YÜZYILIN YENİ DEVİ: ÇİN HALK CUMHURİYETİ


YÜZYILIN YENİ DEVİ: ÇİN HALK CUMHURİYETİ

Yazan  16 Mart 2010
Soğuk savaşın bitmesiyle birlikte, ekonomik ve siyasal anlamda yeni dünya düzeni söylemleri ve özellikle 11 Eylül sonrası ortaya çıkan güç dengeleri, uluslararası ilişkileri ve iktisadi araştırmaları alternatif arayışlara yöneltmiştir.

Bu arayışlarla birlikte ortaya çıkan en önemli güç Çin Halk Cumhuriyeti'dir. Çin 1979 yılından sonra uyguladığı ekonomik reformlarla dış ticaretini oldukça genişletmiş, Uzakdoğu ve Asya-Pasifik üçgeninde çok önemli roller üstlenen bir ülke haline gelmiştir. Bunun ötesinde Avrupa'nın önde gelen liderleri Çin'den, son ekonomik krizin çözümü için destek istemişlerdir. ABD, Çin Halk Cumhuriyetine ABD tahvillerinden daha çok satabilmek için bu ülkenin kapılarını kriz sırasında defalarca aşındırmıştır.

Tarih kitaplarından okuduğumuz gibi, batıda kapitalizmin gelişmesinden önce Çin İmparatorluğunun gelişim çizgisi ve ortaya koydukları icatlar, dönemin en önemli ülkeleri arasında yer almalarını sağlamıştır. Çin tarihinin 4000 yıllık bir geçmişi olduğu kabul edilmektedir. Ana hatları ile bu tarih 4 bölümde incelenmektedir. 1840 öncesi dönem, 1840-1919 arası dönem, yeni demokratik devrim dönemi (1919-1940) ve 1949 sonrası günümüze kadar gelen Çin Halk Cumhuriyeti dönemi. Bu yazıda Çin'in son dönemindeki ekonomik gelişmeler ele alınacaktır.

Çin'de gerçekleşen 1949 yılı devrim hareketini, Sovyet Rusya'da yaşanan devrim hareketiyle karşılaştırmak gerekirse işçi ve köylü işbirliğinden bahsedilebilir. Bu iki devrim arasındaki en büyük fark ise yapılan bu işbirliğinin, Sovyet Rusya'ya nazaran çok daha geniş sosyal sınıflara yayılmasıdır. Bu döneme damgasını vuran en önemli olay ise, Çin Halk Devriminin lideri olan Mao'nun Sovyetler Birliği'nden yardım almak amacıyla çıktığı ilk dış gezisinden hüsranla dönmesidir. Bunun neticesinde Mao tek başına Çin Halk Cumhuriyeti'nin ekonomik gelişimi için çaba göstermiştir. 1958 yılında, batı dünyasının gelişmişlik düzeyini yakalamak için "Büyük Atılım Hareketi" adı altında bir girişim başlatan Mao, bu hareketle Çin'i kısa zamanda sanayileşmiş bir ülke haline getirmeyi amaçlamaktadır. Bu hareketle birlikte 900 milyon köylü zorla devlete ait çiftliklere gönderilmiş ve sanayileşme adına ülkedeki tüm hurdalar çeliğe dönüştürülmüştür. Fakat sonuç "1959 Çin Kıtlığı" adını alarak tarihe geçmiştir. O sene, 50 milyon kişi açlıktan ölmüştür.

1966-1968 yılları arasında kapitalist yola dönülmemesi için "Kültür Devrimi" hayata geçirilmiştir. Bu devrimin amacı en başta komünist partisine yöneliktir. Kültür Devrimi, parti içinde, özellikle üst kadroya karşı düzenlenmiş bir harekettir. Amaç parti üst yönetiminde gittikçe bozulan ve kapitalizme doğru kayan yapının düzeltilmesidir. Mao'nun 83 yaşında ölümünün ardından kendi ülkesinde kırk milyona yakın insanın ölümüne neden olduğu için zalim, cumhuriyet devrimini gerçekleştirdiği için dahi olarak anılmaktadır.1978 yılı, ekonomik anlamda Çin için bir dönüm noktası olmuştur. Mao'nun ölümünden sonra iş başına geçen Deng Xiaoping, Çin ekonomisini serbest piyasa ekonomisi prensipleriyle tanıştırmıştır. Ancak bunu yaparken komünist partisini ve prensiplerini aynen korumuş aynı zamanda serbest piyasa reformlarını gerçekleştirmiştir. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Çin halkında daha fazla reform istekleri ön plana çıkmış fakat ekonomik reformlara istekli olmalarına rağmen komünist partisinin güçten düşmesine taraftar olmayanlar 1989 yılında Tiananmen meydanında, daha fazla demokrasi taraftarı öğrencileri kanlı bir biçimde bastırmıştır. Bu olaylar Çin tarihinde önemli bir kırılma noktasıdır.

Bugünkü ekonominin temelleri Deng Xiaoping tarafından atılmıştır. Yönetime gelir gelmez Mao'nun israrla ifade ettiği sınıf mücadelesinin tamamlandığını söylemiştir. Yeni bir program hazırlayarak öncelikle ekonominin canlandırılması gerektiğini ifade etmiştir. Bu dönemde Deng Xiaoping ekonomik reformları ile batılı devletleri ülkeye çekebilmiş ve teknoloji, ulaştırma ve inşaat alanında yap-işlet-devret formülüyle ülkeye önemli yatırımlar yapılmasını sağlamıştır. Ekonominin modernleştirilmesi için dörtlü program adı altında bir program uygulanmaya başlanmıştır. Tarım sektörü, sanayi, ülke savunması ile bilim ve teknolojinin yenilenmesi bu programın ana hatlarını oluşturmuştur. Bu programın en önemli özelliklerinden birisi de bu programın bir an evvel uygulanması için aceleci davranılmamasıdır. Temel prensip, bekle ve gör politikasıdır. Binlerce Çinli bu hedef için bilim ve teknik alanında eğitim almak üzere batılı ülkelere gönderilmiştir. Çin'deki ekonomik sistemin bir diğer ayırt edici özelliği de üretim ve uzmanlaşmaya dayalı ticari sistem ilişkisidir. GuanXi adı verilen bu sistemle hükümet daireleri ve firma yöneticileri arasında bağlantı sağlanmış, hammaddelerin ve diğer kaynakların dağılımı kontrol edilebilir bir hale getirilmiştir. Bu sistem bugünde uygulanmaktadır. Bu sistemle merkezi yönetimdeki reformistler, muhafazakarlara karşı bir dengeleyici güç olarak sistemi sağlam tutmuşlardır. Çin'de yatırım yapmak isteyen yabancı firmalar, enerjiyi yeterli derecede kullanabilmek ve yerel yöneticilerin desteğini sağlamak için bu sistemi kullanmak zorundadırlar. Çin'de uygulanan ekonomik reform programı, dünyada uygulanan diğer reform programlarından farklılıklar göstermektedir. Liberal rejim, komünist rejimin bir gecede tamamen ortadan kaldırılmasıyla oluşturulmamış bir anlamda eski rejimin mirası üzerine oluşturulmuştur. Doğu Avrupa ve üçüncü dünya ülkelerinin pek çoğunda devlet merkezli rejimin yıkılması sonucu ekonomik yapı değiştirilmiştir. Çin mucizesinin gerçekleşmesinde büyük önemi olan kırsal küçük işletmelerin milli gelire sağladıkları katkının yüzde otuz civarında, toplam sanayi üretiminin ise yüzde kırkbeş olduğu tahmin edilmektedir. Kırsal küçük işletmelerin Çin ekonomisine olan bir diğer önemli katkısı da kırsal kesimden kentlere göçü önlemesidir. Çin'de doğrudan yabancı sermaye yatırımı doğu sahillerinde yoğunlaşmıştır. Ülkenin doğusu gelişirken, kırsal küçük işletmeler bu uçurumun büyümesini önlemiştir. Bu işletmeler özel teşebbüsün ilk örnekleridir. Çin Halk Cumhuriyeti'nin büyüme rakamlarına baktığımızda ise dünya ortalamalarının çok üzerinde bir rakamla karşılaşıyoruz. 1975-1979 yılları arasında büyüme hızı %6.8 iken, 1980-84 yıllarında %9.6, 2005-2008 yıllarında ise %10.35 büyüme hızını yakaladığını görüyoruz. Yıllık ortalama %9-10 büyüme hızını yakalayan Çin'in çehresinin değiştiğini söylemek hiçte yanlış olmayacaktır. Milyonlarca Çinlinin yoksulluktan kurtulduğunu ülkenin özellikle güney ve doğu sahillerinin son yıllarda dev bir şantiyeye dönüştüğünü söyleyebiliriz.

Altta kapitalizm üstte komünist partisinin hüküm sürdüğü Çin Halk Cumhuriyeti'nin geleceği için en çok merak edilen soru, bu çelişkinin ne kadar hüküm süreceği sorusudur. Kapitalist ekonomik sistemin liberal bir siyasal rejimle birlikte sürdürüldüğü günümüzde bu çelişkinin ne zaman ve nasıl çözüleceği tartışılmaya devam etmektedir. Ancak üzerinde durulması gereken diğer bir konu da, Çin komünist partisinin ekonomide liberalizmi serbest bırakırken siyasette demir yumruğunu vurmaya devam etmesidir. 1989'da Tiananmen meydanında öğrencilere, Tibetlilere ve Sincan Özerk Bölgesinde Uygurlara uygulanan baskı ve zulüm önümüzdeki dönemde siyasette çoğulculuğa fırsat tanınmayacağını gösteriyor.

Kaynakça:

www.dbresearch.com (12 Mayıs 2008)

www.igeme.gov.tr (11 Ocak 2009)

www.internethaber.com (23 Mayıs 2009)

www.chinakindnesstour.com

Thomson, George (1994), Devrimci Diyalektik Üzerine, Ankara, Şubat Yayınları

Karaca, Kutay (2003), Dünyadaki Yeni Güç: Çin

 

Aykut AZGUR

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Dünya Ekonomisi Araştırmaları Bilimsel Danışmanı

1967 yılında Ankara'da doğdu. Lise eğitimini Ankara çankaya Lisesi'nde tamamladıktan sonra Anadolu üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun oldu. 1997 yılından beri finans aracı kurumlarında yatırım uzmanlığı, portföy yöneticiliği ve yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Halen bu sektörde çalışmalarına devam etmektedir.

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display