Hazar'ın Statüsü Konusunda Neden Bir Türlü Mutabakata Varılamıyor?

Yazan  20 Kasım 2010
Hazar`ın statüsünün netleşmesinin uzaması uluslararası hukuktan çok jeostratejik çıkarlarla ilgilidir.

Hazar kıyısı olan Azerbaycan, Rusya, İran, Kazakistan ve Türkmenistan Cumhurbaşkanları 18 Kasım`da Bakü`de zirve toplantısında bir araya geldiler ve Hazar Denizi`nin güvenliği konusunda bir anlaşmaya imza attılar. Buna göre, Hazar kıyısı ülkeleri bölgede terörizm, uyuşturucu kaçakcılığına karşı ortak mücadele yapacaklar. Buna rağmen, Cumhurbaşkanları Hazar denizinin statüsü konusunda mutabakata varamadılar. En önemli olan statü konusu yine gelecek yıllara kaldı.

Hazar Denizi ile ilgili görüşmeler son aylar oldukça hareketlenmişti. Temsilciler Ekim ortalarında Bakü'de, Kasım`ın ilk günlerinde ise Tahran'da toplanmışlardı. Bazıları bu diplomatik trafiğin sonucunda statü konusunda bir ilerleme sağlanacağını düşünüyordu. Ancak Tahran`ın statü ile ilgili tavrı değişmez olarak duruyor. Tahran Hazar`ın kıyı devletler arasında beş eşit parçaya bölünmesi konusundaki isteğinden vazgeçmemektedir. Bunun ise uluslararası hukuk kurallarına uygun olmadığı açıktır.

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı, Cumhurbaşkanı'nın Hazar`dan sorumlu danışmanı Muhammet Mehti Ahundzade Bakan Yardımcılarının Bakü toplantısında güncel aşamada hukuki statü meselesinin çözümünü bulunulmasının önemli olduğunu şu sözlerle ifade etmişti: "Havzada işbirliğine hiçbir şey engel olamaz. Bu bölge kendi ülkelerinde yaşayan insanlara aittir ve bu insanların hepsi yakın komşuluk ve dostluk temelinde kurulan sıkı işbirliği istiyor".

Ahundzade Bakan Yardımcılarının Tahran toplantısında ise ses tonunu biraz daha yükselterek, Hazar`ın hukuki statüsünün görüşülmesinde herkesi insaflı olmaya davet etti: "İran şimdiye kadar belli çerçevede hareket etti. İran razı olmazsa, Hazar`ın hukuki statüsünü çözmek mümkün değildir. Biz 1921-1940 yılları arasında İran ve Sovyetler Birliği arasındaki Hazar'la ilgili anlaşmaya dayanıyoruz ve bu pozisyondan bir adım bile geri adım atmayacağız".

Tahran`ın 1921-1940 yıllardaki anlaşmayı esas alması Sovyetler Birliği 20 yıl önce dağılmış olsa da, İran denizin eşit parçalara bölünmesi prensipinden başka hiçbir teklifi kabul etmemektedir.

Dışişleri Bakan Yardımcılarının Tahran toplantısı bu konuda yapılmış 27`ci toplantı idi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ramin Mehmanperest yıl başında açıklamada bulunarak, "Hazar`ın hukuki statüsü ile ilgili konuların yüzde 70 oranında çözülmüş" olduğu değerlendirmesinde bulunmuştu. İran`lı diplomatın açıklamasına dayanarak, diyelim ki, statü ile ilgili konuların yüzde 20 oranı daha çözülerek yüzde 90 oranına ulaşılmıştır. Ancak görünen o ki, Yukarı Karabağ sorununda olduğu gibi Hazar`ın statüsünde de tüm anlaşmazlıklar yüzde 10 oranında toplanmış kalmıştır. İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmadinejat`ın Bakü`de yapılan zirve toplantısından önce gazetecilere verdiği demeçte, "Hazar`ın statüsü ile ilgili çözüm adalet prensine dayanmalı" sözleri de anlaşmazlığın sürdüğüne işaret etmektedir.

Tahran statüyle ilişkin görüşmeleri uzatmakla aslında Hazar`dan daha çok pay koparmayı hedeflemektedir. Zaten Hazar`ın kendisine ait olan bölümünde zengin enerji yatakları da bulunmayan Tahran'ın Türkmenistan gibi onların uğruna mücadele vermesi de söz konusu değildir. Ana amaç ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinin Hazar üzerinden Orta Asya`nın zengin enerji kaynaklarına yol bulmasını engellemektir. Belli ki, "Nabucco" projesi ilk aşamada Azerbaycan ve Türkmenistan`ın gaz rezervlerinin Avrupa`ya taşınması amacını güdüyordu. Ancak Türkmenistan gazının bu çizgi üzerinden Avrupa`ya taşınması için Hazar`ın dibinden boru hattı inşa edilmelidir. Hazar`ın statüsü kesinleştirilmeden ise bu hattın çekilmesi mümkün değildir. Çünkü, Hazar kıyısı devlet başkanları önceki yıllarda imzaladıkları belgelerde statü belirlenmeden denizin dibi ile bu gibi çalışmaların yapılmasını yasaklıyorlar. Dolayısıyla, Tahran bu imkandan oldukça geniş olarak yaralanmaktadır.

Aslına bakılırsa Hazar`ın statüsünün uzanması Rusya`nın da çıkarınadır. Moskova`nın Hazar Denizi`nin paylaşılması ile ilgili Azerbaycan ve Kazakistan ile ikili anlaşmalar imzalamasına rağmen, Kremlin genel statünün kesinleşmesine ciddi ilgi göstermiyor ve gizli de olsa, Tahran`ın inadını destekliyor. Çünkü Kremlin de Tahran gibi rakip olarak gördüğü "Nabucco" projesine karşıdır. Statünün belirlenmesi ise bu projenin gerçekleşmesini hızlandırabilir. Bu açıdan Hazar`ın statüsünün netleşmesinin uzaması uluslararası hukuktan çok jeostratejik çıkarlarla ilgilidir.

 

Elhan Şahinoğlu,

"Atlas" Araştırmalar Merkezi Başkanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display