Bu sayfayı yazdır

Batı’nın Rusya’yı Bitirme Stratejisi

Yazan  20 Aralık 2014

Başta ABD olmak üzere Batı ittifakının Rusya’ya karşı finansal-ekonomik savaş ilan ettiği görülmektedir. Önce yaptırım mekanizmasıyla başlayan Rus ekonomisini sarsma planı ardından ise düşük petrol fiyatlarının sürdürülmesi ile beraber devam etmektedir. Brent petrol fiyatlarının 2014 Temmuz’dan Aralık ayına kadar varil başına % 40 kadar düşmesi neticesinde 1 ABD doları 54,4 ruble, 1 avro ise 65,7 ruble iken, Moskova Borsası'nda 16 Aralık akşam saatlerinde ruble ani düşüş yaşayarak dolar karşısında 80 rubleye, avro karşısındaise 91 rubleye kadar yükselerek değer kaybetmiştir. Gece yarısı Rusya Merkez Bankası'nın piyasaya 7 milyar dolar sürmesi ve kredi faizlerini % 10,5’ten % 17’e kadar çıkarması, 1 dolar fiyatının 69 rubleye kadar düşmesine neden olmuştur. Ancak 17 Aralık sabah saatlerinde dolar 72,5 rubleye yükselerek rublenin değer kaybı değer devam etmiştir. 17 Aralık 2014’te akşam saatlerinde ise doların değeri 6,1 ruble gerileyerek 61,4 ruble, Avro 8,9 ruble gerileyerek 76,25 düzeyine gelmiştir. Dolayısıyla kısa bir süre içerisinde Rus rublesi döviz karşısında yaklaşık % 50 oranında değer kaybetmiştir.

Krizin Nedenleri

ABD Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü Jennifer Psaki, Rus rublesinin dolar karşısında değer kaybetmesinin, Rusya’ya karşı yaptırımlardan ziyade, petrol fiyatlarındaki düşüşler ve Rusya’nın kötü yönetilen ekonomik durumuyla ilgili olduğunu belirtmiştir. ABD Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest ise, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, ABD ve müttefiklerinin Rusya ekonomine ağır darbe vurmak ve uluslararası toplumdan izole etmek için değişik alanlarda yaptırımlar uygulaması yönünde alınan kararlarınneticesinin başarısı olduğunu açıklamıştır. Buna ilave olarak Rusya Dış İstihbarat Servisi Başkanı Mihail Fradkov, Batı ittifakının Rusya’ya karşı yaptırımları ve koordineli bir şekilde petrol fiyatlarının düşürülmesinin yanında, rublenin % 50’ye kadar değer kaybetmesinin bir diğer nedeninin, dış yatırım fonlarının ve finans kuruluşlarının Rusya piyasasında faaliyet gösteren ajan ve finans arabuluculukları üzerinden gerçekleştirilen saldırılar, yani ruble üzerinde yapılan spekülatif operasyonlar olduğunu belirtmiştir.

Dolayısıyla ABD ve AB’nin Rusya’ya karşı başlatılan yaptırımları, buzdağının sadece görünen kısmını oluştururken, diğer görünmeyen kısmı ise küresel finans sınıfının başlattıkları operasyonlardır. Finans savaşını yürütenküresel oligarşi sınıfı, Federal Rezerv Sistemi (FED) ve Avrupa Merkez Bankası (AMB) gibi araçlarıyla dünyanın büyük yatırım gruplarının akıbetini belirleme gücüne sahiptir. FED, dolar gibi küresel döviz birimi üzerinden ruble gibi ulusal para birimlerini, kendi türevine dönüştürmektedir. Rus ekonomisinin ana kaynağı olan enerji gelirleri alanına bakıldığında ise petrol gelirlerinin ruble ile bağlantılı olduğu bilinmektedir. Her ne kadar Batı yaptırımları Ukrayna krizi ve Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinin ardından başlamış olsa da finans sınıfının rubleye karşı yürüttüğü müdahale rasyonel-spekülatif amaçlardan ziyade, daha çok ideolojik nitelik taşımakta ve Vladimir Putin’in iktidarının sonunu getirmeyi amaçlamaktadır. Ruble’ye karşı başlatılan son operasyonla, Rusya’nın altın rezervlerinin ve döviz rezervlerinin tüketilmesinin amaçlandığı görülmektedir.

Rusya Merkez Bankası'nın açıklamasına göre, Rusya şuanda 373,66 milyar dolardeğerinde altın rezervlerine sahip durumdadır. Ruble’nin düşüşünü önlemek için Rusya Merkez Bankası yeterince altın rezervine sahiptir, ancak bunun yanında Rusya'nın kredi faizlerini yükseltmesi -daha önce yıllığı % 8-9’luk faizden kredi alan Rusya sanayisi  gibi reel sektörlerin- kredilere ulaşmasının önünü keserek zarar vermiş olmaktadır. Sürekli faizleri artırarak ve altın rezervlerini harcayarak uzun vadede sorunu çözemeyeceğini bilen Kremlin'in, farklı yöntemlere başvurabileceği beklenmektedir.

Şuan yaşananların % 85’inin, devletin banka sistemiyle bağlantılı olan büyük oyuncular tarafından manipüle edilen operasyonların sonucu olarak görünmektedir. Bunun önüne geçmek için 24 Aralık 2014 tarihinde Rusya’da liberal kanadı temsil eden Rusya Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina ve Başbakan Dmitri Medvedev tarafından önlem paketi öne sürülmesi beklenmektedir. Rusya’daki liberaller, ülke ekonomisi istikrarlı olduğu sürece yönetimi sürdürebilirler. Eğer bu yöntem işlevsiz kalırsa, Kremlin başka yöntemleri devreye sokabilme kapasitesi bulunmaktadır. Bunun sonucunda Merkez Bankası üzerinde kontrolün sağlanması ve Merkez Bankasına yakın bazı finans sektörlerinin ortadan kaldırılması gerçekleşebilir ve devlet spekülatörlere müdahale edebilir.

Buna ilave olarak, Rusya’nın yaşanan ekonomik ve finansal sorunların çözümünü dış ülkelerde de arayabilme ihtimali de bulunmaktadır. Örneğin Çin ile Rusya arasında 100 milyar dolar değerinde bir ticaret söz konusudur. Ancak Çin’in dış ülkelere doğrudan yatırım yapmak için ayırmış olduğu 90 milyar dolardan, Rusya’ya düşen pay sadece 4,08 milyar dolar düzeyinde kalmıştır. Rusya’nın enerji projelerini finanse etmek içinde pek aceleci davranmayan Çin, Rusya’yla yaptığı pazarlıkları daha zorlu yürütmektedir. Rusya’ya karşı yürütülen yaptırımlar ve meydana gelebilecek uluslararası kriz durumlarında Rusya’nın yanında yer alabileceği düşünülen Çin, bazı durumlarda kendisine bir manevra alanı bırakabilir. Zayıf Rusya, Çin’in Rusya üzerinde olduğu gibi Rusya’yla rekabet içinde olduğu alanlarda ve Orta Asya gibi bölgelerde de etkisini artıracağı fırsat olarak görülebilir. Güçlenen Rusya'nın, yönünü yine Batı’ya çevireceğini bilen Çin, Rusya’nın çökmesi sonucu sıranın kendisine geleceğini de göz ardı etmemektedir. Bu bağlamda Çin, Rusya’nın çökmesine göz yummayacağı söylenebilir. Rusya, BRICS ülkeleriyle oluşturdukları ortak banka aracılığıyla ihtiyaç duyduğu bazı finansal destekleri elde edebilir.

Rusya’ya Karşı Yeni Yaptırım Paketi

ABD Kongresi tarafından kabul edilen 5989 Numaralı “Ukrayna’nın Özgürlüğünün Desteklenmesine İlişkin Yasa-2014” Yasa'yı ABD Devlet Başkanı Barak Obama’nın imzalaması beklenmektedir. 5989 Numaralı yasanın hedeflerinden biri, ABD tarafından Ukrayna’ya 350 milyon dolar değerinde askeri yardım yapılmasıdır. Bununla ABD, Ukrayna’ya askeri danışmanlar göndererek ve Ukrayna ordusunun yeniden yapılandırılması amacıyla silah ve mühimmat sağlamayı hedeflemektedir. Bunun yanı sıra yasa ABD Başkanı'na, Ukrayna’nın Rusya’ya yönelik üretim yapan silah sanayisinin yönünü başka ülkelere çevirmesi hususunda yardım yapması için yetki vermektedir.

Yaptırım konularından bir diğeri ise, NATO üyesi ülkelere ve Ukrayna, Moldova ve Gürcistan’a karşı Rus enerji şirketi Gazprom’un enerji alanında baskı yapması durumunda karşı yaptırım gerçekleştirilmesidir. Yaptırımlar aynı zamanda Rusya’nın enerji şirketlerini finanse eden ve malzeme ihracat eden Batılı şirketlere ve bankalara yönelik de söz konusu olacaktır. Bu bağlamda ABD yetkilileri Ukrayna’nın enerji boru hatları altyapısının modernizasyonu ve Rusya’ya olan bağımlılığını azaltılması çalışmaları için 50 milyon dolar değerinde bir bütçe ayırmaktadır.

Diğer bir yaptırım alanı ise Rusya’nın başta “Rosoboroneksport” olmak üzere silah sanayi şirketlerine karşı uygulanması düşünülen yaptırımlardır. Ukrayna, Suriye, Gürcistan ve Moldova’nın istikrarsızlığına yol açan politikalar izlemesi ve Kırım’a asker yerleştirmesi, Abhazya ve Güney Osetya ile askeri işbirliğine girmesi, Rusya’nın askeri sanayi komplekslerine karşı yaptırım nedeni sayılacaktır. Yasa maddelerinden biri de Rusya’da demokrasinin geliştirilmesi, hukukun üstünlüğü, siyasi partilerin ve STK’lerin geliştirilmesi, Rusya vatandaşlarının ve medyanın internete erişiminin kolaylaştırılmasının sağlanması için 20 milyon dolar harcama bütçesi ayırmaktadır.  Amaç ise, Rusya’nın propagandasına karşı eski Sovyetler Birliği ülkelerinde “Amerikan Sesi” ve “Özgürlük” radyo yayınlarının daha da aktifleştirilmesidir.

Bu yasalar, ABD’nin Ukrayna için Rusya’yla sonuna kadar mücadele edeceğini göstermektedir. Ukrayna’nın Rusya’dan koparılması ve ABD askeri üslerinin yerleştirilmesi Rusya’nın güvenliğine darbe vurmuş olacaktır. Donbass sınırına yerleştirilecek üsler ile Moskova arasındaki mesafe 500 kilometreye kadar azalmış olacaktır. Moskova’nın füzeler tarafından kolayca hedef alınabilecek yakınlığa sahip olma tehdidi, Rusya’nın da Ukrayna için sonuna kadar mücadele edeceği anlamına gelmektedir. ABD’nin Ukrayna’yı silahlandırması ve Kiev yönetiminin Rusya tarafından ele geçirilmiş topraklarını geri almak için savaş hazırlıkları yapması, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahale etmesine zemin hazırlayacaktır. Rusya’nın Ukrayna’ya müdahale etmesi yaptırımların daha da artmasına ve Rusya’nın çöküşünün hızlandıracaktır. Ancak Rusya böyle bir riske girmekten kaçınacak ve doğrudan müdahale etmektense Donetsk ve Lugansk vilayetlerini silahlandırmayı tercih edecektir.

Sonuç

Batılı ülkeler tarafından petrol fiyatlarının düşürülmesi ve rublenin değer kaybetmesine yönelik operasyonlarla, ABD ve müttefikleri Rusya’yı ekonomik iflasa sürüklemek için tüm yollarını kullanacaktır. Ancak Rusya sorunu, elinde bulundurduğu dolar rezervleriyle çözmeye çalışacağı gibi, rublenin düşüşünde rol oynayan spekülatörlere yönelik operasyonlar düzenleyerek de çözmek isteyebilir. Rusya’ya karşı izlenen ekonomik politikaların yanında, bir de ABD tarafından Rusya’ya karşı uygulanmak üzere“B” planı olarak hazırlanmış 5989 Numaralı yaptırım paketi söz konusudur. ABD Başkanı Obama’nın masasında olan ve Rusya’daki ekonomik sorunların gidişatına göre uygulamaya konulabilecek alternatif “Rusya’yı Bitirme Planı” mevcuttur. Rusya’ya karşı uygulanan ekonomik yaptırımların kaldırılmasının, Rusya’nın Ukrayna politikasından vazgeçmesine bağlı olduğunu belirten Batı’nın asıl amacı, Putin iktidarını sona erdirmek ve Batı yanlısı bir iktidarın işbaşına gelmesini sağlamaktır. Bu görevi üstlenmek isteyen çok sayıda muhalif lider öne çıkmaktadır. Ancak bunu önlemek için, Kremlin elindeki mevcut olan araçları kullanmanın yanında, Batı’yla görüşmeleri de sürdürecektir. Batı, Rusya’ya karşı yaptırımlarını geri çekmeyeceği için, Rusya da Batı’ya karşı yeni yaptırımlar uygulayabilir. Rusya’da yaşanan ekonomik zorlukların sorumlusunu Batı olarak gören Rusya vatandaşlarının çoğunluğu, Putin etrafında toplanacaktır. Ancak Rusya toplumunun liberal kısmı ise, Rusya’da ekonomik zorlukların uzun sürmesi sonucunda Putin’e karşı ayaklanmaların organize edilmesini üstlenebilir. Sıkıştırılan Rusya iktidarı ise, muhaliflerin bastırılması esnasında daha sert önlemler alacaktır.