< < Fiyat İstikrarı Kurulu ile Niyet Okumak
 Bu sayfayı yazdır

Fiyat İstikrarı Kurulu ile Niyet Okumak

Yazan  22 Temmuz 2022

Merkez Bankaları veya dengi olarak kabul edilen rezerv bankalar dünyanın hemen her ülkesinde fiyat istikrarından sorumlu olan kurumlardır. Oysa Türkiye 2021 yılının Haziran ayında, birden bire yeni bir Fiyat İstikrar Kurulu (FİK) oluşumuna giderek, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasını(TCMB)  adeta asli görevinden azletti.

Neden? 30 Haziran 2021'den bu yana geçen bir yılı aşkın süre içinde FİK ne kadar başarılı oldu? Enflasyonun resmi değerle yıllık yüzde 80'e tırmandığı bir dönemde, FİK için bir başarıdan söz edilebilir mi? Haydi TCMB ye politika uygulaması konuşunda danışmanlık hizmeti verdiğini düşünelim. Ama önerilen anlaşılabilir ve sadre şifa politika alternatifleri olmadığı için FİK düpedüz tercihli bazı isimler için yaratılan koltuklar ve hak edilmemiş resmi unvanla gelen kim bilir ne fırsatlar! Cumhuriyet kurumlarının birer birer ortadan kaldırıldığı, etkisizleştirildiği, dönüştürüldüğü veya ne olduğu pekte anlaşılmayan yeni yeni kurumlarla ikame edildiği bir ortamda bu gidişin ülkeye ne getirmesinin beklendiğini anlıyor değilim.Mutlak bir kurumsal çöküşten beklenen küllerinden yeniden doğan bir Türkiye mi? Öyleyse seve seve görev almaya hazır olduğumuz bilinmeli.

91 Yıllık bir Süreçte Görev ve Yetkileri ile TCMB

Bütün ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de MB para ve kur politikalarını düzenlemek, para arzından ve banknot dolaşımını sağlamaktan sorumludur. Bu sorumlulukla MB attığı her adım, aldığı her karar ve önlem ile her biri ayrı bir ekonomik değer olan bireylerin yaşmalarını derinden etkiler. Tüm MB'lar gibi TCMB de fiyat istikrarı görevini deruhte etmek için, aynı zamanda döviz ve başta altın olmak üzere kıymetli metallerden oluşan rezervlerini, ödeme sistemlerini denetlemekten; tüm mali sistemin uyumlu işlemesini temin etmek için bankalar arası koordinasyonu sağlamakla yükümlüdür. Şimdi fiyat istikrarı görevi FİK'na devredilen TCMB'nin aslında tüm işlevleri anlamsızlaştırılmış veya kurum olarak yetkisiz hale getirilmiştir. Bir bakanlığa veya daha da ötesi bir şahsa bağlanmıştır.

Hatırlanacağı gibi TCMB 1931 yılında faaliyetlerine 1715 sayılı yasa ile başlamıştı.Bu kadar eski tarihli bir yasa dahi TCMB nin bağımsız veya özerk kimliğini koruyarak siyasi müdahalelerden masun tutulması için anonim şirket olarak kurulmasını öngörmüştü. Daha sonra banka 1970 yılında kabul edilen 1211 sayılı yeni bir yasa ile 2001 yılına kadar devam eden zaman aralığında, yeni yeni yetkilerle donatılmış, buna karşılık 24 Ocak 1980 kararlarını takiben, piyasa ekonomisine geçiş sürecinde, fiyat denetimleri görevi ortadan kalkmıştı. Bununla birlikte bu değişiklik, TCMB'nin fiyat istikrarını sağlama görevini rafa kaldırmamış, para politikası özerkliğinin ruhu ile bankanın asli görevi olarak korunmuştu. Türk Lirasının konvertible hale geldiği 1980'li yılların sonunda banka açık piyasa işlemleri yapmaya yetkili kılınmış, ama her zaman neyi ne zaman, nasıl ve kimlere sattığı konusunda şeffaf kalmıştı. Bankalar arası koordinasyon görevi daha önemli hale gelmiş, para ve faiz politikaları uygulanırken hiçbir zaman TCMB efektif oranları ile bankaların verdiği oranlar, faiz ve kur anlamında bugün olduğu kadar geniş bir makas oluşmamıştı.  Ne anladım ben şimdi bu FİK'ten?

2001 Krizinden Çıkmak için TCMB'nin Özerklik Güvencesi

1980 ve 1990 da kaybolan fiyat istikrarı, yüksek ve kronikleşen enflasyon,yapısal,kurumsal ve politika uygulamalarında basiretsizliğinin sonucuydu. Kamu harcamalarındaki israf ve yolsuzluk bugünkü kadar olmasa bile vardı. Bir de terörle mücadelenin bütçenin sırtına yüklediği ağır fatura, Türkiye’yi kötü bir dönemece getirmişti. Siyasete ve siyasetçiye güven sıfırlanmış, atılan her adımda art niyet arama yine bugün olduğu oranda olmasa bile günlük hayatımıza kâbus gibi girmişti. Türkiye’nin 2001 krizini yeni ve aşınmamış bir yüzün güven telkini ile aşma çabası içine girdiğimiz Nisan ayını bugün özlemle hatırlıyorum.

Ülkeyi uçuruma sürükleyen kurumsal etkenler arasında özerkliğini yitiren, görev ve işleyişine bugünkü kadar olmasa bile çok ve basiretsizce müdahale edilen, çok sayıda ve çoğu zaman birbirinin ayağına basan görevler yüklenmiş TCMB de gösterildiği için, 2001 istikrar programı kapsamında banka yeniden yapılandırılmıştı. Bu bağlamda 2001 de yapılan yasa değişikliği, TCMBB'nin özellikle en son borç veren kurum haline getirilmesini, Hazine ve kamu kurumlarına avans, kredi ve destek sağlamasının yasaklanmasını öngörmüştü. Şimdi geçmişe baktığımda o yeniden yapılanma adımlarının uygulayıcıları arasında nasıl şimdiki Cumhurbaşkanının da olduğuna inanamıyorum. Dün bu kadar mı dün olur? Bugünün dünden çok daha kötü olmaya, ülkeyi daha büyük bir uçuruma sürüklemeye hakkı var mıdır?

TCMB'yeŞeffaflık Kazandırma” İyi bir uygulamaydı 

Yapılan değişikliklerle enflasyon hedeflemesi, alternatif politika uygulaması olarak TCMB'nin bir başka işlevi haline gelmişti. Bu fiyat istikrarını gözetme, koruma ve istikrarlı ekonomi büyümesi için çok önemli bir işlevdi. Ayrıca bankaya 2001 den itibaren aldığı kararları ve bunların sonuçlarını topluma açıklama yani bir tür hesap verme yükümlülüğü getirilmiş ve bu yolla kamuoyundaki kurumsal itibarı şeffaflıkla güvence altına alınmıştı. TCMB hala şeffaflığını korusaydı, örneğin “128 milyar dolarlık rezerve ne oldu?” sorusu sorulmaz; verilmeyen cevap toplumda derin bir güvensizlik ve bununla birlikte gelen infiale sürüklemezdi? Swap ile hangi ülkeden ne kadar kaynak geldiğini bilir, “eksi rezerv düzeyine” rağmen, yılın ilk 6 ayında piyasaya nasıl 52 milyar dolarlık rezerv satıldığını; piyasa denilen belirsiz tüzel kişiliğin hangi gerçek kişi veya kurumlardan olduğunu düşünmezdik.

Yine hatırlayalım bütün bunları 2001 istikrar ve yeniden yapılanma programı kapsamında IMF stand-by ve AB uyum politikaları çerçevesinde uygulamaya koyulanlardan biri de yine o günlerdeki görevinin başındaki Sayın Cumhurbaşkanıydı. Üstelik kendisi bizzat o istikrar programının hemen semere verdiğini de canlı tanığıdır. Şimdi neden kriz sürsün istenir? Neden bilinen çareler yerine köşeye sıkıştırılan TCMB'nin rütbeleri sökülür? FİK'nun 2001 istikrar programı gibi bir programı uygulaması liyakati, becerisi ama her şeyden önemlisi niyet veya amacı var mıdır?

Krizden Çıkarma Niyeti Var mı?

Türkiye’nin içinde bulunduğu hemen her yasayı çiğneme sürecinde belki de TCMB yasası gibi tarihin imbiğinden süzüle süzüle gelmiş bir yasayı çiğnemeden, kurumun içini oymak düşüncesi, belki FİK'nun kuruluş felsefesi oldu. Evet, TCMB hala para ve faiz politikalarını düzenliyor görünümde, her ay faiz kararı açıklıyor. Ama fiyat istikrarı, emek istihdamı gibi önemli göstergelerle göbek bağının koparılmış olması onu daha bağımsız veya özerk hale getirmedi. Kolu ve kanadı kırılarak, “tek sesin sesi” haline getirdi. Yazık! 91 yıllık bir geleneğin mesnetsiz bir ideolojiye veya kişisel güç kaprisine feda edilmesi, “değerlerimiz” savunusu ile bağdaşmadı. “Değerlerimiz”, “değerlerimiz” diye “değerlerimiz” tepelendi. Bir başka krizi aşmak gibi bir niyet olmadığı ispat edildi.

Bu yazıyı sonlandırırken TCMB'nin etkin ve özerk politikaları sayesinde, 2005 yılı itibarı ile çift haneli kronik enflasyonu tek haneye indirerek, fiyat istikrarını başarı ile sağlayan ve paradan bir anda 6 sıfırı atarak Türkiye’yi yeni bir atılım dönemine geçiren tüm TCMB Başkanlarını ve yönetim kadrolarını saygı ile anmak isterim.Tabii o zaman buna imkân veren siyasetçileri de kendilerinin bizzat tanık olduğu geçmişten ders almaya ve bu ülkeyi daha fazla uçuruma sürüklememeye davet ederim.

 

Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Misafir Yazar