Bu sayfayı yazdır

KKTC’ye karşı Abhazya

Yazan  23 Eylül 2009
Son dönemde Kafkasya’da yakın işbirliği içinde bulunan Ankara ile Moskova’nın sürpriz bir hamleyle karşılıklı olarak Abhazya ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) bağımsızlığını tanıyabileceği iddia edilmektedir.(21.09.2009.Milliyet)

Geçmişte de zaman zaman tartışılan tanıma konusu Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Ünal Çeviköz'ün yaklaşık iki hafta önce Abhazya'nın başkenti Suhum'a yaptığı ziyaretin ardından yeniden gündeme geldi.

Abhazya 1992'de "egemenlik" ilan ederek Gürcistan'la bağlarını koparmış, geçen yılki Rus-Gürcü savaşının ardından da Moskova, Abhazya ile Güney Osetya'yı "bağımsız devlet" olarak tanımıştı. Rusya'yı, Nikaragua ile Venezuela izlemişti.

İnternetteki www.polit.ru/ gazetesinde Venezuela`nın Abhazya ile Güney Osetya'yı "bağımsız devlet" olarak tanımasını " Tanımak Çok Değerli" makalesi ile yorumlayan Maria Klimovave Mihail Zakharov; Rusya`nın Nikaragua`ya 1 Milyar Dolar kredi verdiği, Venezuela`ya da iki düzine TOR-M2 uçaksavar füze sistemi, 100 modernize T-72M1 ve yeni T-90 tankları, nakliye ve tanker uçağı, 2 milyar dolar diğer ekipman değerinde kredi ile Rusya'nın ikinci el otomobil satın almayı planladığını yazmışlardır. (10.09.2009).Avrasya uzmanı Paul Gobla "Moscow News" gazetesindeki yazısında "Rusya`nın bu iki devletle yürüttüğü politikaya bakılarak, Türkiye'nin KKTC`nin tanınma konusundaki ambargoyu kırma şansı var görünüyor. Belki Moskova, Ankara'nın Abhazya'yı tanımasını sağlayacak maddi bir teşvik sunamaz ama Kuzey Kıbrıs konusundaki tutumunu değiştirebilir. Bu tür hamleler Güney Kafkasya'daki siyasi satrançta olağanüstü ve inanılmaz görünebilir ama Türkiye'nin Ermenistan'la yakınlaşmasından daha inanılmaz olmaz" dikkat çekmektedir.

Internetteki "polit.ru" sitesi, iki cumhuriyet arasında benzerlikler bulunduğunu belirtti ve KKTC'den "Abhazya'nın ağabeyi" diye söz etti. Kafkasya uzmanı Sergey Arutyunov ise, "Rusya Türkiye'nin Abhazya'yı tanımasını sağlamaya çalışabilir ama önce KKTC'yi tanıması lazım" dedi.

Türk-Rus yakınlaşmasının bir başka göstergesi de, Internetteki "Turkrus.com" sitesinde ki haberde; Ankara-Moskova yakınlaşmasındaki son önemli gelişme Rus petrol şirketi Rosneft'in Bakü-Ceyhan hattına petrol verebileceğini ilk kez açıklaması oldu. Rosneft Başkanı Sergey Bogdancikof yaptığı açıklamada; "Türkiye, Almanya`dan sonra en büyük ikinci enerji partneri ve yakıt tüketicisidir. Eğer her iki tarafında ekonomik çıkarlarına uygun şartlar oluşursa BTC boru hattına elbette petrol sevk ederiz" dedi.

Diğer taraftan, AB'nin Kıbrıs kararına sayılı günler kala (10-11 Aralık AB liderler zirvesi ) Güney Kıbrıs Rum Yönetimi AB Dönem Başkanı İsveç başta olmak üzere AB üyesi ülkeler ve Türkiye'yi uyararak Türkiye limanları açmazsa müzakere süreci engelsiz ve yaptırımsız ilerlemeyeceğini bildirdi.(21.09.2009 AB Haber)

Rum Toplumu Lideri Dimitris Hristofyas'ın başkanlığında toplanan ve dört gün devam eden Ulusal Konsey toplantıları, yayınlanan ortak açıklamayla açıklamada; Türkiye'nin AB sürecine de değinildi ve Türkiye'nin Kıbrıs'ı ilgilendiren AB karşı olan yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda üyelik süreci yolunu engelsiz ve yaptırımsız ilerletemeyeceği vurgulandı.

Rum Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanou; Ulusal Konsey'in Kıbrıs sorununa BM Güvenlik Konseyi kararları ve 1977 ve 1979 üst Düzey Anlaşmaları ve siyasi eşitlik zemininde, iki toplumlu ve iki kesimli federal bir çözüm bulma çabalarını desteklediğini tekrarladığını söyledi.

Hükümet Sözcüsü, Ulusal Konsey'in Kıbrıs sorununa uluslararası hukuku, Avrupa ilkeleri ve değerleri, uluslararası anlaşmaları zemininde, insan haklarını koruyan, tek egemenlik, tek kimlik ve tek uluslararası kimliğe sahip olan bir çözüm bulunma çabalarını desteklediğini belirtti.

Stefanou, Ulusal Konsey'in Türk askeri ve yerleşiklerin adadan çekilmesiyle ilgili görüşü desteklediğini belirterek, nihai hedefin Kıbrıs'ın askersizleştirmesi ve Britanya egemen üslerinin adadan çekilmesi olduğunu kaydetti.

Ulusal Konsey'in, Kıbrıs sorununun çözümünden önce uluslararası bir örgütünün adada nüfus sayım yapmasıyla ilgili görüşü desteklediğini kaydeden Stefanou, siyasi partilerin, Hristofyas'ın doğrudan müzakereler çerçevesinde, nüfus sayım yapılması, mülkiyet, kuzey Kıbrıs'taki Kıbrıslı Rumlara ait malların kullanımı ve KKTC'nin vatandaşlık dağıtmasına son verme çabalarını desteklediğini söyledi.

Stefanou, Ulusal Konsey'in, Kıbrıs'ın AB'ne üye bir ülke olarak garantörlere ihtiyacı olmadığı yolundaki görüşü desteklediğini vurgulayarak, adada temel insan hak ve özgürlüklerin korunmasıyla ilgili görüşü de desteklediğini belirtti.

Ulusal Konsey'in, göçmenlerin evlerine ve mülklerine geri dönme hakkının Kıbrıs sorununun çözümü için önemli bir şartı olduğu görüşünü desteklediğini belirten Stefanou, siyasi partilerin kuzey Kıbrıs'ta bulunan Kıbrıs Rum malları üzerinde yasadışı inşaatların Kıbrıs sorununun çözüm çabalarına yardımcı olmadığı görüşünü desteklediğini kaydetti.

Stefanou, Ulusal Konsey'in, dört temel özgürlüklerin korunmasıyla ilgili görüşünü de desteklediğini kaydederek, Ulusal Konsey'in Avrupa müktesebatında derogasyonları kabul etmeyeceğini kaydetti.

Ulusal Konsey'in Kıbrıs sorununa bulunacak çözümün Kıbrıslılar tarafından bulunmasıyla ilgili görüşünü desteklediğini vurgulayan Stefanou, siyasi partilerin bulunacak çözüm için referandum yapılması ilgili görüşü de desteklediklerini belirtti.

Stefanou, siyasi partilerin arabuluculuk ve takvim sınırlamasını kabul etmediklerin belirterek, Ulusal Konsey'in Kıbrıs sorunu ve doğrudan müzakereler için partilerin katılmasıyla alt bir komitenin kurulmasına karar verdiğini açıkladı.

Türk Dış İşler Bakanı Ahmet Davutoğlu`nun Eylül başında KKTC`yi ziyaretinde, "çözüm için alternatifler" konusunu dile getirmiş ancak "ne" olduğu konusunda herhangi bir ip ucu vermemişti. Özellikle Rusya yakınlaşması, KKTC`nin bağımsızlığını tanınması açısından önemli olsa da, Türkiye`nin Kafkasya`da ki etkisini artıracağı gibi gözükmektedir.

Ancak unutulmaması gereken önemli faktörlerden biride, Rus ve Yunanlılar arasında ki ortak din olgusudur. Her iki ülke halkları "Ortodoks" mezhebine mensup olması bakımından aralarında tarihi bir derinlik olduğu bilinmektedir. Yunanistan`ın Osmanlı İmparatorluğu`ndan bağımsızlığını kazanmasına en büyük gizli destek dönemin Rus Çarı II. Nikola tarafından verildiği, isyanı başlatanların Rusya`da yetiştirildiği bir tarihi gerçek iken, bu gün Rusya` nın Yunanistan ile dinsel ve tarihi bağları bir tarafa bırakarak Türkiye`nin Abhazya ile Güney Osetya'yı tanıması karşılığı KKTC`yi tanıması beklenemez.

Diğer taraftan Rumlar tarafından Kıbrıs Sorunun çözümü, Rum Ulusal Konseyinin sonuç bildirgesinde de açıklandığı gibi, Kıbrıs Halkının bulunacak çözüm için referandum yapılması ilgili görüşü gittikçe ağırlık kazandığı, çözümsüzlük için değil, çözüm için adımlar atılmasının önem kazandığı gözükmektedir. Bu da her iki toplum için sevindirici bir gelişmedir.