Sünni İslam İttifakı; Kimler Niçin ve Nasıl Kurdu? Türkiye Ne Yapmalı?
 Bu sayfayı yazdır

Sünni İslam İttifakı; Kimler Niçin ve Nasıl Kurdu? Türkiye Ne Yapmalı?

Yazan  30 Kasım 2017

Resmi adıyla "Terörizmle Mücadele İslam Askeri Koalisyonu", kamuoyunda bilindiği şekliyle "Sünni İslam İttifakı" veya "Sünni İslam Ordusu" ya da "Sünni NATO",  ilk toplantısını ittifaka üye ülkelerin Savunma Bakanlarının katılımıyla Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'ta 26 Kasım'dayaptı.

KOALİSYON SUUDİ ARABİSTAN KONTROLÜNDE, KOMUTANI PAKİSTANLI GENERAL

Koalisyon üyesi 41 ülkenin Savunma Bakanlarının (Türkiye'yi MSB Nurettin CANİKLİ temsil etti) katılımıyla gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmasını, ev sahibi sıfatıyla Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Savunma Bakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz yaptı. Bu toplantıyla terörle mücadele konusunda güçlü bir iradenin ortaya konulacağını belirten Bin Selman, "İslam ülkelerindeki sivillerin terörize edilmesini ve dini değerlerimizin terörle birlikte anılmasını kabul etmeyeceğiz. Terörü yeryüzünden silip atacağız" dedi.

Askeri koalisyonun yani Sünni İslam Ordusunun KomutanlığınaSuudi Arabistan tarafından Pakistan hükümetinin izniyle Ocak 2017'den itibaren Pakistan'ın eski Genelkurmay Başkanı emekli general Raheel Shari getirilmişti. Shari de toplantıda bir konuşma yaptı.

İSLAM KOALİSYONU DEĞİL SÜNNİ İSLAM KOALİSYONU

Terörizmle Mücadele İslam Askeri Koalisyonu'nun kuruluşu, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Savunma Bakanı Prens Muhammed bin Selman'ın ikinci veliaht olduğu dönem olan 14 Aralık 2015'te yapılan bir açıklamayla duyurulmuştu.

Bu konuda, Türkiye dahil 34 ülkenin katılımıyla 15 Aralık 2015'te yayımlanan ortak açıklamada, üye ülkelerin terörle mücadele için Suudi Arabistan önderliğinde askeri bir ittifak oluşturmaya ve Riyad'da bir müşterek harekat merkezi kurmaya karar verdiği belirtilmişti. Yapılan açıklamada askeri ittifakın İslam ülkelerindeki terörle mücadeleye destek vereceği bildirilmiş, önceliğin de Suriye ve Irak (ittifak üyesi değiller) olduğu ifade edilmişti.

Üye sayısının 41'e ulaştığı koalisyonda, Afganistan, Bahreyn, Bangladeş, Benin, Birleşik Arap Emirlikleri, Brunei, Burkina Faso, Cibuti, Çad, Fas, Fildişi Sahili, Filistin, Gambiya, Gabon, Gine, Gine Bissau, Katar, Komorlar Birliği, Kuveyt, Libya, Lübnan, Maldivler, Malezya, Mali, Mısır, Moritanya, Nijer, Nijerya, Pakistan, Senegal, Sierra Leone, Somali, Sudan, Suudi Arabistan, Togo, Tunus, Türkiye, Uganda, Umman, Ürdün ve Yemen bulunuyor.

26 Kasım'daki Savunma bakanları toplantısına Katar'dan temsilci katılmadı, o nedenle bayrağı da platforma konmadı. Dolayısıyla toplantıya fiilen 40 ülke katılışmış oldu.

57 İslam ülkesinden Aralık 2015'te 34'ü, Kasım 2017 itibariyle 41'inin yer aldığı koalisyona İran ve İran ile iyi ilişkiler içinde olan ülkelerin katılmadığı, diğer bir ifadeyle sadece Sünni ülkelerin katılmış olması nedeniyle İslam Koalisyonundan ziyade Sünni İslam Koalisyonu olduğu ve hedefinde İran merkezli Şii hilal olduğu genel kabul görmüştür. Bu haliyle söz konusu koalisyonun İslam coğrafyasında birlik sağlamaktan ziyade bölünmeyi, hatta Şii-Sünni çatışmasını derinleştireceği kaygısını beraberinde getirmiştir. Aralık 2015'te ilk açıklandığında olduğu gibi 26 Kasım 2017'de ilk toplantısında Suudi veliaht prens İran'ı suçladı, hedef gösterdi.

Sünni İslam Ordusu Şubat-Mart 2016'da S.Arabistan'da üç haftalık bir tatbikat yapmış, tatbikat sonrasında Suudi kralın kabul ettiği ve katılımcı ülkelerin birliklerinin bulunduğu bir resmi geçit töreni yapılmıştı. Törende Suudi bayrağının en önde ayrı ve ayrıcalıklı olarak, diğer ülke bayraklarının arkada topluca olması Türkiye'de tepki çekmişti. Bu haliyle S.Arabistan'ın Sünni koalisyonun fiilen ve resmen liderliğini elinde tuttuğu da gösterilmiş oluyordu.

KOALİSYON ABD DESTEKLİ, S.ARABİSTAN-İSRAİL GİZLİ GÖRÜŞMELERİNİN SONUCU

Bundan sonra bir süre sessiz bir dönem geçiren bu koalisyonun adı ABD Başkanı Trump'ın 20 Mayıs 2017'de S.Arabistan ziyaretinde yapılan İslam-Amerikan Zirvesi sonrasında yayımlanan Riyad Deklarasyonunda karşımıza çıktı. İran'ın kınandığı o deklarasyonda, Ortadoğu ve dünyada barış ve güven sağlanması için 2018'e kadar kuruluş çalışmalarının tamamlanması beklenen 'Stratejik Ortadoğu İttifakı' ile ilgili çabalara sıcak bakıldığı, Riyad'da kurulan 'İtidal Uluslararası Radikal Düşünceyle Mücadele Merkezi'nin faaliyetlere başlaması ve 34 bin kişilik askeri gücü bünyesinde barındıran, Suriye ve Irak'ta ihtiyaç halinde terör ile mücadele için sahada aktif bir şekilde kullanılabilecek olan 'Teröre Karşı İslam İttifakıadlı kuruluşun tamamlanarak göreve hazır hale gelmesinin desteklendiği ve sevinçle karşılandığıaktarılmıştı.

Sünni İslam Koalisyonunun ilk toplantısının S.Arabistan'daki prens tutuklamaları ile ılımlı İslam'a geçiş söylemlerinin yoğunlaştığı, Lübnan'daki istifa ettiği ve sonra askıya alındığı, İsrail ile S.Arabistan'ın gizli görüşmeler yaptıklarının bizzat Netanyahu ile Bakanlarınca açıklandığı ve İsrail'in Arap ülkelerini ittifak kurmaya çağırdığı bir dönemde yapılması da dikkat çekmektedir. Bu haliyle koalisyonun ABD-İsrail planının bir parçası olduğu da açıkça ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Sünni İslam Koalisyonunun S.Arabistan'ın açıklamalarıyla hedefine koyduğu İran ve müttefikleriyle doğrudan bir savaşı göze alma olasılığı düşük olsa da İran tehdidi söylemiyle bölgenin ABD-İsrail güdümünde S.Arabistan vasıtasıyla yeniden dizayn edilmesinde bu Sünni İslam Koalisyonun bir araç olacağı görülmelidir.

Diğer taraftan, Haziran 2015'te açığa çıkan S.Arabistan-İsrail arasında üst düzey yetkililerce gizli görüşmeler sürecinde7 maddelik Ortadoğu Planının bir maddesinin de İran'a karşı Sünni ittifak kurmak olduğu hatırlandığında koalisyonun gerçek niyeti daha iyi anlaşılmaktadır. (Söz konusu 7 maddeden biri de Türkiye-Irak-İran-Suriye'den toprak kopararak büyük Kürdistan'ın kurulmasıydı.)

Aralık 2015'te kurulduğunda Türkiye'de sıkçıkça gündeme gelen Sünni İslam koalisyonunun  ilk toplantısının Türk basınında haber olmadığını da görüyoruz. Bununla birlikte toplantıdan bir gün önce bazı gazetelere toplantıyla ilgili tam sayfa reklam verilmiş olması da ilginç bir durum oluşturmuştur.

TÜRKİYE'NİN KOALİSYONA KATILIMI GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR

Söz konusu koalisyona Türkiye'nin katılımıyla ilgili herhangi bir kanuni düzenleme ve TBMM onayı alındığına dair habere, gelişmeye rastlanılmamıştır. Dolayısıyla Türkiye'nin söz konusu koalisyona katılımının hukuki alt yapısının soru işaretleri içerdiğini söyleyebiliriz. Türkiye, Aralık 2015'te ittifak gündeme geldiğinde gereken destek verilecektir açıklamasında bulunmuştu. Koalisyonun 26 Kasım 2017'deki ilk toplantısına MSB Nurettin CANİKLİ katıldığına göre Türkiye'nin halen koalisyona olan desteğini sürdürdüğünü söyleyebiliriz.

Ancak yukarıda da ifade edildiği şekliyle adında İslam geçmesine rağmen İslam dünyasını bütünüyle kapsamayan, bilakis İslam dünyasının bir bölümünü adeta kendine hasım gören, arkasında ABD ile İsrail'in desteği olduğu aşikar olan bu koalisyonda Türkiye'nin yer almasının dış politika hedefleri açsından tartışmalı olduğunu, konunun etraflıca yeniden değerlendirilmesi gerektiğini, başka ülkelerin hedeflerinin gerçekleştirilmesinde kullanılacak bir araç olacak bu koalisyondan çıkılmasının ciddi olarak ele alınması gerektiğini söylemeliyiz.