Bu sayfayı yazdır

Afganistan Seçimleri, Türkler ve Türkiye

Yazan  05 Nisan 2014

NATO ve ABD askeri birliklerinin 2014’te Afganistan’dan çekilmesi ve ülkede üçüncü devlet başkanlığı seçimlerinin 5 Nisan 2014’te yapılacak olması bu yılın önemli olayları arasında sayılmalıdır. Afganistan’daki tüm siyasal ve etnik gruplar şimdiden kendisini bu yeni döneme hazırlamaya çalışırken, Afganistan Türkleri ise mevcut parçalı yapısını korumaktadırlar. Karzai izlediği politikalarla etnik gruplar içindeki güç odaklarının bir kısmını kendi yanına çekmiş, onların liderlerine devlet içinde görevler vermiştir. Hazaralarla birlikte nüfusun yüzde kırkını oluşturan Türkler dar kabilecilik anlayışları ve feodal yaşam tarzları sebebiyle Afganistan siyasetinde aynı oranda temsil edilememektedir.  

İki dönem devlet başkanlığı yaptığı için yeniden aday olamayan Hamid Karzai’den boşalacak koltuk için üç güçlü isim yarışıyor. Eski Dışişleri Bakanı ve eski Milli Güvenlik Danışmanı Zalmay Resul  ve 11 Eylül saldırılarından birkaç gün önce öldürülen Ahmet Şah Mesut’un danışmanı Dr. Abdullah Abdullah da iddialı adaylar arasında. Güçlü adaylar arasındaki Eşref Gani Ahmedzai ise ülkenin kuzey bölgesinin etkin isimlerinden General Raşit Dostum’un desteğine sahip. Dostum, Ahmedzai’nin birinci yardımcısı sıfatıyla seçimlere gidiyor. Üçüncü etnik grup olan Hazara Türkleri bu seçimde güçlü adayların yanında önemli isimlerle temsil ediliyor. Eski Bamyan Valisi ve Kadın Hakları Bakanı Habibe Surabi ile Sadık Müdebbir Zalmay Resul’e destek veren Hazara önderlerinden. Abdulali Mezari’nin sağ kolu sayılan Muhakkik ise Tacik kökenli Dr. Abdullah Abdullah’ı desteklemekte. Yine Hazaralar arasında önemli ağırlığı olan Kerim Halili ve Perver Daniş Peştun asıllı Eşref Gani’ye desteklerini açıklamış durumdalar. “Hazaralar seçimde kim kazanırsa kazansın Hazaralar kazansın” görüşünden hareketle bu tür bir strateji takip etme yolunu benimseyip bütün yumurtaları tek bir küfeye koymayarak kazançlı çıkacaklarını düşünmekteler. Diğer adaylara göre seçilme şansı az olan Eşref Gani’nin yanında duran Dostum’a Özbek Türklerinin ne kadar destek vereceği merak ediliyor. Zira bazı Özbek ve Türkmen liderler Zalmay Resul’un yanında yer alıyorlar. İlk turda sonuç alınacağına pek ihtimal verilmeyen seçimlerin ikinci turunda hem adayları hem de etnik grupları yeni ittifaklar ve stratejiler bekliyor. Bu süreçte Afganistan’da etnikler arası savaş ve Taliban terörünün tırmanması beklenmekte.

Afganistan’daki muhtemel bir istikrarsızlığın bütün Türk cumhuriyetlerini de etkilemesi kaçınılmazdır. ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinden sonra Washington için Orta Asya’nın öncelikli bir önemi kalmayacaktır. Nitekim ABD ile Rusya arasındaki görüşmeler Afganistan dâhil olmak üzere Orta Asya’nın Soğuk Savaş’tan yirmi yıl sonra Rusya’ya yeniden ikram edileceğini gösteriyor. Washington, Tahran ile yapılan görüşmeler ile Afganistan’da İran’ın kontrolünde kalacak alanlar konusunda bile anlaşmış durumda. Böylece Orta Asya’nın güvenliğini Rusya’nın Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) üzerinden sağlaması istenecek gibi görünüyor. Bunun karşılığında da Moskova, Suriye konusunda Washington’un çizgisine yakınlaşacaktır.

Siyasal kararların daha çok etnik, sosyal ve hatta bölgesel değerlere göre alındığı ve buna bağlı olarak siyasal tercihlerin de etnik kimliklere göre yapıldığı Afganistan’da Hazaralarla birlikte ülke nüfusunun % 40’ını oluşturan Türk kavimleri arasında belli bir siyasal bütünlük mevcut değildir. Bu da Afganistan Türklerini ülkedeki tüm siyasal rekabetlerde zayıf duruma düşürmüştür. Öte yanda nüfus potansiyeli açısından en güçlü bir grup olan Afganistan Türkleri, tarih boyunca bu ülkede rejimlerin değişmesinde başrol oynamalarına rağmen, gerektiği şekilde siyasal sistemde temsil edilmemektedirler. Özellikle lider kadronun siyasal formasyon yetersizliği nedeni ile farklı oyunlara alet olmaya devam etmektedir. Afganistan’da başlayacak olan yeni siyasal rekabetlerde de bu ülkedeki Türk unsurlarının mevcut parçalı yapılarının devam ettiği görülmektedir. Bu da hiç kuşkusuz Afganistan Türklerinin siyasal manadaki mahrumiyetlerinin devamını kaçınılmaz kılmaktadır. Türkiye Güney Türkistan olarak da adlandırılan bu stratejik bölgeye yeterince ilgi göstermelidir. Türkiye bölgede Türk nüfusunun yoğunluğunu avantaja çevirecek politikaları geliştirmelidir. Hazara toplumuna dönük olarak İran’ın yürüttüğü Şialık eksenli propaganda Türklük vurgusuyla etkisiz hale getirilmelidir. Afganistan-Türkiye ilişkilerinin tarihsel temelleri mevcuttur. Afganistan’ın imarı ve kalkınmasına yönelik adımlar iki ülkeyi birbirine yakınlaştıracağı gibi, İran, Rusya ve Çin’in bölgedeki hâkimiyet alanları oluşturmasını engelleyecektir. Türkiye’nin manevra kabiliyetinin zenginliği Afganistan’ı yanına almasıyla mümkündür. Bu birlikteliği sağlayacak etnik, dini ve kültürel ortaklıkların açığa çıkarılması atılacak adımların başında gelmektedir. Ancak ne yazık ki Türkiye son dönemde kendi içine kapanarak bölgesel ve küresel gelişmeler karşısında pasif ve etkisiz pozisyonunu sürdürmektedir. Suriye politikaları iflas eden Türkiye Afganistan seçimlerini fırsat bilip yeni bir dış politika atağı başlatmalıdır. Dünyanın gözü Afganistan seçimlerine yönelmişken bizim yeni çıktığımız mahalli seçimlerde hala patinaj yapıyor olmamız imparatorluk geçmişimizle örtüşmemektedir. Afganistan seçimlerinin Türkiye ve Türk dünyasına etkilerinin olacağı kesindir. Ayrıca İran ve Rusya’nın Orta Doğu ve Orta Asya bölgesine dönük stratejileri de seçim sonuçları sonucunda netleşecektir. Türkiye’nin Güney Türkistan’da denilen Afganistan seçimleri ve sonraki döneme ait izleyeceği politikanın ne olduğu ve olacağı gizemini korumaktadır.