HİNDİSTAN’IN GELECEĞİ ASYA’DA YATIYOR
 Bu sayfayı yazdır

HİNDİSTAN’IN GELECEĞİ ASYA’DA YATIYOR

Yazan  19 Ağustos 2022

Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar 18 Ağustos Perşembe günü Chulalongkorn Üniversitesi’nde “Hindistan’ın Hint-Pasifik Vizyonu” konulu bir konferans sırasında yaptığı açıklamada Çin ve Hindistan arasındaki ilişkilerin “son derece zor bir aşamadan” geçtiğini ifade ederek, iki ülkenin el ele vermemesi durumunda “Asya Yüzyılı”nın olmayacağını vurguladı.

Jaishankar, Çin ve Hindistan bir araya geldiğinde Asya Yüzyılının olacağını, ancak Hindistan ve Çin bir araya gelemezse Asya Yüzyılının gerçekleşmesinin zor olacağını söyledi. İki ülke arasındaki ilişkiler sınır bölgesindeki Doğu Ladakh’ta uzun süredir devam eden gerginlik içinde. Her ne kadar bu sorun özelinde taraflar arasında şu ana kadar kolordu komutanlığı düzeyinde 16 tur görüşme gerçekleştirilmiş olsa da sorun aşılabilmiş değil henüz.[1]

Ancak, Jaishankar’ın vurgusunu ve söylemini iki ülke arasındaki ilişkilerin daha büyük bölgesel ve küresel etkileri ölçeğinde ele almak gerekiyor. Zira ‘Asya Yüzyılı’ vurgusu bunu kaçınılmaz kılıyor. Dahası, daha geniş perspektifte iki ülke arasındaki ilişkinin iki aktör dışındaki bölgesel aktörlerle ilişkiler bağlamında da ‘Asya Yüzyılı’ beklentisini etkilediğini unutmamak gerekir. Bu minvalde ilk aklan gelen Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) küresel sistemdeki en büyük rakibi Çin’e karşı son yıllarda yöneldiği çevreleme stratejisini yansıtan Hint-Pasifik vurgusunda Hindistan’ın nasıl bir konumlanma yapacağıdır.

Hindistan Asya Yüzyılı beklentisinin gerçekleşmesini umuyorsa, kesinlikle yapacağı en mantıklı strateji Çin’e karşı ABD tarafında kendisini konumlandırmamak olmalıdır. Çin ile işbirliği, diyalog ve yakın ilişkiler Hindistan’ın ihtiyaç duyduğu ekonomik kalkınma ve modernizasyon süreci için hayati önemdedir. Oysa ABD ve Çin arasındaki rekabette taraf olmak doğrudan kamp siyaseti gütmek olacağından, bir tarafı dost veya müttefik görürken, diğer tarafı kaçınılmaz şekilde düşman olarak görmek anlamına gelecektir. Bu Hindistan’ın ekonomik kalkınma ve modernleşme sürecinin yavaşlaması ve sekteye uğramasına neden olabilir. Bu yüzden, son yıllarda yapılan pek çok çalışmada görüldüğü gibi yakın gelecekte Çin ve ABD ekonomisinden sonra üçüncü büyük ekonomi olması öngörülen Hindistan’ın kamp siyasetine yönelmektense, hem Çin’in hem de ABD’nin kendi aralarındaki rekabette, birbirlerine üstünlük sağlamak için mutlaka ihtiyaç duyacağı dengenin dengeleyicisi konumunda bir ülke olmayı tercih etmesi daha uygun bir seçenektir. Tıpkı 1970’li yıllarda ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki rekabette Çin’in dengenin dengeleyicisi konumunu oyaması gibi bir rol Hindistan için önünde durmaktadır.

Hindistan için en büyük stratejik hata ABD’nin Hint-Pasifik stratejisine eklemlenip Çin karşıtı bir bloğa kaymak olur. Özellikle Hindistan’da son dönemde Hindistan’ın NATO ile işbirliği yapması gerektiğini savunan pekçok uzman ve akademisyen var. Fakat bu stratejik bir yanılgı olur. Çünkü NATO üyesi hiçbir ülke Hindistan için karşısına Çin'i almaz. Hindistan neden NATO için Çin'i karşısına almalı? Hindistan’ın geleceği batı ittifakı ile doğunun karşısında konumlanmak olmamalı. Çünkü Hindistan’ın geleceği Asya’da yatıyor. Bunda da önemli olan ABD ve Çin arasındaki ve Çin ile Japonya arasındaki rekabette nasıl konumlanacağı belirleyici olacak.

Asya-Pasifik çalışanlar bugüne kadar genel olarak hep ABD-Çin rekabetine odaklandılar ve iki ülke arasındaki ilişkilerin bu yüzyılın en önemli uluslararası ilişkiler konusu olduğunu vurguladılar. Buna ek olarak Doğu Asya üzerine yapılan çalışmalar da ise özellikle Çin-Japon rekabeti üzerine odaklanılırken, “Çin ve Japonya’nın tarihte ilk kez aynı zamanda büyük güç” oldukları vurgusu yapıldı. Ancak şimdi bir vurguyu ve söylemi değiştirme zamanı. Bir bütün olarak Asya-Pasifik bölgesine baktığımızda, yeni vurgu şu olmalı “Tarihte ilk kez Çin, Hindistan ve Japonya aynı zamanda büyük güç oluyor”. Bu açıdan bakıldığında Hindistan’ın geleceği ne batıda ne de ABD’nin Hint-Pasifik stratejisinde yatıyor. Hindistan’ın geleceği bir bütün olarak Asya-Pasifik’te Çin-ABD ve Çin-Japonya rekabetinde alacağı pozisyonda yatıyor. Ya doğru yerde yer alıp bu ilişkilerdeki jeostratejik önemini kullanıp ABD ve Çin’in ardından üçüncü büyük güç olacak ya da yanlış strateji ile yükselişini durduracak.

Bugünkü konjüktüre bakıldığında, Hindistan Çin ile hem uzlaşmayı tercih etmekte, hem de ‘Dörtlü’ (QUAD) içinde var olmakla bir tür ‘eş dengeleme’ stratejisi güdüyor. Bu ülke kuşkusuz gelecek yirmi, otuz yılın uluslararası ilişkilerindeki en stratejik ülke olacak. Temel oyun/rekabet ABD ve Çin arasında ve bu iki ülkenin potansiyeline Hindistan dan başka alternatif görünmüyor yapılan projeksiyonlarda. Yani, uluslararsı ilişkiler, küresel güç hiyerarisisin tepesinde ABD, Çin ve Hindistan'ın olacağı bir uluslararası sisteme evrilecek önümüzdeki yıllarda. Çin ve ABD stratejik rakip olarak birbirlerini görürken, Hindistan bu ilişkide veya rekabette dengenin dengeleyicisi konumuna yerleşecek. O yüzden bu yüzyılın uluslararası ilişkilerinde önümüzdeki yıllarda en stratejik ülke Hindistan olacak.

 

[1] India-China relationship going through extremely difficult phase: EAM,” Business Standard, https://www.business-standard.com/article/pti-stories/india-china-relationship-going-through-extremely-difficult-phase-eam-jaishankarjaishan-122081801134_1.html, (Erişim Tarihi: 19.08.2022).

 

Oktay Küçükdeğirmenci

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışman