Bu sayfayı yazdır

Covid-19 Pandemi Süreci ve Sonrasında Avrupa Bütünleşmesi Nasıl Şekillenecek?

Yazan  27 Mayıs 2020

Dünyayı saran Covid-19 pandemisi ülkelerin başta sağlık sektörü olmak üzere hemen hemen tüm sektörlerde yeterliliklerini sınarken, küresel kurum ve kuruluşların da varlıklarının sorgulandığını görmekteyiz.

Bu bağlamda Avrupa Birliği‘nin pandemi krizinde tıbbi ekipmanlar ve maskelerin tedariğinde yetersiz kalması, üye ülkeleri tedarik zincirinde ve sağlık sektöründe kendi başlarına bıraktı. Bunun yanında pandemi sürecinin bize gösterdiği devletin varlığı ve acil durumları tek başına karşılaması gerektiğine dair gerçeklik,AB gibi bölgesel kuruluşların varlığını sorgulatır hale getirmiştir. Dahası pandemi süreci sonrasında yeniden şekillenecek dünyada ulus devletlerin güç kazanacağına dair görüş ve senaryolar hiç şüphesiz AB ve Avrupa Entegrasyonunu tedirgin etmektedir. Çünkü dünyada ulus devletlerin tekrar güç kazanması,Avrupa’da başta aşırı sağ partiler olmak üzere AB şüpheciliğine dair görüşleri de tekrar popüler hale getirecektir. AB'nin karar mekanizmasının ağır harekete geçtiği,içindeki bölünmüşlük, yetersiz yönetim becerisi hep söylenir. Hatta Covid-19 pandemisi bize birliğin küresel krizlere cevap verme konusunda da yetersizliğini göstermiştir. Birliğe ilişkin bütün bu olumsuz gerçeklere rağmen, pandemi süreci ve sonrasında krizden en çok etkilenen AB üyesi ülkelerin borçlarının ortaklaşa üstlenilmesini öneren Almanya ve Fransa pandemi süreci ve sonrası için yeniden yapılanma adı altında 500 milyar avroluk bir fon önerisi ile AB’nin geleceğini şekillerdirme ve Avrupa bütünleşmesini sağlamlaştırmayı amaçlayan yeni bir politika ile ortaya çıkmıştır.[1] Makale bu doğrultuda Almanya ve Fransa’nın bu girişimini değerlendirecektir.      

Öneri paketinde neler var?

İlk bakışta öneri paketinin koronavirüs sürecinde AB iç pazarının çökmesi nedeniyleen çok üretim yapan ülkeleri olumsuz etkileyeceğinden hareketle ekonomik kaygılarla hazırlandığı düşünülebilir. Fakat, bu paket ekonomik kaygılar yanısıra aslında Avrupa’da başta İtalya olak üzere yeniden hortlaması istenmeyen güçlü ulus devletlerin ortaya çıkma potansiyeline karşı Avrupa entegrasyonunu güçlendirerek AB’yi küresel bir güç haline getirme anlamı da taşımaktadır.Paketin ilk amacı, üye ülkelerin sağlık sektöründeki açıklarını kapatarak Avrupa’yı sağlık yönünden bağımsız hale getirmektir. Burada Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu gibi ülkelerin İtalya gibi AB üyesi ülkelere hem tıbbi hem de doktor, hemşire gibi sağlık personeli sağlamak suretiyle jeopolitik kazanım sağlamalarına engel olmak arzu edilmektedir. Ayrıca üye ülkelerin sosyal güvence ve sağlık sistemlerine karışmaksızın sağlık sektöründeki mal ve hizmetlerin belirlenecek bir Avrupa standartına yükseltilmesi hedeflenmektedir. Sağlık sektöründe Avrupa standartlarının izlenmesiyle üye ülkelerinin küresel sağlık krizlerinde kapasitelerinin artırılması ve AB’ye bağımlılığın da azaltılması amaçlanmaktadır. Öneri kapsamında Covid-19 pandemisi özelinde ileride yaşanabilecek olası krizlerde:

  • aşı ve tedaviler için ar-ge kapasitelerini artırmak, aynı zamanda uluslararası düzeyde koordinasyon ve finansman ile kısa vadeli hedef olarak Avrupa Birliği içinde bir coronavirus aşısı geliştirmek ve üretmek, küresel erişimini sağlamak;
  • ortak stratejik amaç doğrultusunda ilaç ve tıbbi ürün stokları (koruyucu ekipmanlar, test kitleri vb.) oluşturmak ve bu ürünlerin Avrupa Birliği'ndeki üretim kapasitelerini geliştirmeye teşvik etmek;
  • Avrupa ve küresel erişimi daha etkin bir şekilde sağlamak için gelecekteki aşılar ve tedavilerle ilgili ilaç endüstrisiyle koordineli olarak Avrupa satın alma politikalarını koordine etmek (örneğin gelecekteki potansiyel aşıların üretimi ve stoklanması);
  • Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) bünyesinde bir ‘AB Sağlık Görev Gücü’ oluşturmak ve ulusal sağlık kurumlarıyla birlikte gelecekteki salgınlara karşı önleme ve cevap verme planları geliştirmek üzere görevlendirmek;
  • sağlık verilerinin birlikte çalışabilirliği için ortak Avrupa standartları oluşturmak (örneğin, salgın vakalarla ilgili karşılaştırılabilir istatistiklere sahip olmak için metodolojiyi uyumlu hale getirmek)amaçlanmaktadır.

Anlaşılacağı üzere iyi koordine edilmiş ve kendi kendine yeten bir Avrupa oluşturulması ve krizlerde Avrupa Birliği’nin öncü rol oynaması istenmektedir. Salgın ve doğal afetler gibi bölgesel ve küresel krizler sebebiyle üye ülkelerin aksayan ekonomilerinin düzeltilmesi konusundaki kısma gelecek olursak,Almanya ve Fransa Avrupa Komisyonu'nun AB adına piyasalarda borçlanma yaparak üye ülkeler için bir tür kurtarma desteğini finanse etmesine izin vermeyi önermektedir. Ortak borçlanmayla yeniden yapılanma adı verilen 500 milyar avroluk bir fon sağlanmış olacak ve pandemi sürecinde en çok zarar gören üye ülkelere bu fon teşvik bağlamında bağış olarak verilmesi öngörülüyor. Bu fonun Avrupa ekonomilerinin dayanıklılığını, birlikteliğini ve rekabet gücünü, bilhassa dijital ve çevreci yatırımları artıracağı, araştırma ve inovasyonu güçlendireceği düşünülmektedir.Fon sayesinde üye ülkelerin borçları bu fona transfer edilerek ödenebilecek. Bu bağlamda, fondan yapılan ödemelerin bağış olarak üye ülkelere sunulacak olması başta İtalya aşırı sağ partileri olmak üzere AB karşıtı her türlü egemenlikçi söylemi sorgulatacaktır.Öneri, genel olarak pandemi krizinden ağır etkilenen güney Avrupa ülkeleri tarafından memnuniyetle karşılanacakken, fon ödemelerinin alıcıları için bir geri ödeme olmaması şüphesiz görece ekonomisi daha iyi olan Avusturya, İsveç, Danimarka gibi  üye ülkeleri rahatsız edecektir.

Önerinin üçüncü kısmında ise, ekolojiye ve dijital dönüşüme yer verilmektedir. Almanya ve Fransa’ya göre, koronavirüs sonrası dönem Avrupa ekonomisinin modernizasyonunu ve iş modellerini güçlendirme zamanıdır. Bu anlayışla, Avrupa Yeşil Anlaşması'nı AB'nin yeni büyüme stratejisi olarak görürken, kriz sırasında yaşanan yeni dinamikleri sürdürülebilir dijital ilerlemeye ve dijital egemenliğe dönüştürmek amacıyla dijitalleşmeyi hızlandırmayı amaçlamaktadır.

Bu hedefler doğrultusunda:

  • karbon sızıntısını önlemek için etkili önlemler paketi ile senkronize olarak 2030 yılı AB emisyon azaltma hedeflerini artırmak; 
  • AB Emisyon Ticaret Sistemi'nde minimum karbon fiyatlandırmasının uygulanmasının desteklenmesi ve sektörler arası bir Avrupa ETS'nin gelecekteki tanıtımına yönelik çalışmak;
  • iklim ve çevresel hedefler ve / veya şartlar dahil olmak üzere her bir sektör için yeşil bir kurtarma yol haritası oluşturmak;
  • 5G'yi kullanıma sunarak, güvenli ve güvenilir altyapı ve siber güvenlik teknolojileri, dijital kimlik yönetimi, yapay zeka için olanaklı bir çerçeve ve dijital platformlar için bir AB düzenlemesi hazırlayarak dijitalleşmeyi hızlandırmak amaçlanmaktadır.

Kriz sırasında dijitalleşmenin öne çıktığını ve sonrasındaki dönemde hemen hemen her sektörün dijitalleşmeye geçeceği aşikardır. Bu noktada çevreci çözümlerin dijitalleşmeyle flörtü sadece Avrupa coğrafyasında değil tüm dünyada ülkelerin ajandalarında yerini almalıdır. Ayrıca metinde dijital güvenliğe yer verilmemesi gariptir ki pandemi sonrası düzende artık siber güvenlikte ülkelerin ajandalarında yerini alacaktır.

Son olarak öneri metni, birliğin ekonomik ve endüstriyel dayanıklılığını ve egemenliğini artırmak suretiyle tek pazara yeni bir ivme kazandırmayı istemektedir. Metinde, tek pazardaki güçlü entegrasyonun Avrupa refahının garantisi olduğuna vurgu yapılmaktadır. Metne göre, Avrupa ekonomisinin yeniden canlanması ve geleceğin zorluklarına adapte edilmesi, sağlam ve egemen bir ekonomi ve endüstriyel tabanın yanı sıra güçlü bir tek pazara bağlıdır.

Bu doğrultuda:

  • pazardaki tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesini desteklemek;
  • Avrupa Komisyonu’nun sanayi stratejisinin yeniden yapılanmaya uyarlanması ve özellikle devlet yardımı ve rekabet kurallarının adaptasyonunu hızlandırarak Avrupa rekabet politikasını modernize etmek;
  • tamamen işleyen bir iç pazara hızlı dönüşün sağlanması ve hızlandırılmış bir yasama gündemi ile kilit alanlarda (özellikle dijital, enerji, sermaye piyasaları) tam entegre bir pazar oluşturmak için yeni bir yol haritası hazırlamak;
  • kriz zamanlarında üye devletler arasındaki koordinasyon yükümlülüklerini geliştirerek ve ortak dış sınırları güçlendirerek Schengen alanının tam işleyişini sağlamak;
  • sosyal yakınsamayı desteklemek ve ulusal durumlara uyarlanmış asgari ücretler için AB çerçevesi tartışmasının hızlandırılması istenmektedir.

Tam entegre olmuş tek pazar ve kriz esnasında dahi işlemesi istenen Schengen bölgesi sınırları ise başta Almanya, Fransa, Danimarka gibi üretici ülkelerin ekonomik istikrarı için hayatidir. Bu noktadan hareketle yeniden yapılandırma fonunun otomotiv, ulaştırma  ve turizm sektörlerini yeniden canlandırmak için kullanılacağı da düşünülebilir. Ayrıca üye ülkelerin borçlarının da üretici üye ülkelere ait firmalara ait olması da olasılık dahilindedir. Dolayısıyla, fon vasıtasıyla hem piyasadaki şirketler batmamış, hem de borçlu ülkeler borçlarını ödemiş olacaklardır. Ülkemiz açısından tedarik zincirindeki çeşitliliğin desteklenmesinin istenmesi bir fırsat oluşturmaktadır.

İçinde bulunduğumuz olağanüstü durumlara hızlı ve dayanışmayı ön plana çıkaran cevaplar vermek gerekmektedir. Bu cevaplar aynı zamanda geleceğin nasıl şekilleneceğini ya da şekillendirilmek istediğinin de ipuçlarını bizlere sunar. Bu bağlamda, Avrupa Birlği her zaman olduğu gibi koronavirüs salgınına da hala beklenen cevabı verebilmiş değildir. Bu durum karar mekanizmasının ağırlığına, birlik içindeki görüş ayrılıklarına ya da yetersiz yönetim becerisine bağlanabilir. Fakat her kriz halinde olduğu gibi yine birliğin mimarları sahneye çıkmıştır. Almanya ve Fransa’nın ortaya attığı öneri metninin AB tarafından onaylanması durumunda aşırı sağ partilerin yükselişi ve AB şüpheciliğine karşı Avrupa bütünlüğü güçlendirilmiş olacaktır. Bunun yanısıra Avrupa Birliği, üye ülkelerinin öznel çıkarlarını aşarak Çin ve ABD gibi iki süper güç karşısında varlık gösterebilen ve Covid-19 pandemi  krizinin yarattığı küresel istikrarsızlığa  yanıt olarak Avrupa değerlerinden biri olan dayanışmayı hayata geçirebilen, üyeleri tarafından tartışmasız özümsenmiş bir küresel güç haline gelebilir.Avrupa Birliği’nin küresel anlamda süper güç haline gelmesinin yolu yeni bir dayanışma birliğinin ortaya çıkmasıyla mümkün olabilecektir.

 

 

Kaynak:

Fransa Dışişleri Bakanlığı Resmi Web Sitesi, ‘European Union – French-German initiative for the European recovery from the coronavirus crisis (Paris, 18 May 20). https://www.diplomatie.gouv.fr/en/coming-to-france/coronavirus-advice-for-foreign-nationals-in-france/coronavirus-statements/article/european-union-french-german-initiative-for-the-european-recovery-from-tzh

[1]https://www.diplomatie.gouv.fr/en/coming-to-france/coronavirus-advice-for-foreign-nationals-in-france/coronavirus-statements/article/european-union-french-german-initiative-for-the-european-recovery-from-the

Yavuz Selim Yıldız

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı