"İnsan Hakları" ve Türkiye Özbekistan İlişkileri
 Bu sayfayı yazdır

"İnsan Hakları" ve Türkiye Özbekistan İlişkileri

Yazan  30 Eylül 2010

SSCB'nin dağılması üzerine 1Eylül 1991'de bağımsızlığını ilan eden Özbekistan'ı ilk tanıyan ülke Türkiye oldu. Kısa bir süre sonra 22-24 Aralık tarihleri arasında Özbekistan devlet başkanı İslam Kerimov Türkiye'yi ziyaret etti. "Eğer Türkiye bize destek olursa Özbekleri bundan sonra kimse boyunduruk altına alamaz…"dedi.

Dönemin başbakanı Süleyman Demirel'in 1992 yılının Nisanında Özbekistan'ı ziyareti sırasında Taşkent'te Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği açıldı.

Türkçe konuşan ülkeler arasındaki ilişkileri en üst düzeyde geliştirmeyi amaçlayan zirvelerin ilki 1992 yılında Ankara'da gerçekleşmiştir.1991 yılında bağımsızlığını ilan eden beş cumhuriyetin hepsi bu zirveye başkanlık düzeyinde katılmıştır.

Ocak 1993'de de Ankara'da Özbekistan Büyükelçiliği açıldı ve sonrasında iki ülkenin devlet başkanları, başbakanları ve diğer üst düzey yetkilileri düzenli olarak bir araya gelmeye başladı. Eğitim, kültür, ekonomi gibi birçok alanda işbirliğine gidildi.

Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal 1993 yılında Özbekistan'ı ziyaret etti.

Erk Partisi lideri Muhammed Salih 1994 yılında yapılan parlamento seçimlerine katılmış fakat daha sonra siyasi faaliyetleri yasaklanınca Türkiye'ye gelmiştir. Salih'in Türkiye'de kalmasından Özbek yönetimi rahatsız olmuştur. Özbek yönetimi; Salih ve diğer bazı muhaliflerin Özbekistan rejimi aleyhtarı faaliyetlerde bulundukları, Türkiye'de eğitim gören öğrenciler üzerinde bu yönde propaganda yaptıkları ve bu konularda Türkiye'deki bazı çevrelerden destek gördüklerini ileri sürmüşlerdir.

Yaşanan gerginlik sonrası Kerimov 1994 Haziranında Ankara'ya gelmiştir. Özbekistan lideri "Türkiye'den yalnızca Özbekistan için değil kendisine de koşulsuz destek beklemektedir."Bu talep bir tarafa Türkiye'nin, " insan hakları ihlalleri nedeniyle özellikle AGİT'te yoğun eleştirilere maruz kalan Özbekistan'ı uluslar arası örgütlerde savunusunu yapmakta hayli zorlandığı bilinmektedir."[1]

Özbekistan'da faaliyetleri yasaklanan Salih'in Türkiye'de bulunmasını iki ülke ilişkilerini zedeleyen bir durum olarak niteleyen Kerimov, Ankara Büyükelçisini geri çağırmış ayrıca 1992-93 öğretim yılından itibaren Türkiye'de eğitim gören 1784 öğrenciyi de geri çağırmış ve bunlardan yalnızca 407'sinin eğitimlerini sürdürmelerine 1994 yılının sonunda izin vermiştir. İkamet süresi dolan Salih de 1994 yılının sonunda Türkiye'den çıkarılmıştır.

1995'de dönemin başbakanı Tansu Çiller ve 1996 yılında dönemin cumhurbaşkanı Demirel Özbekistan'ı ziyaret ettiler.

Ancak 1997'den sonra iki ülkenin ticaret hacminde düşmeler görüldü.

1998'de dönemin başbakanı ve 1999'da cumhurbaşkanı Demirel 'in ziyaretleri sırasında ekonomik ilişkilerin gelişmesine dair görüşmeler yapıldı.

2000 yılında dönemin dış işleri bakanı ve cumhurbaşkanı İsmail Cem ve Ahmet Necdet Sezer Özbekistan'ı ziyaretlerinde iki ülkenin ilişkilerini geliştirmek için çaba harcamışlardır.

2003 yılında başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleşen ziyaretten sonra Türkiye ile Özbekistan arasında üst düzey bir ziyaret gerçekleşmemiştir.

2010 yılına gelmemize yani aradan 7 yıl geçmesine rağmen Türkiye'den ve Özbekistan'dan bakan düzeyinde bile resmi bir ziyaretin yapılmamış olması, iki dost ve kardeş ülke için büyük bir eksiklik olarak görülmektedir.

Özbekistan'dan Türkiye'ye ziyaret olmaması Türkiye'nin Özbekistan yönetimine muhalif bazı çevrelere olan yakınlığı,

2005 yılında Andican'da yaşanan olaylardan sonra BM'in Özbekistan'a yönelik kabul ettiği "eleştiri raporuna" Türkiye'nin destek vermesi Özbekler tarafından ciddi şekilde dargınlığa neden olmuştur.

2006 yılında Antalya'da yapılan Türk Cumhuriyetleri Devlet Başkanları Zirvesine Özbekistan katılmamıştır. Türkiye'nin Andican olayları nedeniyle Özbekistan'ın aleyhine karara destek verdiği için katılmadığı düşünülmüştür. Ancak Özbekistan adı geçen zirveye yalnızca 2006'da değil 2000 ve 2001'de de devlet başkanı düzeyinde katılmamıştır. Daha sonraki zirvelerde ise hiçbir düzeyde yer almamıştır.

Özbekistan'ın dolayısıyla Kerimov'un endişeleri ve beklentileri nelerdir bunları tam olarak bilemeyiz ama Türk dünyasında Özbekistan ve Türkiye gibi iki önemli ülkenin ilişkilerinin yoluna girmesi hem Türk dünyası hem de iki ülkenin yararınadır. İki ülkenin ilişkilerinin gerilmesinde kabahatli olan yalnızca Türkiye değildir. Özbekistan giderek içine kapanmaktadır. Görüldüğü gibi Özbekistan'ın bağımsızlığını ilan etmesinden bu yana iki ülkenin ilişkilerinde zaman zaman iniş-çıkışlar yaşanmıştır, ama görüşmeler ve anlaşmalar yoluyla halledilmiştir.

Türkiye'nin Özbekistan'a ve Türk dünyasına yaklaşımı super güçlerin ki gibi menfaat temeline dayanmamalıdır. Ata yurdumuzda yaşayan aynı kökten geldiğimiz Türk dünyası ile ilişkilerimiz ve iletişimimiz klasik diplomatik çizginin dışında olmalıdır. Aslında Türk dünyası el ele gönül gönüle verdiği zaman manevi olarak menfaatlerin en büyüğüne kavuşacaktır. Manevi olarak güç bulan Türkler maddi olarak da güçleneceklerdir.

Türkiye'nin Özbekistan'a tavrı konusunda basında çıkan haberler hükümetin tutumunu acaba etkiliyor mu diye sorular da akla gelmiyor değil. Basında çıkan haberlere göre Nurculuk dini akımı 2008'den itibaren Özbekistan'da yasaklandı. Ağustos 2010'da da Özbekistan'da özellikle Nur talebelerine yönelik baskı ve hapis cezaları devam ediyor deniyor.[2]

Türkiye BM'lerde kullandığı oy nedeniyle Özbekistan'ı küstürmüştür. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir insan hakları ihlali tabii ki kabul edilemez. Özbekistan'ın Andican olayları sırasında veya başka değişik olaylarda insan haklarını ihlal etmesi elbette tasvip edilemez. Ancak dünyanın her yerinde yapacağı yardımları "demokrasi, insan hakları ve özgürlük(!)" kriterlerine bağlayan ABD bile Orta Asya'da üs edineceği zaman koyduğu kriterlerini görmezden gelebilmektedir. Bu nedenle Türkiye'nin de hassasiyetlerini göz ardı etmeden Özbekistan ile ilişkilerini düzeltmesi hem iki ülkenin hem de Türk dünyasının hayrına olacaktır.

 

 


 

[1] Şule Kut ; " Yeni Türk Cumhuriyetlerinin Dış politikaları", Bağımsızlığın İlk Yılları, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1994, s.269

[2] http://www.manalhaber.net/ dunya_ozbekistan_nur_talebelerine_baskı_ve_hapis

 

 

Doç. Dr. Meşküre Yılmaz

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı