Bu sayfayı yazdır

Biden’dan Yeni Korumacılık Adımları

Yazan  28 Ocak 2021

Kargaşa içinde geçen dört yıllık Trump döneminin açtığı yaraları, derinleştirdiği uçurumları, Covid 19 belasının gölgesinde kapama telaşında olan Biden yönetimi, her gün yayınlanan onlarca yürütme emriyleilk on güne özgün damgasını vurmaya başladı bile.

Biden’ın öncelikli adımları arasında dikkati çeken bir tanesi ABD nin dış ekonomik ilişkilerinin yeniden biçimlendirilmesi ile ilgili. Trump’ın daha fazla taviz koparmak için girdiği ticaret savaşlarının, uzlaşma zeminlerinde sonlandırılması ve yaptırımlarla tırmandırılan ikili çatışmaların, çok taraflı uzlaşmalara geri döndürülmesi Biden yönetiminin benimsediği amaç olarak kabul ediliyor.Ama öyle mi olacak? Biraz yakından bakalım.

“Yerli Malı Al” (Buy American) Mecburiyeti

Dikkat edin bu bir “tercih edin” çağrısı değil. Federal devletin ihalelerde ulusal üreticilere öncelik vermesi ve ulusal ürünlerin yabancı rakiplerinden daha pahalı olsalar bile tedarik zorunluğu, şimdilik ticaret politikasındaki en önemli Biden farkı gibi görünüyor. Bu zaten Biden’ın seçim kampanyası sözlerinden biriydi. Şimdi kamu kurumlarına federal bir mükellefiyet olarak yansıdı. Üstelik cumhuriyetçi veya demokrat farkı olmaksızın eyaletlerin de bunu izleyeceğini düşünmek için her neden var. Bakalım kamu görevlilerine dış seyahatlerinde ABD uçak firmalarından bilet alma mecburiyeti de bu kapsam içine girer mi? Amaç, ulusal mal ve hizmet üreticilerini korumak. Bunun Trump’ın “America First” iddiasından farkı var mı? Aslında özü itibarı ile yok. Ama üslup ve uygulama açısından yaratacağı etki daha ılımlı, uyumlu ve birleştirici. Etki ise değeri yaklaşık 600-800 milyar dolar arasında değişen yıllık kamu ihalelerinde yüzde 46 lara varan yabancı payının ulusal lehine değişmesinin sağlanması.Limanları yabancılara kiralayan,  stratejik değerdeki fabrikaları yabancılara satan ülkeler düşünsün.“Gelecek Amerika’da Üretilmişte Olacak” (The Future Will be Made in America), özellikle dikkat edilmesi gereken bir ifade. Çünkü Biden şimdi Yönetim ve Bütçe Dairesinin (the Office of Management and Budget) “Amerika’da üretilmiş” tanımını daraltmasını istiyor. Yani, dışarıdan alınan hammadde ve ara mal ile üretilmiş mallarda içerik oranları da dikkate alınacak. Bu bana iki numaralı torunuma bir arkadaşının hediye ettiği t-shirt üzerindeki esprili baskıyı hatırlattı. “Made in the US with Turkish Ingredients” (Türk malzeme ile Amerika’da üretilmiştir), Şimdi Federal kamu kurumları satın almada bulunurken artık aynı zamanda içeriğinde ne kadar Türk, Çin, Hindistan veya Mısır katkısı olduğuna dikkat edilecek ve bu her ürün için belli bir yüzde ile tanımlanacak.  İhmal edilir bir gümrük bürokrasisi değil bu. Yani bize uyarlarsak, öyle Hollanda’dan alınan motor ile üretilen insansız hava aracının Türk malı sayılması gibi bir keyfiyet ABD savunma bakanlığı nezdinde muteber olmayacak.

“Bu Farklı. Aynı Şey Değil”(This is different and not the same) İddiası

Aslında bu muhteva(content) ve menşei (rules of origin) zorunluluğu birer gümrük politikası olarak pek çok ülke, serbest ticaret veya gümrük birliği blokları için bilindik uygulamalardandır. Ekonomik hedefleri kadar, siyasi hedefleri de kabul gördüğü için konu ile ilgili olarak dünya ticaret örgütüne(DTO) yapılan şikâyetler, hem anti dumping itirazları kadar yaygın değildir, hem de pek itibar görmez. Kaldı ki, kamu ihale sistemlerinde, Fransa’dan, Güney Kore’ye, Japonya’dan, Avustralya’ya kadar birçok ülkede, gizli veya açık “ulusal satın al (buy national)”  politikası uygulamaları olduğu ve bunların sadece tarımsal ve sınai ürünleri değil, hizmet sektörlerini de içerdiği bilinmektedir. Yabancı işçi, mimar, mühendis, muhasebeci, avukat, tıp doktoru istihdamı da özellikle kamu kurumları için ilgili ülke çalışma ve içişleri bakanlıklarının, özel sektör içinde baro ve tabipler odası gibi meslek örgütlerinin denetim ve kurallarına tabidir.  O zaman şimdi Biden’ın iddia ettiği gibi yeni yürütme emrinin farkı nedir derseniz, açıkçası ben bir fark görmüyorum. Biden şimdi aslında Trump’ın da ulusal muhteva düzenlemesini istediğini, ama bu kararnameyi görevden ayrılmasından sadece bir gün önce ve bir alt yapı olmadan gündeme getirdiğini söylüyor. Oysa şimdi, bir ihale-satın alma web sayfası olacağını, bunların keyfilikten uzak bir biçimde, ayırmadan, kayırmadan, hangi ihalede yabancı satıcının neden tercih edilebileceğini, yabancı mal veya hizmete karşı hangi ulusal alternatiflerin bulunduğunun ilan edileceğini söylüyor.

Yeni bir Küresel Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Dönemine Doğru mu?

Amerika’nın serbest ticaretten tek taraflı ayrılmasından ziyade çok taraflı ticarette revizyon bekliyorum. Evet, Biden’ın konuya ilişkin yürütme emri ile ABD nin serbest ticaretten, dış ticarette doğrudan devlet müdahalesine savrulduğu izlenimini ediniyorum. Amerikan imalat sanayi, tarımı ve enerji sektörlerinin covid 19 ile derinleşen sorunlarına Biden tepkisi, açık ve ilan edilmiş bir korumacılık. Trump gibi ikili kavga değil, DTÖ’nün “ayırım yapmama (non-discrimination)” ve şeffaflık ilkelerine bağlı kalarak, pandemi ile derinleşen sorunlara karşı “ulusalı” koruma arayışı. Belki ticari tarifeler hariç DTÖ den GATT günlerine bir geri dönüş. Çünkü özellikle, salgın nedeni ile değişen dengeler, bana ABD nin 1960 lı yıllarda uygulamaktan vazgeçmediği “tehlike noktası”(Peril point) önlemlerini hatırlamakta, tekstil ve tarım ticareti ile ilgili olarak DTÖ nezdinde çok taraflı yeni önlemler alınıp alınmayacağını düşündürmekte. Amerikan ekonomisini canlandırmak için verilen destekler ise, diğer ülkelerinkilere benzese bile, beni tarım ve sanayi sektörlerine kamu destekleri üzerinde kıyasıya tartışmaların yapıldığı yuvarlak masa toplantılarına tekrar dönüp bakmaya, Tokyo ve Uruguay toplantılarını yeniden değerlendirmeye teşvik etmekte. İçeride yürütme emri zincirinin halkalarını birbirine ekledikten sonra, Biden’ın çok taraflı ticaretin masaya yatırılacağı bir DTÖ toplantısı isteyeceğini beklemek için her neden var. Baksanıza, ABD gümrük değerlendirme ve fiyatlama sistemi de geri dönüyor. Böyle bir toplantıyı Biden’e saygı duydukları için AB nin ve G-7 ülkelerinin henüz telaffuz etmemesi bizi yanıltmasın. Onlar da benzer uygulamalara geçmek için Biden’ın kararlarını bekledi bence. Baharla beraber yeni gelişmelere hazır olalım. Çünkü Türkiye de bu revizyon’dan nasibini alacak.

Çin’e Karşı Sert Tutum Tai Eliyle mi Sürecek?

Biden’ın yeni Ticaret sekreteri Gina Raimondo, Çin’e karşı Trump politikalarının benzerlerinin devam edeceğini açıkladı. Özellikle Huawei başta olmak üzere Çin teknoloji şirketleri ABD nin radarındaki rakipler. Adil olmayan Çin rekabetini bertaraf etmek, anladığım kadarı ile Biden yönetiminin önceliği olacak. Ama nasıl?Öncelikle Çin’den yapılan çelik ve alüminyum ithalatındaki kısıtlamalar sürecek.  Her ne kadar ayrıntıların ortaya çıkması için zaman erken olsa bile, ataması onaylanan Hazine sekreteri Janet Yellen, dumping ürünlerine karşı ticaret engellerinin arttırılmasını önererek, şimdilik genel olarak benimsenen yaklaşımın bu olacağını düşündürdü. Biden yönetimi bu yaklaşımını eminim DTÖ ne de taşıyacaktır. Yeni başkanın DTÖ ye ABD yi temsilen Çin’e karşı eleştiri oklarını çekinmeden fırlatan Katherine Tai’i göndermesi de bu niyetinin bir işareti. Bir DTÖ üyesi olan Türkiye’de bu çok taraflı kararlara ne oranda uyabileceğinin hesaplarını şimdiden yapmaya başlasa iyi olur diye düşünürüm.

 

 

 

 

 

 

 

Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Misafir Yazar