Bu sayfayı yazdır

Erdoğan’ın Kıbrıs atağının arkası

Yazan  23 Temmuz 2011
Başbakan Erdoğan’ın KKTC’ye giderek hepimizi heyecanlandıran hamaset yüklü konuşmasının Kıbrıs milli meselemizin özüyle ilgili ifadeleri olması gerekenden farklıydı.
Erdoğan şöyle diyor: "Şunda hiç bir tereddüt yoktur ki BM parametreleri çerçevesindeki çözüm, mevcut müzakere sürecinde liderlerin ortak açıklamalarındaki mutabakatlarına uygun biçimde bulunacaktır. Bu çerçevede yeni ortaklık, 'iki kesimli, iki toplumlu' ve ilgili Güvenlik Konseyi kararlarında tanımlandığı şekliyle siyasi eşitlik temelinde bir federasyon olacak, bu ortaklığın, tek uluslararası kimliğe sahip bir Federal Hükümetinin yanı sıra, eşit statüye sahip bir Kıbrıs Türk Kurucu Devleti ve bir Kıbrıs Rum Kurucu Devleti bulunacaktır."

Şimdi de 7.7.2011'de Cenevre'de toplanan BM Kıbrıs grubunun, 5 aşamalı yol haritasının ilgili cümlesine bakalım.

"1251 sayılı karar olmaya devam ettiğini yineledi. Bu Kıbrıs Rum tarafı açısından çok önemli addediliyor. Çünkü o kararda "Kıbrıs sorununda istenilen çözümün iki bölgeli, iki toplumlu, tek egemenliği, tek uluslararası temsiliyeti, tek vatandaşlığı, siyasi eşitliği, toprak bütünlüğü olan ve ülkenin bağımsızlığını güvence altına alacağı federasyon olacağı, ayrılmayı veya herhangi bir devletle birleşmeyi yasaklayan bir çözüm olacağı belirtiliyor."

Annan planındaki "eyalet/vilayet" anlamına gelen "kurucu devlet" ve BM parametrelerinin Türkleri, Rum devletinin azınlığı konumuna düşüreceği açık değil mi?"

BM yol haritası üzerine Ortam Gazetesinin haberinden bazı bölümleri okuyalım:

"Uluslararası konferans çağrılabilir... Yol haritasına göre, görüş birlikteliği olursa uzlaşmaya varılamayan bütün konuların ele alınacağı 'Uluslararası Konferans' çağrılacak. Konferansın oluşumu konusunda ise Güney Lefkoşa'nın; Kıbrıs Cumhuriyeti'nin temsil edilmesine ilişkin tezi anlayış buluyor. Ancak bu yerine getirilecek gibi görünmüyor. Uluslararası konferansta anlaşmaya varılırsa o zaman da anlaşmaya imza atılacak ve 2012'nin ilk aylarında ayrı referandumlara sunulacak.

Hedef 2012 Haziran öncesi Birleşik Kıbrıs... BM'deki projeye göre hedef, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin AB dönem başkanlığını devralacağı 2012'nin ikinci yarısından önce bir anlaşmaya varılması öngörülüyor. Bu başarılamazsa kesin çıkmaz ilan edilecek ve Barış Gücü'nün adadan çekilmesi gündeme gelecek.

Hristofyas'ın duruşu... Kıbrıs Rum tarafı Hristofyas'ın ağzıyla, iki bölgeliliğin peşinen dayatılacağını, çünkü çoğu Rum'un Kıbrıs Türk idaresi altına geri dönmekle ilgilenmediğini, takas veya tazminatı tercih ettiğini belirtti. Bu, Kıbrıslı Türklerin Türk bölgesinde mülklerin ve nüfusun çoğunluğuna sahip olacağı anlamına geliyor. Mülkiyet toprakla birleştirilebilir, bu da Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Rum idaresi altına toprak verilmesi karşılığında mülkleri vereceği anlamına geliyor.

Kim ne kazandı...

Kathimerini gazetesi, tarafların Cenevre'deki kazanımlarını detaylandırarak özetle şunları kaydetti: Başkan Dimitris Hristofyas'ın kazanımları: Kıbrıs Rum tarafı uluslararası konferans, Türk tarafı dörtlü veya beşli konferans talep etti, Kıbrıs Rum tarafı istediğini aldı. Paralel Müzakere: Rum tarafı Mülkiyet ve Toprak başlıklarının paralel müzakeresini istedi ve aldı. Egemenlik: Rum tarafının ezeli tezi BM kararları temelinde çözüm ifadesi ile yeniden teyit edildi.

Türk tarafı ısrarla istedi ve takvimleri istemeyen Kıbrıs Rum tarafının aksine istediğini aldı. Türk tarafı BM'nin 'hakemlik' olmadan rolünün artırılmasını elde etti. Gazete, paralel müzakereler ve egemenlik konularının ise Rum tarafı için gri zaferler olduğunu belirterek özetle şunları yazdı: "Paralel Müzakereler: Genel Sekreter'in paralel müzakerelere ilişkin açıklamasında net şekilde söylenmese de önemli konuların önümüzdeki üç ay içerisinde görüşülmesi gerekiyor. Bu da Genel Sekreter'in Cenevre görüşmesi sırasında yaptığı paralel müzakerelere ilişkin açıklamayla birlikte okunduğunda Rum tarafının bu noktada kazandığı ortaya çıkar. Cenevre'de bulunan diplomatik kaynakların gazetemize söylediğine göre Genel Sekreter 'Mülkiyet'in Toprak'la birleştirilmesi müzakerelerin doğal uzantısıdır ve iki başlığın örtüştüğü aşikârdır' dedi. Genel Sekreter görüşme sonundaki açıklamasında dile getirmediğinden bu, gri de olsa Rum tarafının zaferidir."

Sadi Somuncuoğlu

1940 yılında Aksaray’da doğdu. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nden 1962 yılında mezun oldu. 1957-58 yıllarından itibaren Türk Ocakları’nın faaliyetlerine katıldı ve fikri yetişmesi de bu yıllarda başladı. Çeşitli devlet memuriyetlerinde bulundu. 1965 yılında Bab-ı Ali’de Sabah Gazetesi’nin yayımlanmasında görev aldı. Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde Organizasyon ve Metot ile İdarecilik kurs ve eğitimi gördü.

1967 yılında MHP (CKMP) Gençlik Kolları Genel Başkanlığı görevi ile aktif siyasete başladı. 1969 yılında MHP Genel İdare Kurulu’na, arkasından da Genel Sekreter Yardımcılığına seçildi ve 12 Mart 1971’e kadar ülkücü gençliğin eğitim ve teşkilatlanma işlerini yürüttü.

Üniversite öğretim üyelerini bir araya toplayan ve gençliğin meseleleri üzerinde bilimsel çalışmalar yapan “Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi (KÜBİTEM)’nin kurulması ve faaliyet göstermesinde görev aldı. Devlet, Töre ve Bozkurt dergilerinin yayımında, aktif olarak çalıştı. Birçok yazı ve makalesi yayımlandı. Yurt içinde ve dışında konferanslar verdi.

1977 yılında Niğde Milletvekili seçilerek Parlamento’ya girdi. Demirel’in Başbakanlığında kurulan koalisyon hükümetinde Devlet Bakanı oldu. 12 Eylül 1980 darbesine kadar MHP Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulundu.

12 Eylül 1980 darbesiyle birlikte tutuklandı. 6 yıl süren “MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası”nda, 1 Nolu Mamak Askeri Mahkemesi’nde idamla yargılandı.  İki yıl tutuklu kaldıktan sonra, 7 Nisan 1987’de verilen kararla beraat etti.  

1988-1995 yılları arasında siyasetten uzak kaldı ve Türk Ocakları Genel Merkez Heyeti Üyeliği ile Türk Ocakları Genel Başkanlığı görevlerinde bulundu.

1995 yılında ANAP Aksaray Milletvekili seçildi. TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyeliği yaptı.  1,5 yıl sonra ANAP’tan ayrılıp MHP’ye katıldı. MHP Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüttü. 1999 yılında yeniden MHP Aksaray Milletvekili seçildi. 28 Mayıs 1999’da kurulan 57. Hükümette Devlet Bakanlığı görevine getirildi.

Cumhurbaşkanlığına aday olduğu için 8 Mayıs 2000’de Devlet Bakanlığı görevinden azledildi. 2002’den itibaren iç/parti siyasetinden ayrılarak milli siyasetle uğraştı. Çeşitli dergi ve gazetelerde makaleleri yayımlandı.

Halen, Ankara’da faaliyet gösteren (Temmuz 2008) Milli Düşünce Merkezi Başkanlığı görevini yürütmektedir.

Evli ve üç çocuk sahibidir.

 

Yayımlanmış kitapları:

*   Avrupa Birliği Bitmeyen Yol (Ötüken Yayınları-Mart 2002),

* Gümrük’te Kuşatma (1.Baskı-ATO Yayınları/Temmuz 2002, 2. Baskı Yeni Avrasya Yayınları/Ağustos 2002),

*  Kıbrıs’ta Sirtaki (1.Baskı-Yeni Avrasya Yayınları/Eylül 2002, 2.Baskı-ATO Yayınları/Ekim 2002)

* Sorularla Belgelerle Kıbrıs/Çözüm mü Çözülme mi? (Türkiye Sağlık-İş Sendikası Yayınları/2003)

*  Avrupa Birliği Uyum Paketlerinden FEDERASYON’a / Etnik/Irkçı Siyasallaşma Projesi, (ATO Yayınları-2003),

Annan Planı Gerçeği ve KKTC’nin Kurtuluşu (Yeni Avrasya Yayınları-Haziran 2004)  

İstanbul’da Yeni Roma İmparatorluğu (Akçağ Yayınevi-2004),

Göre Göre KAPANA DÜŞTÜ TÜRKİYE’M (Bilgi Yayınevi-2005)

Son Haçlı Seferi-PKK Açılımı(Milli Düşünce Merkezi )