Bu sayfayı yazdır

Putin-Biden Zirvesi ve Sonuçları

Yazan  19 Haziran 2021

Rusya ile ABD Devlet Başkanlarının dün Cenevre’de gerçekleştirdiği görüşmenin akabinden Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, iki ülkenin mümkün olan en kısa zamanda stratejik istikrar ve silah kontrolü konusunda müzakerelere başlanması gerektiğini anladığını dile getirdi.

Eho Moskvi radyosunda konuşan Sözcü Peskov, Cenevre’deki zirvenin sonuçlarıyla ilgili değerlendirmede bulundu. Silahların azaltılması konusunun çok fazla uzmanla çalışılması gereken bir mesele olduğunu belirten Peskov, “Mümkün olan en kısa zamanda stratejik istikrar ve silah kontrolü yönünde masaya oturulması gerektiğine dair bir anlayış var” şeklinde konuştu.

Cenevre görüşmesinin en önemli konularından biri Suriye sorunudur. Suriye’deki durumun ele alındığını belirten Peskov, “İlişkilerimizdeki çok zorlu döneme rağmen, her halükarda askerlerimiz arasında bir diyaloğun sürdürüldüğü ve sürdürülmeye de devam ettiği vurgusu yapıldı” dedi. Bunun çatışmaların önlenmesi bakımından çok önemli olduğunu kaydeden Peskov, konuyla ilgili başka ayrıntı vermedi. Peskov, Ayrıca önemli başlıklardan bir olan Afganistan’daki durumun da ele alındığını ifade etti.

Liderlerin zirvedeki kararının ardından Rusya ve ABD büyükelçilerinin görev yerlerine dönüp dönmediğine ilişkin soru karşısında Peskov, “Henüz değil. Galiba önümüzdeki günlerde gidecek” dedi.

Kremlin Sözcüsü, “Doğal olarak Belarus konusunda fikir ayrılıkları vardı, ancak Belarus hiçbir şekilde Cenevre zirvesinin gündemindeki öncelikli konular arasında değildi. Belarus konusu ABD tarafından, herkesin de pekala bildiği tutum üzerinden gündeme getirildi” dedi.

NATO konusunda da fikir ayrılıkları yaşandığını belirten Kremlin Sözcüsü, “Bu konuya derinlemesine inilmedi, ancak İttifak’ın amacı ve oynadığı rol konusunda farklı görüşlere sahibiz” açıklamasında bulundu.

Bununla beraber Peskov, zirvede iki ülke arasında olası mahkum takası ile ilgili belirli tarih ve isimlerin konuşulmadığını ifade etti.  Konuyla ilgili devlet düzeyinde çerçeve niteliğinde görüşmelerin olduğunu belirten Peskov, “Sonrasında çok, çok zorlu çalışmalar başlayacaktır” dedi. Olası takasla ilgili herhangi bir zaman sınırının görüşülüp görüşülmediği sorusunu da yanıtlayan Peskov, “Hayır, bu konuda bir son tarih söz konusu olamaz” açıklamasını yaptı. Takasla ilgili belirli isimlerden söz edilip edilmediği de sorulan Peskov, “Kimse listeyi gözden geçirmekle ilgilenmedi. Liderler usülen çerçeve niteliğinde, kavramsal bir konuşma yapar. Konu ele alındı, bunu Devlet Başkanı Putin de basın toplantısında teyit etti”  dedi. Takas konusu Rusya ile ABD arasında Soğuk Savaş döneminden başlayan alışa gelmiş konulardan bir olduğu için bürokratik prosedürleri izleyeceği görülmektedir. 

Bu görüşmenin en önmeli başlıklarından birisi de Rus blogger Aleksey Navalnıy konusu olmuştur. Rus blogger Aleksey Navalnıy’ın olası takasıyla ilgili bir şey konuşulmadığını, böyle bir teklifte bulunulmadığını belirten Peskov, blogger’ın takas listesine alınması ihtimaliyle ilgili soruya karşılık şunları söyledi: “Eğer birden Navalnıy’ın ABD vatandaşı olduğu ve istihbaratta çalıştığı ortaya çıkar, ABD’liler tarafından resmi olarak bu teyit edilirse… Aksi takdirde, sanmıyorum.” ifadelerini kullandı. ABD Başkanı Joe Biden, Rus muhalif lider Alexei Navalny'e değinerek, "Navalny'nin ölmesi durumunda sonuçların Rusya için yıkıcı olacağını açıkça belirttim" demişti. Burada Navalny konusu iki ülke arasında ileri günlerde ciddi krizlere yola açabileceği sorunlardan biri olduğu kanaatindeyiz.

Peskov, “Ukrayna konusu derinlemesine konuşulmadı” dedi. Rusya’nın Ukrayna’nın NATO’ya girmesiyle ilgili konuyu yakından takip ettiğini belirten Peskov, “Bu gerçekten de bizim için devlet başkanımızın birçok kez sözünü ettiği ‘kırmızı çizgi’dir” dedi. 14 Haziran’da Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, NATO'nun Ukrayna'yı ittifaka üye olarak almayı kabul ettiğini duyurmuştu. Zelenskiy, Twitter hesabından "NATO liderleri, Ukrayna'nın ittifak üyesi olacağını doğruladı" demişti. Arkasından 16 Haziran’da Savaş muhabirleriyle yaptığı görüşmede konuşan Stoltenberg, NATO üyeliğine aday ülke olduğunu anımsatarak Kiev'in yapması gerekenleri anlattı. Stoltenberg, "Reformlar kapsamında büyük ölçüde yolsuzlukla mücadeleye yönelik yükümlülüklere uyulmasıyla ilgili çeşitli programlarımız var. Ukrayna halihazırda bu reformlara başladı ancak daha fazlasına ihtiyacımız var. Bunların tam olarak uygulanmasını sağlamak için daha fazlasını yapmalıyız" dedi. Bu arda bir başka dikkatleri üzerine toplayan detay ise ABD merkezli haber ajansları Ukrayna savunma sanayisine Çin’in girmek arzusunun iddia edilmesiydi. Bu da ayrı konu başlığı.

Cenevre görüşmesinde taraflar, küresel meselelere o kadar dalmışlardı ki, görünüşe göre, yerel çatışmalar üzerinde ayrıntılı olarak durmadığı görülüyor. Ukrayna ve Belarus, Suriye ve Libya konuları güncel sorunlar olsa da  görüşmenin en önemli odak noktası bundan sonra Rus-Amerikan ilişkilerinin nasıl bir yol haritası izleyeceği kanaatindeyiz.

Bu Zirvede Rusya artık 1990’lı yıllardaki Rusya statüsünde olmadığı göstermeye çalıştı. Bu zirvede Rusya dışarıdan gelen eleştirilere karşı bünyesinin bağışıklık kazanmış olduğunu gösterdi. Bu nedenle yaklaşan zirve, muhalefete, bağımsız medyaya veya Belarus Devlet Başkanı Lukaşenka'ya verilen desteğe yönelik tutumu hiçbir şekilde etkilemedi. Aksine, Biden ile görüşmenin arifesinde, Kremlin daha otoriter bir devletin kurumsallaşmasına tam destek vermeye devam etmektedir.

Zirvede siber güvenlikle ilgili bir anlaşmaya varılmadığını belirten Peskov, bu konuda görüşülmesi gerektiğinin belirtildiğini, uzman düzeyinde diyalog mekanizmasının başlatılması üzerinde uzlaşıldığını kaydetti. Rusya’dan ABD’ye karşı siber saldırıların gerçekleştirildiği iddialarına ilişkin bir kanıt sunulup sunulmadığı sorusunu yanıtlayan Peskov, “Kanıt sunmak liderlerin işi değil. Zirveden önce de zirve sırasında da kimsenin Rusya hükümetini suçlamadığı vurgulandı, Rusya tarafına karşı bir suçlama dile getirilmedi. ABD’lilere göre, bu saldırıların bazı unsurları bir şekilde Rusya çıkışlı olabilir, yani Amerikalıların iddiasına göre, birileri olabilir” dedi. Putin’in de ABD’de de dahil başka ülkelerden gerçekleştirilen siber saldırılarla ilgili verilerden bahsettiğini belirten Peskov, bunun ABD yönetiminin olanlarla bir alakası olduğu anlamına gelmediğini kaydetti

Rusya bundan sonra tavizler karşılığında tavizler ve gerçek zarar tehdidi için tavizler vermek zorunda kalacağını göstermek istiyor. Biden, siber saldırılar için yasaklanmış on altı alandan oluşan bir listeyi şöyle açıkladı: "Tehdit yoktu, sadece Amerikan egemenliğinin ihlaline nasıl yanıt vereceğimizi söyledik."  Batı, Rusya'ya karşı baskı yapmak için kullanabileceği tüm finansal ve teknolojik avantajları elinde tuttuğu aşikârdır. Bu konuda başta ABD olmak üzere Batı ülkeleri pek avantajlı görülüyor.

Rus lideri Putin zirveye yeni bir Rusya’yı getirdiğine inanıyor. Biden ise yeni bir Amerika. Müttefiklerle ilişkileri, Batı'nın birliğini ve demokrasinin prestijini yeniden tesis eden Amerika'dır. Rusya kendi ayakları üzerinde sağlam durmaya çalışmaktadır. Bundan sonra Rus-Amerikan ilişkileri, resmi Batı'yı esas alan ve Batı'nın değerlendirmesi çerçevesinde değil, eğer olursa ortak bir düşmana karşı sadece ortak milli çıkarlar temelinde kurulacağının işaretini vermiş oldular.

Bu zirve dünya için en önemli karar nükleer silah kullanımına (START III ) iki ülkenin de kararlı bir şekilde karşı duruş olmuştur.  Eski ve tecrübeli bir politikacı olan Biden, Soğuk Savaş döneminde bile, prensip olarak birbirine benzemeyen iki devlet arasında bir nükleer çatışmanın önlenmesi taraftarı idi. Bu arada Moskova, eski Sovyet dönemindeki ihtişamlı yılların nostaljisi olan süper güçler arasındaki nükleer silahları konusundaki müzakere geleneğinin yeniden canlanmasından memnun olduğu görülmektedir.

Kaynak: tass/sputnik/milliyet

 

Suinbay Suyundikov

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Rusya-Türkistan Araştırmaları Uzmanı