Bu sayfayı yazdır

Yunanistan Yeniden Seçime Gidiyor

Yazan  20 Eylül 2015

Yunanistan 20 Eylül 2015’de bir kez daha erken seçime gidiyor.  Henüz Ocak 2015’de bir erken seçim gerçekleştirilmişti ve yüzde 36,34 oranında oy alan Radikal Sol SYRIZA uzun zaman sonra il kez bu denli yüksek destek görerek iktidara gelmişti. Ne var ki koalisyonlar dönemi de sona ermedi. Parlamento dağılımında güvenoyu için 2 ek sandalyeye daha ihtiyaç duyduğu için de Bağımsız Yunanlılar ANEL’le koalisyon kurmuştu. Şimdi ise son anket çalışmalarına bakılırsa 20 Eylül’de gerçekleştirilecek seçimlerde ANEL’in en fazla yüze 2 civarında oy alarak baraj altında kalacak; SYRIZA da desteğini yüzde 28’lere dek düşürecek. Dolayısıyla Ocak 2015 seçimlerinin belirlediği hükümet 9 ay gibi kısa bir sürede ciddi oranda destek kaybına uğramıştır.

Yeni seçimlerde Yeni Demokrasi (ND) Partisi’nin de SYRIZA ile başa baş gideceği bekleniyor. Bu da Ocak 2015 seçimlerinde yüzde 27,81 oranında oy alan Yeni Demokrasi’ye halk desteğinin kayda değer bir artış göstermediğini ancak SYRIZA’nın yüzde 8’lik kaybı sayesinde bir eşitlenme oluştuğunu göstermektedir. O halde iki seçim arası gelişmeleri de dikkate alarak Yunan halkının büyük bir umut beslediği SYRIZA ve lideri ÇİPRAS’ın bir hayal kırıklığı yarattığını, bunun dışında da Yunan siyasetinde önemli bir değişim olmadığını söylemek mümkündür. Zira Altın Şafak isimli ırkçı, yabancı düşmanı ve faşist olarak tanımlanan parti de yüzde 6’lık oyunu koruyor görünüyor. Bu husus da önemli çünkü ciddi ekonomik krizler aşırı sağın yükselişine sebep olur. Yunanistan’da ise Altın Şafak ekonomik krizle bağlantılı olarak yükselişe geçmişse de birinci parti olabilecek düzeyde değildir. Bu da tüm Balkan coğrafyası için kazanım olarak görülmelidir; keza AB için de…

Peki Çipras’ı istifaya götüren neydi? SYRIZA’nın genç ve karizmatik lideri Alexis Çipras sadece Yunanistan’da değil başta ekonomik kriz etkisinde olup da müdahaleyle karşılaşma endişesi yaşayan diğer AB ülkelerinde ve hatta tüm dünyada ilgiyle, bir değişim döneminin işareti olabilir düşüncesiyle ve bilhassa da sol çevrelerde umutla karşılanmıştı. Çipras, AB ile gerçekten de pazarlığı sıkı tuttu ancak borçların silinmesi önerisi kesinlikle ciddiye alınmadı. Almanya’dan neredeyse Yunanistan’ın toplam borcuna tekabül eden -2. Dünya Savaşı- tazminatı alma konusunu da ileri bir adıma taşıyamadı. Bazı reformlar için de itirazda bulundu ve nihayetinde görüşmeler tıkandı. Çipras “halkın adamı” olma misyonunu burada gösterdi ve reformlar konusunu referanduma götürdü. Kreditörlerin nakit akışının yeniden sağlanması karşılığında öne sürdüğü koşulları hükümetin kabul edip etmemesi konusunda Yunan halkı yüzde 61 oranında “hayır” dedi. Bunu da ülkeyi esir alan bir panik havası izledi. Bankalarda kuyruklar oluştu ve para çekmeye sınırlama getirildi.

Çipras  bazı reformları parlamentodan geçirdi ve bu sayede AB ile süren müzakerelerde sonuca ulaşıldı, bir anlaşma sağlandı; 86 milyar Euroluk yeni kredi alındı. Ancak bu partisi SYRIZA içerisinde bölünmelere yol açtı. Kesinti programına karşı çıkan gruplar Çipras’a destek vermedi. Çipras desteği parlamentodaki AB yanlısı muhalefet partilerinden bulabildi. Eğer SYRIZAlı vekillerin üçte biri yeni reform paketine karşı olmasaydı Çipras güvenoyu yoluyla hükümete güven tazelenmesini deneyebilirdi ancak kendi partisi içerisindeki çatlak buna imkan vermedi. Bölünmüş olarak devam etmesi de mümkün olmadığı için erken seçime gitmek zorunda kaldı ve 21 Ağustos’ta istifasını Cumhurbaşkanı’na sundu.

Yunanistan’ı daha parlak günler mi bekliyor? Çipras Ocak 2015’de yakaladığı fırsatı kaçırmış görünüyor. Anketlere bakarsak halk desteklemek konusunda tereddüt yaşıyor. Yüzde 28lik bir destekle de tek başına iktidara gelmesi mümkün görünmüyor. Üstelik vekil sayısı da düşecektir ve koalisyon için daha fazla özveride bulunması gerekecektir. SYRIZA ile başa baş giden Yeni Demokrasi ile geniş tabanlı sağlam bir koalisyon oluşturulması mümkün ancak Çipras bu ihtimali kesinlikle reddediyor. Sonuçta ülkenin bugünkü hali için ve yolsuzluklar nedeniyle sürekli suçladığı Yeni Demokrasi ile hiçbir şey yokmuş gibi koalisyona gitmek normal bir siyasetçi için olmayacak bir iş değil ama Çipras için uzak bir ihtimal. Komünistler (KKE)Çipras’la; Çipras Altın Şafak’la koalisyon yapmaz. Herhalde Çipras için PASOK ile Yeni Demokrasi arasında sorumluluklar ve yolsuzluklar bakımında bir fark yoktur. ANEL de barajı geçemeyeceği için geriye bir tek POTAMİ kalacak gibi görünüyor ancak POTAMİ ile koalisyonun hükümet kurmaya yetip yetmeyeceği şüpheli.

Öte yandan Yeni Demokrasi’nin sürpriz yaparak birinci parti çıkabileceği de Yunan basınında dile getiriliyor. Elbette böylesi bir ihtimal da var. Üstelik böyle olmasa da Çipras’ın koalisyon kuramaması durumunda hükümet kurma görevinin Yeni Demokrasi lideri Vangelis Meimarakis’e verilmesi yine ihtimal dahilinde. Böyle bir durumda Meimarakis’in koalisyon kurma konusunda biraz daha rahat hareket edeceği düşünülebilir.

Ancak ekonomik kriz bakımından Çipras ya da başkasının iktidarda olmasının Yunanistan için fazla bir şey değiştirmeyeceğini de ifade etmek gerekir. Yunanistan’ı devlet iflasından kurtarmak için iki defa 240 milyar Euroluk kredi verildi; krediye ek olarak da reform ödevleri elbette. Ancak Yunanistan yine iflasın eşiğine geldi ve Avrupa Merkez Bankası’na 20 Ağustos’ta ödemesi gereken 3 milyar Euro için yeni bir kriz yaşadı. Birikmiş borçları 300 milyar Euro’yu açtı ve borç yükünün artacağı izlenimi güçlü. 2012’de 100 milyar Euro’luk borç affı uygulanmıştı ancak 6 ay gibi kısa bir sürede borç aynı düzeye geldi. İşte, en çok da bu nedenle Çipras’ın istediği borç silinmesi gerçekleşmeyecektir.  Kreditörler açısından borcun yıllara yayılması zaten neredeyse silinmesi gibi bir etki yaratmaktadır. Kaldı ki kendi kamuoylarına da borç silme adımını açıklayamayacaklardır. Yunanistan ise üretime geçemiyor ve koşullarında krizden çıkarıcı bir değişim yaratamıyor.

Üstelik Avrupa Birliği için de koşullar değişiyor. Schengen’in askıya alınması uygulaması adım adım genişliyor. Mülteci krizi Almanya’nın çözmesi gereken bir sorun halini alıyor. Zaten mültecilerin onca yıl sonra Almanya’yı son nokta olarak hedeflemesi de kendi başına ilginç bir gelişme. Sınırların yeniden belirginleşmesi, ekonomik krizlerin de yayılmasını önleyebilecek midir? Diğer taraftan Almanya’nın son sözü söyler pozisyonda bulunduğu tüm görüşmeler, yardım paketleri, reformlar döneminde Yunanistan’ın Alman ve Fransız bankalarına olan borçları azalmış, Avrupa Merkez Bankası ve IMF’ye olanlar ise artmış durumda. Kısacası Yunanistan açısından ekonomik kriz ya da halkın refahı ya da yaşam koşulları açısından değişen bir durum olmadığı gibi bunun beklentisi de yok. Almanya ve Fransa açısından ise çok şey dünden daha farklı durumda.

Yunan halkı ise seçimlerden sıkılmış durumda. Zaten bir halkın sandığa gitmesi için bir değişim umudunun olması gerekir. Yeni Demokrasi ve PASOK ciddi bıkkınlık yaratmıştı, SYRIZA böylesi bir ortamda Çipras’ın çok çarpıcı açıklamalarının da etkisiyle sandıkta ciddi bir destek görmüştü. Ancak gerek vaatlerini gerçekleştirememesi gerekse de zaman zaman halkı tedirgin eden çıkışları nedeniyle ciddi destek kaybına uğradı. Anketlerde Yeni Demokrasi ile başa baş görünmesi sandıkta Çipras’ın oyunu bir parça arttırabilir. Ancak Ocak ayında yakaladığı rüzgarı arayacaktır… 

Gözde Kılıç Yaşın

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Balkanlar ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Başkanı