. Teknolojik ilerlemenin sağlanması için kamu-özel işbirliğine ihtiyaç var" çağrısıdır.

Bu bağlamda, AlmanyaÇevre Bakanı Norbert Röttgen'in Brüksel'de 23 Kasım 2009'da tertiplenen Çevre Bakanları toplantısında yaptığı konuşma dikkat çekicidir. Röttgen, "Kopenhag'da başarı sağlanması zaruri bir ihtiyaç, çünkü başarısızlık ilk olarak iklim değişikliğinin felakete varan sonuçlarına katlanacağız anlamına gelir. İkinci olarak ise bu ekonomilerin modernleşmesi ile ilgili bir konu. Söz konusu olan teknolojik alanda liderlik ve yeniliktir. Hem ekolojik hem de ekonomik nedenlerden dolayı, bu konferansın başarısızlığa uğraması, ihtimal dahilinde bile olmamalı. Başarı kesinlikle sağlanmalıdır" demiştir. [4]

Bu başarının nasıl sağlanacağı konusu ise belirsizdir. Bir yandan Kopenhag'daki zirveye katılacak olan hükümetlerin iklim koruma için bağlayıcı hedefler konusunda uzlaşmaları bir başarı olarak görülebilir. Diğer taraftan ise 2012 yılında dolacak Kyoto Protokolü'nün yerini alacak nihai sözleşmenin ertelenmesi bir başarı adledilebilir. Bazıları ise Kopenhag İklim Zirvesini ve yapılmasını yegâne bir başarı olarak görmektedir. En önemlisi ise ekonomik gelişme ve inovasyon arasında bağın anlaşılması ve bunun birkez daha bu zirveyle birlikte karşımıza çıkmasıdır.

* Ekin Keskin, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Dış İlişkiler Koordinatörü

[1]http://www.nytimes.com/gwire/2009/11/20/20greenwire-top-un-scientist-laments-us-pace-on-climate-ac-69126.html [2] Dünya'nın iklimi tahmin edilenden çok daha hızlı değişiyor
http://www.milliyet.com.tr/Dunya/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1166281&Date=25.11.2009&Kat
egori=dunya&b=Dunyanin%20iklimi%20tahmin%20edilenden%20cok%20daha%20hizli%20degisiyor

[3] http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1165673&AuthorID=103&Date=24.11.2009&b=Ozel sektorden Kopenhag yol haritasi&a=Serpil Yilmaz&ver=39

[4] A milestone in climate change: EU Environment Council ahead of Copenhagen http://www.german-info.com/press_shownews.php?pos=Energy__Environment&pid=1911


Ekin KESKİN

1974 yılında Balıkesir'de doğmuştur. Lise eğitimini ABD'de Falls Church High School ve Ankara Atatürk Anadolu Lisesinde tamamlamıştır. 1995 yılında Ankara üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümünden mezun olmuştur. 2001 yılında ODTü Bilim ve Teknoloji Politikaları çalışmaları Bölümünde  Yüksek lisans eğitimine başlayan Keskin, buradaki eğitimini tamamladıktan sonra 2003 yılında Birleşmiş Milletler üniversitesi- UNU MERIT'te doktora çalışmalarına başlamıştır.

TüRKÇE MAKALELER

Irak Ekonomisinde Savaşın Etkileri ve Petrolün Rolü (Aziz Koluman ile birlikte)  Jeo Ekonomi Dergisi Sayı : 1 2000.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display