Bu sayfayı yazdır

TSK Hukuktan Azade Mi Oluyor?

Yazan  03 Temmuz 2014

TBMM'de görüşülmekte olan torba yasa tasarısına eklenen bir madde ile "TSK'da görevden alınanlar, mahkeme yoluyla görevden alma işlemini iptal ettirseler bile mahkeme kararının iki yıl süreyle uygulanmayabileceği" şeklinde bir hüküm getiriliyor.

Peki bu düzenleme ne manaya gelmektedir? Örnek vermek gerekirse, bir general veya bir albay, TSK komuta kademesinin hukuksuz bir işlemine "evet" demezse hemen görevden alınabilecek ve mahkeme bu görevden alma işlemini iptal etse bile iki yıl süreyle görevine dönemeyecektir. İki yıl içinde köprünün altından çok sular akacak, ilgilinin zaten rütbe ve kıdemce aynı göreve iade edilmesi bir anlam ifade etmeyecek, hatta mümkün bile olmayacaktır.

Bu maddenin; Anayasa'nın hukuk devleti ilkesini düzenleyen 2'nci maddesine, yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağını düzenleyen 7'nci maddesine, temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmadan sınırlanabileceğini düzenleyen 13'üncü maddesine, hak arama hürriyetini düzenleyen 36'ncı maddesine, suç ve cezalara ilişkin 37'nci maddesine,  temel hak ve hürriyetlerin korunmasını düzenleyen 40'ıncı maddesine, çalışma hakkı ve ödevini düzenleyen 49'uncu maddesine, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu düzenleyen 125'inci maddesine, idarenin yargı kararlarına uymak zorunluluğunu düzenleyen 138'inci maddesine aykırı olduğu tartışmasızdır.

Bu denli hukuka aykırı bir yasa niye çıkarılır? 31.01.2013 tarihinde TSK Disiplin Kanunu, TSK'da meslekten çıkarma işlemleri için Kuvvet Komutanlıkları düzeyinde kurulacak Yüksek Disiplin Kurullarının yetkili olduğunu düzenlemektedir.  Ancak Kanuna eklenen Geçici 1'inci maddeyle, Yüksek Disiplin Kurulları Yönetmeliği çıkana kadar, meslekten çıkarma işlemlerinde, 926 sayılı TSK personel Yasasının ayırmaya ilişkin hükümlerinin uygulanacağını düzenleyen bir hüküm konmuştur. 926 sayılı Kanun, ayrıma işlemlerinde savunma alınmasını bile gerek görmeyen tamamen hukuka aykırı bir yöntemi düzenlemekteydi. Bu hüküm, memurların savunması alınmadan haklarında disiplin cezası verilemeyeceğini düzenleyen Anayasa'nın 129'uncu maddesine aykırı olmasına rağmen yıllarca uygulandı. Bu yöntemi kaldıran TSK Disiplin Kanuna eklenen Geçici 1'inci madde ile TSK Yüksek Disiplin Kurulları Yönetmeliği çıkarılana kadar bu hukuk dışı uygulamanın sürdürülebileceği belirtiliyordu. Söz konusu Yönetmelik 12 Nisan 2014 tarihine kadar çıkarılmadı ve 14 ay süreyle ayırma işlemleri bakımından TSK Disiplin Kanunu hükümleri devreye giremedi. Bu durum, açıkça Anayasa'nın "yasama yetkisinin Türk Milleti adına TBMM eliyle kullanılacağını ve bu yetkinin devredilemeyeceğini" düzenleyen 7'nci maddesine aykırı olmuştur. Yönetmelik 14 ay boyunca çıkarılmadığından TSK Disiplin Kanunu'nun ilgili hükümleri yürürlüğe girmemiş ve bu süre boyunca yasama yetkisi yürütme organı tarafından gasp edilmiştir. Yönetmelik çıkarılan kadar, yüzlerce personelin, savunması bile alınmadan, disiplinsizlik ve ahlâkı zayıflık sebebiyle ordudan ilişiği kesilmiştir. Son olarak İzmir Casusluk Davası kapsamında yargılanan 63 subay ve astsubay, idari soruşturma kapsamında savunmaları alınmadan, hatta haklarında idari soruşturma yapıldığı kendilerine haber bile verilmeden, haklarında hiçbir mahkeme hükmü olmadığı halde, masuniyet karinesi ihlâl edilerek TSK bünyesinden çıkarıldı.

Bu hâk ihlâlleri yaygınlaşınca, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, önüne gelen bir davada uyuşmazlığın çözümü için uygulanması gereken TSK Disiplin Kanunu'nun Geçici 1'inci maddesinin Anayasa'nın 7'nci maddesine aykırı olduğu iddiasını ciddi buldu ve konuyu Anayasa Mahkemesi'ne  götürdü. Anayasa Mahkemesi'nin 04 Temmuz 2014 tarihinde bu konuyu görüşmek üzere gündeme alması sanırız bazı mahfilleri tedirgin etmiş olacak ki apar topar torba kanuna bir hüküm ilave edilmiştir. TSK Disiplin Kanunu'nun Geçici 1'inci maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilirse, 31 Ocak 2013 tarihinden bu yana TSK'dan çıkarılmış olan tüm personel geri dönecektir.

Muhtemeldir ki, yazının başında değindiğimiz ve başlı başına bir hukuk garabeti olan torba yasa tasarısı genel kurula getirildiğinde, sadece görevden alınanlar değil meslekten çıkarılanlar için de aynı hükmün genişletilmesi ve meslekten çıkarılanların mahkeme yoluyla da olsa TSK'ya dönmelerinin önünün iki yıl süreyle tıkanması amaçlanabilir. Böylece, iki yıldır mağdur edilmiş bulunan onlarca personelin mağduriyetlerinin giderilmesinin yolları da tıkanmış olacaktır. Hukuka  saygılı tüm milletvekillerini bu konuda uyanık olmaya davet ediyoruz.

Bu kanun maddesinin TSK komuta kademesinin isteği ve onayı olmadan TBMM'ye getirilmesi mümkün değildir. Yüzlerce general, amiral, subay ve astsubayı yargılanırken her fırsatta hukuka ve mahkemelere saygılı olduğunu ifade eden, bu sebeple davalara müdahil olma hakkı mevcutken bunu kullanmayan, hatta davalar hakkında açıklama yapmayı bile gerekli görmeyen TSK Komuta kademesinin hukuktan anladığı sanırız "vatansever personelinin kumpas yoluyla ordudan atılması karşısında sessiz kalmak"tır.

Mustafa Güler

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Uzmanı