“NEWSWEEK TÜRKİYE”NİN ARİF KESKİN İLE YAPTIĞI SÖYLEŞİ

Yazan  24 Kasım 2009
"ABD, Türkiye ve İran arasındaki ilişkinin beklenmedik sonuçları olabilir."

BU ÜÇLÜYE DİKKAT

ABD, Türkiye ve İran arasındaki ilişkinin beklenmedik sonuçları olabilir.

Geçen hafta Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) Başkanı Muhammed El Baradey'in "İran'ın uranyumunu Türkiye depolasın" önerisi tartışıldı. Hele önerinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Guardian gazetesine verdiği, ("Ahmedinejad dostumuzdur. Batı'nın İran'ın nükleer silah sahibi olmaya çalıştığına ilişkin kaygıları da dedikodu" dedi) demeçten sonra gelmesi, Türkiye'nin İran ile Batı arasında nasıl bir rol üstlendiğine dair merak uyandırdı.

Aslında ilginç gelişmeler bu kadar değil. Başbakan Ekim'de, Batı'da yankı uyandıran söyleşiden birkaç gün sonra, en az 100 milletvekili ve işadamıyla Tahran'a gitti. Pek çok Avrupa ülkesi Haziran'daki olaylı seçimlerden sonra, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile resmi bir temasa girmekten kaçınırken, kendisi son bir senede iki kez Türkiye'ye geldi. Bu görüşme trafiğinde zamanlamalar da dikkat çekiciydi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Mart'ta Tahran'ı ziyaret etmeden birkaç gün önce, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ı ağırladı Türkiye. Geçen hafta Tahran'a giden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da bir gün önce, Kabil'de Clinton ile beraberdi. Art arda gelen bu görüşmelerde, ABD'den İran'a mesajlar gitti. Ancak akıllarda bazı sorular var. ABD ve İran Türkiye'nin bu girişimine nasıl bakıyor? Türkiye ve ABD, İran'a karşı iyi polis - kötü polisi mi oynuyor? Kendini bölgenin en etkin gücü olarak gören İran, Türkiye'nin nükleer krizin çözülmesinde etkili olup yıldızının parlamasına izin verir mi?

Soru işaretleri çok zira Ortadoğu çok karmaşık bir bölge. Hiçbir gelişmenin tek bir açıklaması yok. Bu bölge hareketli, özellikle de Türkiye için. Önce NATO üyesi Türkiye'nin baş stratejik müttefiki ABD'den başlayalım. Amerikan yönetiminde Türkiye'nin İran politikasına dair kesin bir tavır bulunmuyor. İsrail'e yakın kesim Türkiye'ye tepkili. "İsrail'e yönelik son hareketlerden sonra (Anadolu Kartalı tatbikatına İsrail'in katılımının engellenmesi ve en son Heron insansız hava aracı projesinin iptali) Türkiye'nin arabuluculuğuna güvenilemez" yorumunu yapıyor Newsweek Türkiye'ye, adının açıklanmasını istemeyen New York'lu bir Kongre üyesi.

Bu role olumlu yaklaşanlar da var. Bill Clinton başkanlığı döneminde Milli Güvenlik Konseyi'nde görevli bir yetkili (adını gizlenmesini tercih ediyor), "İran ile anlaşmalı bir çözüme gidilebilmesi için Türkiye'nin yapıcı ve yardımcı rolü olabileceği" görüşünde. ABD eski Dışişleri Bakan yardımcısı Richard Armitage da, "Türkiye ABD'nin ve İran'ın aynı anda dostu olabilir" diyor.

"İyi polis, kötü polis" benzetmesini yapmak için çok erken. Fakat yine adının açıklanmasını istemeyen emekli bir Kongre üyesine göre, "Türkiye imkânlarını İran yönetiminin tünelin ucundaki ışığı görmesi için kullanabilir, şüphesiz İran yönetiminin işini kolaylaştırıp üstündeki baskıyı azaltacaktır." Genel kanı, ABD'nin başka hiçbir müttefikinin İran ile bu derece yakın ilişkisi yokken, Türkiye'nin desteklenmesi gerektiği yönünde. Zaten Türkiye'nin izlediği İran politikası (diyalog, nükleer krizine barışçıl çözüm) ABD'ninkiyle çelişmiyor.

Tam olarak ne yapıyor Türkiye? Türk Dışişleri'nden üst düzey bir yetkili, "Uluslararası politikalarda pek çok sorun, yanlış anlaşmalardan kaynaklanır. İran çok zengin bir kültür, büyük bir imparatorluğun varisi. Saygı onlar için önemli. Batı tarafından hak ettikleri saygıyı görmediklerini düşünüyorlar. Biz onlara duyduğumuz saygıyı hissettiriyor ve İran'la iletişimin yolunu biliyoruz" yanıtını veriyor Newsweek Türkiye'ye. Mesaj taşımayla ilgili olarak da "Elbette biraraya gelmesi çok zor olan bu iki tarafa birbirlerinin ne demek istediklerini anlatıyoruz. Ayrıca bu konuda uzun süredir etkiniz" diye ekliyor.

Aslında Şubat'ın son günlerinde sinyaller vardı. Başbakan, İran'dan ABD ile aralarında arabuluculuk etmeleri yönünde bir talep geldiğini söylemişti. Ancak bir hafta sonra, İran Dışişleri'nden "İran ne Erdoğan'dan ne herhangi bir yabancı yetkiliden arabulucu olmasını talep etmiştir" açıklaması geldi. Bu olayla birlikte Türkiye söyleminde "arabuluculuk"tan "kolaylaştırıcı"lığa yöneldi.

İran bir arabulucu istemiyor. Ancak Türkiye'nin girişimlerini de destekliyor. Peki Türkiye ne yapabilir? En sıcak gelişmeden başlarsak, İran uranyumun Türkiye'de saklanması önerisine soğuk. Gerçi geçen cumartesi gecesi İran tarafında, "olabilir" sinyalleri belirmişti; ama 1979'dan önce, benzer bir proje için Fransa'ya giden uranyum da İran'a geri dönmemişti. Türkiye'nin Batı ile İran arasında zor bir pozisyonda kalarak ilişkilerinin bozulması endişesi de bu projenin bir yerinde saklı.

Türkiye - İran ilişkileri çok boyutlu. Rekabet, hürmet ve ticaret birarada. İran Türkiye'nin yeni aktif dış politikasına kuşkuyla yaklaşıyor, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu Araştırmaları Direktörü Arif Keskin'e göre. Kendisi de İranlı olan Keskin "İran'da bazı analistler Türkiye'nin İran'ın bölgedeki rolünü çalmaya çalıştığını yazdı. Ancak İran son yıllarda Türkiye'yi kaybetmeyi asla istemiyor" yorumunu yapıyor. Bu hassasiyetin nedenleri çeşitli. Özellikle Batı'yla nükleer krizinden dolayı başı dertte olan İran için NATO üyesi Türkiye'nin dostluğu önemli. Irak Savaşı'ndan sonra İran'a karşı örgütlenmeye çalışan Sünni Arap devletlerinin yanına çekmeye çalıştığı Türkiye'nin bu gruba katılmaması da İran için kritik. ABD'nin 1979'dan beri İran'a uyguladığı mali yaptırımlara BM Güvenlik Konseyi onaylı bir ambargonun daha eklenmesi ihtimalini hesaba katan İran için, Batı'ya açılan kapı Türkiye.

Böyle bir ortamda, Türkiye İran siyaseti elbette riskler içerebilir. İlki, İran'ın nükleer krizini çözme başarısını Türkiye'ye bırakmak istemeyebilecek olması. Bir diğeriyse, Türkiye'nin temsil ettiği diyalog kanalının başarısızlıkla sonuçlanması halinde, ABD ve AB'nin çok daha sert bir yaptırım uygulaması. Ancak uluslararası gelişmeler ne getirirse getirsin, İran ve Türkiye arasındaki ekonomik ilişkiler hızla gelişiyor. Geçen sene 6 milyar dolara varan ticaret hacminin gelecek 5-10 yılda iki ya da üç katına çıkması planlanıyor iki tarafça. Avrupa Reform Merkezi'nden araştırmacı Katinka Barysch'e göre "Rusya'dan sonra Türkiye'nin en büyük gaz tedarikçisi olan İran ile iyi ilişkiler, Türkiye'nin bölgenin enerji geçiş merkezi olmaya yönelik politikası için de önemli."

Yine de "İran ciddi bir ekonomik yaptırımla karşılaşabilir" tahmininde bulunuyor Keskin. "Haziran'daki seçimler sonrasında yaşanan gösterilerden beri, İran yönetiminde diplomasi geleneği değil, kafa karışıklığı hakim. İranlılar rahatsız. İran hem içte hem dışta iki krizi birden kaldıramaz. Bu nedenle de nükleer konusunda çözüme yakın bir tavır sergiliyorlar." Ancak yönetimdeki kimi grupların - Devrim Muhafızları, Meclis Başkanı Ali Laricani, vb. - çözüme uzak olduğunu da hatırlatıyor. İran bir çelişkiler ülkesi. Petrol ve doğal gaz zengini ülke, elindeki kaynakları hakkıyla değerlendiremiyor. İran ekonomisi can çekişiyor. BM'den gelecek daha kapsamlı bir yaptırımdan söz edilirken, başta BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinden Rusya, Çin ve Fransa olmak üzere, İtalya'dan Malezya'ya, Almanya'dan Hollanda'ya kadar pek çok ülkenin özel sektörü İran'da iş yapıyor. Pek kimsenin çatışmaya takati varmış gibi görünmüyor.

İran'la ticaret yapan ülkeler listesi

Rusya

- AtomStroyExpor (nükleer enerji)
- Baltic State Technical University (teknoloji araştırmaları)
- D.Mendeleyev University of Chemical Technology of Russia (teknoloji araştırmaları)
- Gazprom (enerji)
- Glavkosmos (aerenotik teknoloji)
- Lukoil (enerji)
- Moskova Havacılık Enstitüsü

Çin

- Beijing Alite Technologies (elektrik - elektronik)
- China Great Wall Indsutry Co. (uydu teknolojisi)
- China National Offshore Oil Corp (enerji)
- China National Petroleum Company (enerji)
- China National Precision Machinery Import/Export (askeri savunma sistemleri)
- Limmt Economic and Trade Company, Ltd (metalurji ve mineral)
- Sinopec, China Petroleum & Chemical Corp (enerji)

Fransa

- Alcatel - Lucent (telekomünikasyon)
- Total SA (enerji)
- Technip Coflexip (altyapı- enerji)
- BNP Paribas (finans)

Hindistan

- Essar Oil (enerji)
- Oil National Gas Corporation (enerji)

Hollanda

- Ing Group (finans)
- Royal Dutch Shell (enerji)

Norveç

- Norsk Hydro (alüminyum)
- Statoil Asa (enerji)

Kanada

- Lundin Mining Corp (metalürji ve mineral)
- Zarlink (elektronik)

İngiltere

- Bank Sepah International (finans)
- HSBC (finans)

Almanya

- Siemens (elektronik)
- BASF (kimya)

Japonya

- Mitsubishi (otomotiv)
- Mitsui & Co (enerji, inşaat)

İtalya

- Eni (enerji)

Endonezya

- LG Engineering and Construction (Planlama ve inşaat)

Finlandiya

- Nokia (telekomünikasyon)

Avusturya

- Omv (enerji)

Güney Afrika

- Sasol (enerji)

Yunanistan

- Aries Maritime Transport (deniz taşımacılığı)

Malezya

- Petronas (enerji)

İspanya

- Repsol (enerji)

İsveç

- Ab Volvo (otomotiv)

KAYNAK: Semin Gümüşel - Richard Giragosian, Newsweek Türkiye Dergisi, 23 Kasım 2009, Sayı: 57

LİNK: http://www.newsweekturkiye.com/haberler/detay/34050/Bu-ucluye-dikkat

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display