Bu sayfayı yazdır

Anayasa Mahkemesinin Kararı ve Sonrası

Yazan  06 Mayıs 2007
Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanlığı oylaması hakkında ki son kararını beğenenler kadar, beğenmeyenlerin de olması çok normaldir.

Zaten karardan önce gerek siyaset bilimciler gerek tecrübeli politikacılar gerekse ciddi sayılan anayasa hukukçuları ikiye bölünmüşlerdi. Yani karar ne çıkarsa diğer tarafın söyleyebileceği bir şeyler olacaktı. Maksadı o olmasa da karar öncesi yayınlanan Genelkurmay Başkanlığı bildirisi Anayasa Mahkemesinin kararının daha çok tartışılmasına neden olmuş ve kararın aksini iddia edenlerin eline ciddi bir koz vermiştir. Kararın değişik çevrelerde değişik şekillerde tartışılması başka şeydir herkesi bağladığı başka bir şeydir.

Konu muhalefet tarafından yüce mahkemeye taşındığı zaman Sayın Başbakan çok yumuşak sesle, bir açıklama yapmış ve mahkemenin kararına herkesin saygılı olmasını istemişti. Ancak mahkeme kararı açıklandıktan sonra grupta yapmış olduğu konuşmada- ki hukuk mantığı demokrasiyi nasıl kendilerine yönelik yorumladıklarının açık bir göstergesi olmasının yanında, demokrasinin özünden de pek bir şey anlamadıklarının bariz bir göstergesidir. Bu karar demokrasiye atılmış kurşundur ne demek? Bundan sonra meclis cumhurbaşkanı seçemez diyerek meclisin iradesine ipotek koymak mı demokrasi? Yoksa kendilerinin halk nezdinde azınlık olduklarını unutup azınlığı çoğunluğa tahakküm sağlayacağını iddia etmelerinin neresi demokrasi? Çoğunluk olsalar bile bu her şeyi yapabilecekleri anlamına mı gelir? Milletin yine zihinleri karıştırılmaya çalışılıyor.

Şu bir gerçek ki Tayip Erdoğan daha önceki bütün ciddi konularda olduğu gibi cumhurbaşkanlığı seçimini de iyi yönetemeyerek krize sürüklemiş ve 353 milletvekili ile cumhurbaşkanını seçtirememiştir. Bu tamamen Sayın Başbakan'ın liderlik vasıflarında yoksun olduğunun bir göstergesidir. Eğer gelişmiş batı demokrasilerindeki gibi bir siyasi partiler geleneği oturmuş olsaydı, AKP yöneticileri ona bunun hesabını sorarlardı. İşin bu yönü belki sadece AKP'lileri ilgilendirir deyip geçebiliriz ancak Sayın Başbakanın, Başbakan olarak seçim sürecinde yaptıkları bütün milleti ilgilendirmektedir.

Sayın Başbakanın ben seçemediysem millete seçtiririm gibi özünde doğru, ancak biraz şantaj kokan seçim değişiklikleri de aceleye getirilmiş dayatmalardır. Korkarım ki bu yeni krizlerin habercisi olacaktır. Hâlbuki doğal olarak seçim dönemlerinde yükselme eğilimi gösteren tansiyonu yükseltmek değil düşürmek asıl amaç olmalıdır. Çünkü yükselen tansiyonun neden olduğu olumsuzlukların faturası yönetenlere çıkar.

Mademki halkın önüne sandık konuldu, artık kavganın, çirkinliklerin, dalaverelerin, karşılıklı hakaretlerin değil, geleceğe ve ülkenin içinde bulunduğu ağır sorunlara yönelik projelerin tartışıldığı bir seçim dönemi yaşayalım.

Buradan kendilerini sağda, solda veya merkezde tarif eden bütün partilere de bir sözümüz veya çağrımız olsun. Eğer Tandoğan, Çağlayan ve devam edeceği çok aşikâr olan mitinglerinden gerekli dersleri çıkarıp birleşmezseniz ve bu halkın önüne bir umut koymazsanız biliniz ki ülkede şikâyet edilenlerin tüm sorumluluğu iktidarın değil sizlerin olacak, bu seçimde değil ama sonrakinde millet hepinizi sandığın dışına koyacaktır.

Alaettin Parmaksız

1951 yılında Karaman Ermenek kazasında doğdu. İlk ve orta öğrenimi orada tamamladıktan sonra o dönemde Ermenek kazasında lise olmadığı için Liseyi EDİRNE'de okudu. 1970 ylında Kara Harp Okulu'na girerek, 1973 yılında Kara Harp Okulu'ndan, 1974 yılında Piyade Okulu'ndan mezun oldu. 1975 yılında Komando İhtisas Kursu'nu bitirdikten sonra tayin olduğu Erzurum'da 1980 yılında Kara Harp Akademisi'ni kazanarak, 1982 yılında Kara Harp Akademisi'ni bitirdi. 1992–1993 yılında NATO Savunma Koleji'ni, 1996 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisi'ni bitirdi.

Kara Harp Akademisini bitirdikten sonra1982–1984 yıllarında KIBRIS'ta, 1984–1990 yıllarında Genelkurmay Karargâhı Harekât Başkanlığı'nda görev yaptı 1990–1992 Yıllarında HAKKARİ'de Dağ ve Komando Tabur Komutanlığı, 1992–1993 Yıllarında Genelkurmay Karargâhı Anlaşmaları İzleme Şubesi'nde proje subaylığı, 1993–1995 yıllarında Güney Kore Askeri ataşeliği, 1995–1996 Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı Kurmay Başkanı ve AZERBAYCAN 887 Tugay Eğitim Komutanlığı, 1996–1997 Kara Kuvvetleri Psikolojik Harekat Şube Müdürlüğü, 1997–1999 Gökçeada 5. Komando Alay Komutanlığı görevlerinde bulundu.

1999'da Tuğgeneralliğe terfi ederek Dağ ve Komanda Tugay Komutanlığına atandı. Hakkâri'de iki yıl tugay komutanlığını müteakip, 2001 yılında Edremit'te bulunan 19. Piyade Tugay Komutanlığı'na atanarak, iki yıl bu görevi yaptı. 2003'te Tümgeneralliğe terfi eden ve Genelkurmay İstihbarat ve İstihbarata Karşı Koyma Daire Başkanlığı görevine atanan Emekli Tümgeneral Parmaksız, 2004 yılında Tümgeneral rütbesindeyken istifa ederek emekli oldu. 

4 yıl boyunca görev yaptığı Hakkari anıları ile bitirilemeyen terörün nedenleri, çözüm için uygulama modelleri ve terörle mücadelenin analizinin yapıldığı “BURASI HAKKARİ ANKARADAN GöRüNDüĞü GİBİ DEĞİL” adlı kitabı yayınlanmıştır. Parmaksız, evli ve iki erkek çocuk babasıdır.