Türk Uçağının Düşürülmesi Avrupa’da Neyi Tetikleyecek?

Yazan  28 Haziran 2012
Esad yönetiminin yıpratılmasını sağlayacak kodlar yüklenmektedir. Bu yükleme mevcut yönetimin iç dinamiklerce bertaraf edilmesine kadar da sürecektir. Türk uçağının düşürülmesi olayı ise Avrupa ülkelerini ellerini çabuk tutmaya teşvik edecektir.

21 Haziran'da New York Times'ta çıkan bir haber Avrupa kamuoyunu önemli bir bilgiyle karşılaştırmıştı. Habere göre, az sayıdaki CIA ajanı Türkiye'nin güneyinde Esad muhaliflerine silah sağlama faaliyeti yürütmekteydi. Hatta bu silahların bölgedeki terör örgütü mensuplarının eline geçmemesi için de birkaç haftadır Türkiye'de bulundukları belirtilmişti. Habere göre bu silahların mali kaynağını da Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan sağlamaktaydı. ABD ve müttefikleri, diplomatik girişimlerinin paralelinde Suriye'deki muhaliflere silah takviyesine ağırlık vermeye başlamıştı.[1] Ertesi gün, yani 22 Haziran'da da Guardian Gazetesi, İstanbul'da, Özgür Suriye Ordusu ile koordinasyon halinde olacak ve çoğu Suriye vatandaşı olan 22 kişinin idare edeceği bir komuta merkezinin kurulmasını Avrupa kamuoyunun gündemine taşımıştı.[2] Aynı gün gelen Akdeniz'de Türk uçağının düştüğü haberi Avrupa kamuoyunu kısa süre içinde oldukça meşgul eden üçüncü haber olacaktı.

Olayın Değerlendirilmesi Süreci

Türk uçağının Suriye tarafından düşürüldüğünün kısa sürede kesinleştirilememesi önde gelen Avrupa ülkelerini de bir süreliğine olayla ilgili tepki göstermekten alıkoymuştur. Olayın açığa çıkarılmasının ardından Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague'ı, Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius'u,AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton'ı telefonla arayarak bilgilendirmiştir. Sonrasında da Avrupa ülkelerinin tutumu yavaş yavaş belirginleşmeye başlamıştır.

Daha önceden planlandığı gibi, 25 Haziran'da AB Dışişleri Bakanları Lüksemburg'ta bir toplantı gerçekleştirmişlerdir. Toplantının gündemini Suriye'deki kriz ve İspanya'nın mali durumu oluşturacaktı, fakat Türk uçağının Suriye tarafından vurulmasının ardından gündeme bu olayın da alınması kararlaştırılmıştır. AB Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton'ın sözcüsü Maja Kocijancic, AB Dışişleri Bakanları'nın Suriye'nin düşürdüğü Türk savaş uçağı ile ilgili gelişmeleri toplantılar sırasında ele alacağını açıklamıştır. Böylece Avrupa ülkeleri 26 Haziran'da gerçekleşen NATO toplantısından önce bir araya gelip olayla ilgili görüşmelerde bulunmuşlardır.[3] Toplantının ardından herhangi bir askeri eylemin desteklenmeyeceği, fakat daha fazla yaptırım uygulamak için planlama yapılacağı açıklanmıştır.

NATO Sözcüsü Oana Lungescu, Türkiye'nin istişare talebi üzerine, NATO üyesi ülkelerin 26 Haziran'da bir araya geleceğini açıklamıştır. Bundan önce ise, Türkiye'nin olayla ilgili açıklamada ve girişimde bulunmadıkça, NATO'nun herhangi bir değerlendirme yapmayacağını, ancak bölgedeki olayı ve gelişmeleri çok yakından takip ettiklerini söylemiştir. Toplantının kesinleşmesinin ardından Lungescu, Türkiye'nin, bu talebini Washington Antlaşması'nın 4.maddesine dayandırdığını belirtmiştir. 4.maddeye göre taraflardan herhangi biri, taraflardan birinin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ya da güvenliğinin tehdit edildiğini düşündüğü zaman, tüm taraflar birlikte danışmalarda bulunacaklardır. Gerçekleştirilen toplantı işte bu nitelikte olmuştur. Lungescu, toplantıda, yaşanan olayla ilgili Türkiye'nin detaylı bilgilendirmede bulunacağını beklediklerini vurgulamıştır. Bir NATO diplomatı da, Türkiye'nin bu aşamada siyasi desteğe ihtiyacı olduğunu ve kendilerine ulaşan başka bir talebinin olmadığını açıklamış, bunun ötesinde başka bir adımın da gerekli olmayabileceğine işaret etmiştir.[4] 26 Haziran'da gerçekleştirilen NATO daimi temsilcilerinin toplantısında Suriye kınanmış ve gerçekleştirdiği eylemin kabul edilemez olduğu açıklanmıştır.

AB Ülkelerinden Gelen İlk Tepkiler

Avrupa ülkeleri düzeyinde ise en geniş kapsamlı değerlendirme ve destek İngiltere'den gelmiştir. İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague Suriye'nin Türk uçağını vurması olayıyla yakından ilgilendiğini açıkça belirtmiş ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile 23 Haziran'da görüştüğünde uçağa herhangi bir uyarı yapılmadan saldırıldığı bilgisini aldığını söylemiştir. Olayı Suriye yönetiminin saldırganlığına ve haddini aşmasına bağlayan Hague, Suriye rejiminin kendisini kabul edilemez bir davranışa sürüklediğini ifade etmiştir. Aynı zamanda, İngiltere'nin, bu zor zamanında Türk hükümetinin yanında olduğunu açıklamıştır. Esad rejiminin, bu yaptığının cezasız kalacağını düşünmek gibi bir hataya kapılmaması gerektiğine de işaret etmiştir. Hague'a göre Esad'ın artık gitme zamanı gelmiştir. Bu doğrultuda da İngiltere'nin BM Güvenlik Konseyi'nde kararlı bir tutum sergileyeceğinin adeta garantisini vermiştir. Hague'a göre bu olay, şiddete son vermek ve ülkedeki geçişi sonuçlandırmak için Suriye krizine acil çözüm bulunması gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Bu vesileyle İngiltere BM ve Arap Ligi'nin ülkedeki ortak misyonunu desteklediğini bir kez daha beyan etmiştir.[5]

İtalya Dışişleri Bakanı Giulio Terzi de Suriye'nin Türk jetini vurması olayını kabul edilemez olarak nitelemiş ve Türkiye'nin talebi üzerine gerçekleştirilecek NATO toplantısına aktif olarak katılacağını söylemiştir. Bunun yanında, olayın, Esad rejiminin oldukça ciddi bir eylemi olduğunu, Türk uçağının Akdeniz üzerinde zararsız nitelikte bir uçuş gerçekleştirirken düşürüldüğünü öne çıkarmıştır. Ülkedeki insani koşulların kötülüğüne de dikkat çeken Terzi, uluslararası gözlemcilerin görevlerini yaparken Esad yönetimi tarafından engellendiğini de vurgulamıştır.[6]

Diğer taraftan, Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelleolaydan duyduğu endişeyi bildirmiş, olayın derinlemesine soruşturulması gerektiğini vurgulamıştır. Gergin olan ilişkilerin daha fazla kötüleşmemesi için adımların atılması gerektiğini belirtmiştir. Bunun yanında, Türk hükümetinin soğukkanlı yaklaşımını da memnuniyetle karşıladıklarını ifade etmiştir.

Fransa'dan ise ilk etapta bir açıklama gelmemiş, sonrasında Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius olayla ilgili Türkiye ve Suriye'den gelen farklı açıklamalara dikkat çekerek, bilinen haliyle uçağın uyarılmadan düşürülmesinin kabul edilemez olduğunu belirtmiştir. AB'nin tutumunun ne olacağını açıkça ortaya koyan ise Hollanda Dışişleri Bakanı Uri Rosenthal olmuştur. Rosenthal olayın ciddiye alınması gerektiğini, ancak bununla ilgili herhangi bir müdahalede bulunmayacaklarını açıklamıştır. BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un, sözcüsü Martin Nesirky aracılığıyla olayın ardından tarafları diplomatik kanallarla sorunun çözümüne sevk eden çağrıda bulunduğu görülmüştür.[7] İzleyen günlerdeki değerlendirme ve açıklamalar da bunların ötesine geçmemiştir.

Olayın, liderlerin açıklamaları dışında Avrupa kamuoyuna yansımasının bir başka boyutu da Davutoğlu'nun 24 Haziran'da televizyondan yaptığı açıklamaların ardından ortaya çıkmıştır. Açıklamaları yakından izleyen Avrupa basını, Davutoğlu'nun (dolayısıyla Türkiye'nin) olayın ardından Suriye'ye karşı yaptığı yorumlarını sert bulmamıştır. Örneğin, Financial Times bunu Mavi Marmara olayındaki tutumuyla karşılaştırarak, o dönemde Davutoğlu'nun bu olayı Türkiye'nin 11 Eylül'ü olarak nitelendirdiğini hatırlatmış ve şimdi bu gibi bir çıkıştan kaçınır göründüğüne işaret etmiştir. Buna ek olarak, Türkiye'nin 4.maddeyi ilk defa kullanmadığına, daha önce Nisan 2012'de Türkiye sınırlarındaki Suriyeli mülteci kampına Suriye tarafından açılan ateş sonucunda sınırların ihlal edildiği gerekçesiyle de kullanmak istediğine gönderme yapmıştır. Dolayısıyla olağanüstü bir durumun olmadığı gösterilmeye çalışılmıştır. Gazetede, Davutoğlu'nun 5.maddeye, Türkiye'nin kendi çıkarlarını savunma potansiyeli olduğu gerekçesiyle başvurmadığını söylediğine de yer verilmiştir.[8]

Tepkilerden Hangi Noktalara Varılır?

Olay sıcaklığını korumaktadır. Yaz dönemi ve sonrasında Avrupa'da Suriye kriziyle ilgili tartışmalar iki boyutlu olarak gelişme eğilimi taşıyacaktır. İlkinde, askeri müdahale seçenekleri üzerinde düşünmenin savunulması söz konusu olabilir. İkincisinde ise ülkelerin Suriye'ye karşı tutum ve davranışlarında köklü bir değişimin yaşanmayacağı, ancak diplomatik kanallarla muhalif grupların desteklenmesine ve Esad yönetiminin işinin ağırlaştırılan ambargolarla zorlaştırılmasına devam edileceği düşünülebilir. Bunun paralelinde, Avrupa ülkeleri Türkiye'nin çağrısını, anlık tepki için danışma mekanizmasını ve gelecekte olası olaylar karşısında da koordinasyonu güçlendirmek için atılmış bir adım olarak algılayıp ona göre hareket edebilirler. Uzun vadede iş biraz daha ileriye götürülebilir. Batı ve Arap ülkeleri Suriye'de güvenlik bölgeleri oluşturup, rejim muhaliflerine daha korunaklı alanlar sağlama kararı da alıp Esad yönetiminin savunma sistemlerini çökertecek bir askeri müdahalede de bulunabilirler.[9] Hayata geçirmeseler de, caydırıcılıklarını artırmak için bu olasılığı daha fazla dillendirip gündemi etkileyebilirler. Fakat tüm bu olasılıklar içinde şu aşamada öne çıkan ve ilgili ülkeleri ortak paydada bir araya getiren husus Suriye'deki krizin ilerletilmemesini sağlamaktır.

AB, işi askerileştirerek risk alacak bir durumda değildir. Olayın, BM Güvenlik Konseyi dışında askeri müdahaleyi besleyecek bir araç olarak görülmesinin tartışılması da yersizdir. Atlantik Konseyi'nin internet sitesinde NATO'nun niçin Suriye'de bir savaşa girmeyeceğini ve 5.maddenin işleme şansının olmadığını irdeleyen bir makalenin olayın hemen ardından yayınlanması bunun ilk işaretidir.[10] Yine de bundan, önde gelen Avrupa ülkelerinin Esad yönetimine karşı, yaptırımlar dışında başka hiçbir şey yapamadıkları ya da yapamayacakları anlamı da çıkarılmamalıdır. Örneğin, İngiliz özel kuvvetlerinin Türkiye sınırından geçerek Suriye tarafına geçtikleri ve muhalefeti destekleyerek Esad'a karşı operasyon yürüttükleri iddiası ülkeye yönelik özel operasyon girişimlerini gündeme getirmektedir.[11]

Sonuç Yerine

Her ne kadar Türkiye çıkan haberlerden kendi payına düşeni reddetmiş olsa da, Avrupa ülkelerinin Suriye krizine yönelik tutumunun ne olduğu, hangi doğrultuda gittiği ve sonrasında ne olacağı aslında kamuoylarını meşgul eden ilk iki haberde gizlidir. Uzun vadede Esad yönetiminin yıpratılmasını sağlayacak kodların yüklendiği bir süreçten geçildiği açıktır. Bu yükleme mevcut yönetimin iç dinamiklerce bertaraf edilmesine kadar da sürecektir. Üçüncü habere yönelik tutumları da bir bakıma bunun sağlaması olacaktır. Üye ülkelerden ayrı olarak AB'nin, bu olay karşısında aday ülke konumundaki Türkiye'yi kurumsal olarak ne ölçüde koruduğu ve sahiplendiği ise tartışmaya açıktır. Türkiye'nin olayın ciddiliğini AB'ye ne derece hissettirdiği de aynı durumdadır. Bu noktada, Türk uçağının düşürülmesi olayının Avrupa ülkeleri nezdinde beklenen etkisi ise Suriye meselesiyle ilgili olarak ellerini çabuk tutmaya teşvik yönünde olacaktır; görünen diplomatik yöntem-araçlarla ve görünmeyen operasyonlarla.



[1] "Central Intelligence Agency", 21.06.2012, http://topics.nytimes.com/top/reference/timestopics/organizations/c/central_intelligence_agency/index.html, (Erişim: 22.06.2012).

[2] "Saudi Arabia Plans to Fund Syria Rebel Army", 22.06.2012, http://www.guardian.co.uk/world/2012/jun/22/saudi-arabia-syria-rebel-army, (Erişim: 23.06.2012).

"Guardian'dan Türkiye'ye Büyük Suçlama", (23.06.2012), http://www.hurriyet.com.tr/planet/20828493.asp?utm_source=twitterfeed&utm_medium=twitter, (Erişim: 23.06.2012).

[3] "EU Foreign Ministers to Discuss Syria on Monday", 24.06.2012, http://www.reuters.com/article/2012/06/24/us-syria-crisis-eu-ministers-idUSBRE85N09L20120624, (Erişim: 24.06.2012).

"AB Suriye'nin Düşürdüğü Türk Savaş Uçağı Konusunu Ele Alacak", 24.06.2012, http://www.abhaber.com/ozelhaber.php?id=14395, (Erişim: 24.06.2012).

[4] "At Turkey's Request, NATO leaders agree to meet Tuesday to discuss Syrian attack", 24.06.2012, http://www.acus.org/natosource/turkeys-request-nato-leaders-agree-meet-tuesday-discuss-syrian-attack, (Erişim: 24.06.2012).

"Kuzey Atlantik Anlaşması", http://www.belgenet.com/arsiv/sozlesme/nato.html, (Erişim: 24.06.2012).

[5] "Foreign Secretary Condemns Syria's Action Against Turkish Military Plan", 24.06.2012, http://www.fco.gov.uk/en/news/latest-news/?view=News&id=779215582, (Erişim: 24.06.2012).

[6] "Italy Condemns 'Unacceptable' Downing Of Turkish Jet", 24.06.2012, http://www.reuters.com/article/2012/06/24/us-syria-crisis-italy-idUSBRE85N0D220120624, (Erişim:24.06.2012).

[7] "Turkey Vows 'Necessary' Action Against Syria", 23.06.2012, http://www.huffingtonpost.com/2012/06/23/turkey-vows-necessary-act_n_1620806.html, (Erişim: 23.06.2012).

"Europe Rules Out Military Action in Syria After Turkish Jet Shot Down", 25.06.2012, http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/middleeast/syria/9354468/Europe-rules-out-military-action-in-Syria-after-Turkish-jet-shot-down.html, (Erişim:25.06.2012).

"EU Condemned Syria's Action But Refuses To Intervene", 25.06.2012, http://www.neurope.eu/article/eu-condemned-syrias-action-refuses-intervene, (Erişim: 25.06.2012).

[8] "Turkey Consults NATO on Downed Jet", 24.06.2012, http://www.ft.com/intl/cms/s/0/42644062-bde3-11e1-83ad-00144feabdc0.html#axzz1yivtJT3W, (Erişim: 24.06.2012).

[9] Uri Friedman, "How Would NATO Respond to Syria Shooting Down a Turkish Plane?", 22.06.2012, http://blog.foreignpolicy.com/posts/2012/06/22/how_would_nato_respond_to_syria_shooting_down_a_turkish_plane, (Erişim: 23.06.2012).

[10] Detaylı bilgi için bkz. James Joyner, "Why NATO Won't Go To War Over Syria Shooting Down Turkish Jet", 23.06.2012, http://www.acus.org/new_atlanticist/why-nato-wont-go-war-over-syria-shooting-down-turkish-jet?utm_source=feedburner&utm_medium=feed&utm_campaign=Feed%3A+new_atlanticist+%28New+Atlanticist%29, (Erişim: 23.06.2012).

[11] "British Forces in Syria, Assad Presidential Compund Said Under Attack", 26.06.2012, http://www.debka.com/article/22133/British-forces-in-Syria-Assad-presidential-compound-said-under-attack, (Erişim: 27.06.2012).

Dr. Sezgin Mercan

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Avrupa Birliği Araştırmaları Merkezi Başkanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display