< < Türk-Amerikan İlişkilerinde Yumuşama mı?


Türk-Amerikan İlişkilerinde Yumuşama mı?

28 Mart 2005 tarihli Radikal gazetesinin 2. ve 3. sayfalarında iki haber dikkati çekmektedir. New York Times gazetesinden yapılan alıntıdan Amerikan gazetesinin “İstanbul’a gitmenin tam zamanı olduğu” haberini verdiği görülüyor.

Gazetede Amerikalıları bu yazı İstanbul'da geçirmeye çağırıyor ve İstanbul'u tanıtıyor. 3. sayfada yer alan haberde ise Pakistan'da El Kaide üyesi olarak yakalanan Murat Kurnaz'a yapılan Amerikan suçlamasının haksız olduğunun Amerikalılar tarafından kabul edildiği haberi verilmekte. Kurnaz, 3,5 seneden bu yana Guantanamo askeri üssünde tutuklu. Şimdi suçsuz olduğu açıklanıyor. Keza, NBC televizyonu Türkiye aleyhine yaptığı yayın için Ankara'dan resmen özür diledi.

Bunlar şaşırtıcı haberler. İki seneden bu yana ABD'den sadece olumsuz haberler duymaya alışmış olan Türk halkı henüz değişimin bu ilk adımlarını algılamış değil. Bir anda sanki Washington'dan Türkiye'ye bir sempati taarruzu yapılıyor. Ne değişti veya değişiyor da Türkiye-ABD ilişkileri ısınıyor. Son günlerde ne olduğunu anlamamız için ilişkilerde nelerin değiştiğini görmemiz gerekiyor.

Türk-Amerikan ilişkilerinde uzun bir süreden buyana süren gerilimin temel nedeninin Orta Doğu'nun yeniden düzenlenmesi sürecinde Türkiye'ye yüklenmek istenen işlev konusunda Washington ile Ankara arasında yaşanan anlaşmazlıklardır.Erdoğan, iktidara gelmeden önce ABD'ye BOP konusunda söz vermiş olmasına rağmen,iktidara geldikten sonra parti ve devlet içi dinamiklere hakim olamamasının sonucunda, sözlerini yerine getiremeyince Türk-Amerikan ilişkilerinde gerilim başladı.

Washington, Türkiye'de hükümet dışındaki siyasal güçlerin direnişini kırmak amacı ile bu merkezlere yönelik stratejik nitelikli bir psikolojik operasyon başlattı. Operasyon en sonunda AKP hükümetine ulaştı. Erdoğan, paniğe kapılarak, "Birileri düğmeye bastı" diyerek, operasyonu alğıladığını ama niteliğini yanlış anladığını ortaya koydu. Amaç AKP'nin devrilmesi değil, başta İncirlik üssünün sınırsız kullanımı, Irak konusuna Amerikan bakışının Türkiye tarafından da benimsenmesinin sağlanmasıdır.

Türkiye, Türkmenler konusundaki politikalarını sona erdirdiğini açıklamıştır.(Bkz. 29 Mart 2005, Yeni Çağ, Ümit Özdağ, Bulgar Türkleri ve Türkmenler) Irak politikasında federal bir Irak'ı kabul eden, Türkmenlerin arkasındaki desteği çeken, PKK'yı sorun yapmayacağı anlaşılan, Kuzey Irak'ta gelecekte bağımsızlaşması için kurulan federe Kürt devletine karşı çıkmayan bir Türkiye, ABD'nin istediği Türkiye'dir.

Türkiye'nin Türkmenlerle ilgili açıklamasından önce ve sonra basına yansıyan haberlerden Türkiye'nin İncirlik üssünün kullanımı konusunda yeni düzenlemeler yapmakta olduğunu görülmektedir. Hatta Başbakan'ın Amerikalılara "siz Ermeni karar tasarısını reddedin, bizde İncirlik üssü konusunda taleplerinizi karşılayalım" dediği basına yansımıştır. Eğer Başbakan böyle bir şey söyledi ise bu çok tehlikeli ve yanlış bir açıklamadır.

Amerikalıların İncirlik üssünün statüsü konusunda Türkiye'den taleplerinin başında İncirlik'in kayıtsız şartsız kullanımı gelmektedir. Böylece, İncirlik üssünde şimdi bulunan Türk komutanın fiilen ve hukuken bütün görevleri ortadan kalkmış olacaktır. Sadece İncirlik'teki Türk komutanın değil, Türk genel Kurmay Başkanlığının, hükümetin ve TBMM'nin yetkisi kalkmış olacaktır. Amerikan ordusu İncirlik üssünü istediği ülkeye karşı kullanma yetkisini elde edecektir. Böyle bir anlaşmanın Türkiye'ye teklif dahi edilememesi gerekmektedir.

Görülen odur ki, son günlerde Türkiye ve ABD İncirlik konusunda bir uzlaşmaya doğru hızla ilerlemektedirler. Bu anlaşma zemini ve Türkiye'nin değişen Irak/Türkmen politikası, ABD'den gelen son sempati taarruzlarının nedeni mi acaba?

Son ekleyen 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Editörü

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...