< < Başkanlık Seçimleri Yaklaşırken Amerikan İç Siyaseti


Başkanlık Seçimleri Yaklaşırken Amerikan İç Siyaseti

Yazan  05 Kasım 2012
Amerika Birleşik Devletleri’nde seçim yarışında sona gelindi.

 

 

Obama ve Romney'in üçünçü kez karşı karşıya geldikleri tartışma Sandy kasırgasıyla birlikte, Amerika gündemindeki önemini korumaya devam ediyor. Amerikan başkanlık seçimlerinde geleneksel hale gelmiş olan başkan adaylarının tartışmaları aynı zamanda seçimlerde elde edilebilecek muhtemel sonuçların yorumlanması için de bir fırsat sunuyor. Obama ve Romney'in ilk tartışmalarında uzmanlara göre sönük kalan taraf Obama olmasına rağmen, ikinci ve üçüncü tartışmada Obama Romney'e büyük bir üstünlük sağladı. Romney, ilk tartışmada Cumhuriyetçilerin Obama'ya genel olarak yönelttiği sağlık politikaları, Orta Doğu politikasındaki durum ve vergi politikalarına dair eleştirileri dile getirmişti. Obama'nın ilk tartışmaya iyi hazırlanmadığını belirten Amerikalı siyaset uzmanları Romney'nin gerisinde kaldığını ifade etmişler, söz konusu tartışmanın ardından yapılan anketler de Obama'nın muhtemel oy oranlarındaki düşüşü doğrulamıştı.

Bu çekişmenin ardındaki maddi ve siyasi kaynaklara bakmakta yarar var. Bilindiği üzere Amerikan başkanlık seçimleri aynı zamanda bağışa dayalı kampanyalar yarışı. Yani ne kadar çok bağış o kadar çok kazanma ihtimali. Durum böyle olunca, başkan adaylarının kampanya gelirleri de çok konuşuluyor. Obama'nın ekonomik durumunun Romney'e göre daha düşük seviyede olduğu aşikâr. Obama bir avukat, orta sınıf bir ailede büyümüş bir genç ve siyahî. Bütün bu özellikleri Obama'yı belli noktalarda seçmen açısından çekici kılabiliyor. Mitt Romney ise zengin işadamı imajıyla öne çıkıyor. İki ayrı sosyal tabakadan gelen adaylar vaatleri açısından doğal olarak seçmende farklı bakış açıları yaratıyor. Obama, 5 Ocak 2012'de Savunma Bakanlığı Pentagon tarafından yayınlanan strateji belgesinde de belirtildiği gibi daha diplomatik, ekonomik ve politik öncelikleri önemsiyor. Romney ise, hem iç hem de dış politikada Obama'nın bir anti-tezi olma çabasında. Mitt Romney, Obama'nın uyguladığı ekonomi politikalarını sosyalizmle özdeşleştirmeye çalışıp muhafazakâr kitlenin oylarını toplamaya amacını güdüyor. Bu açıdan bakıldığında, Romney'nin 1950'li yıllarda ABD'de yaşanan 'McCarthy'izmin düşük yoğunluklu halini öne çıkarmaya çalıştığı söylenebilir.

Ancak, Obama'nın Romney'e kendisinden farklı bir ekonomi politikası üretmediği eleştirisini getirmesi, Cumhuriyetçilerin stratejisini zayıflattığını söylemek mümkün. Bunun dışında Mitt Romney'in 2008 yılında başkanlık seçimlerine aday olması sırasında ortaya çıkan serveti hakkındaki iddialar da Obama için önemli bir koz oluşturmuş durumda. Romney'nin 190 ile 250 milyon dolar arasında bir serveti olduğu tartışmaları daha kampanya başlangıcı sayılabilecek bir tarihte 11 Ağustos 2011'de Boston Globe gazetesi siyaset yazarı Matt Viser tarafından ortaya atıldı. Viser, Romney'nin gelir iadesi kayıtlarını açıklamamış olmasını da servetinin ortaya çıkma kaygısından kaynaklandığını iddia etmiştir.[1] Bu kaygıların dışında VanityFair dergisi Romney'nin servetini offshore hesaplarında tuttuğu hakkında iddialar ortaya atmıştır.[2] Bu durum Romney'nin Obama tarfından eleştirilmesi için yeterli zemini oluşturmuştur. Buna karşın Obama, Romney tarafından politikalarının yetersizliği ve sonuca ulaşmaması yönünde eleştirilmiştir.

İlk Obama Romney münazarasından sonra, Demokrat Parti Başkan Yardımcısı ve gelecek dönem için de başkan yardımcısı adayı olan Joe Biden ile Cumhuriyetçi Parti Başkan Yardımcısı Adayı Paul Ryan'ın karşı karşıya geldiği münazara Demokratların Cumhuriyetçilere karşı ilk mevziiyi elde ettiklerinin göstergesi oldu. Joe Biden karşısında ekonomi ve dış politika konularında önemli bir varlık gösteremeyen Paul Ryan yapılan anketlere göre de münazaranın tartışmasız mağlup tarafı oldu. Demokratların bu çıkışından sonra gerçekleştirilen Obama ve Romney münazarası da benzer gelişmelere sahne oldu. Tartışmada konular, ilk münazarada olduğu gibi Orta Doğu politikaları, vergi ve enerji politikaları etrafında yoğunlaştı. Tartışmada daha baskın olan Obama programdan sonra yapılan ankete göre %46 oranında başarılı bulundu. Romney'i ise başarılı bulanların oranı %39'da kaldı.[3] 22 Ekim'de yapılan son tartışmada da Obama-Romney çekişmesinde durumun aynı olduğu söylenebilir. Anket sonuçları Obama-Romney rekabetinde farkın kapandığını gösterse de kamuoyunun genel kanısının Sandy Kasırgasında Obama'nın krizi yönetmede başarılı olduğu yönünde. Ayrıca, geçtiğimiz günlerde Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın Libya'daki Bingazi Konsolosluğu'nda yapılan saldırının sorumluluğunu üstüne almasının Demokrat Başkan Obama'nın elini Orta Doğu politikaları konusunda rahatlattığı dile getiriliyor. Çünkü Clinton yaptığı açıklamada dışişleri bakanlığı personelini kastederek '60 binden fazla görevlinin ve 275 görev alanının sorumluluğu bana aittir. Saldırıda bir güvenlik sorunu varsa bu sorumluluğu üstleniyorum şeklinde' konuşmuş, söz konusu açıklama da Obama'nın olayla ilgili sorumluluğunu azalttığı görüşünü ortaya çıkarmıştı[4]. Tabii Clinton'ın bu açıklamasını Obama'nın başkanlığı kazanmak için 'amiral gemisini' feda etmesi şeklinde yorumlamak da mümkün. Çünkü, muhtemelen tekrar seçilecek olan Obama, Clinton gibi Orta Doğu politikalarına doğrudan katkıda bulunan önemli bir kurmayının yara almasına göz yummuştur. Bu noktada Clinton'ın söz konusu açıklamayı kendi isteğiyle yaptığı iddiasına da yer vermek gerekir. Clinton ister kendi isteğiyle ister Obama'nın bakısıyla bu açıklamayı yapmış olsun, demokrat başkan dış politika kurgusunda çok önemli bir katkısı olan kurmayının zedelenmesine engel olamamıştır. Dolayısıyla, Clinton'ın, gelecek dönemde görev alma ihtimali zayıf olabilir.

Obama Orta Doğu ile ilgili eleştirilerden nispeten kurtulduktan sonra, Romney'i ekonomi politikaları konusunda yeni bir çözüm önerisi sunmadığını iddia ederek eleştirdi. Romney'nin daha önce valiliği sırasında da Obama'nın bütün politikalarına karşı çıkmadığını bazı ekonomik önlemleri kendisinin de uyguladığını açıklamış olması da Demokrat başkanın elini güçlendiren bir durum. Bununla birlikte, Obama Los Angeles Times'da Chiristi Parsons ve Seema Mehta tarafından hazırlanan haber analizde de ele alındığı gibi Romney'nin ekonomi politikasına "bu eşit işe eşit maaş söylemidir" diyerek Cumhuriyetçi başkan adayının kendisinden farklı yeni bir politika ortaya koymadığını bir kez daha iddia etti.[5]

Seçimin adeta son dönemecine girilirken, Amerikalı kadın seçmenlerin seçimlerde belirleyici bir aktör olacağı da konuşulan iddialar arasında. Buna göre Obama'nın kadın seçmenlerin oylarını almaya daha yakın olduğu söylenebilir. Ancak Romney'nin yaptığı bir konuşmada Obama başkan olduktan sonra neden 3 milyon 600 bin Amerikan kadını bugün daha fakir sorusunu yöneltmesi de Cumhuriyetçi başkan adayının yarıştan kopmadığının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Kadın oylarına dair Amerika'daki genel görüş, Obama'nın bekâr ve genç kadınlar; Romney'nin ise evli ve daha yaşlı kadınlar tarafından desteklendiği yönünde. Kadın seçmen kitlesinin başkanlık seçiminde önemli bir rol oynadığı dikkate alınacak olursa, başkan adaylarının kadınların desteğine olan ihtiyacı da görülebilir. Bu noktada Obama'nın sosyal politikalarının kadınların sosyal güvencelerinin artması nedeniyle, lehine olduğunu söylemek mümkün. Ortaya çıkan bu tablo Obama'nın daha liberal ve görece gelenekten uzak kitleye hitap ederken; Romney'nin ise daha muhafazakâr ve geleneklere görece bağlı bir kitleye hitap ettiğinin göstergesi sayılabilir.

Kadın oyları dışında Clinton'ın sorumluluğu üstlenmesine rağmen Amerikan kamuoyunda Obama'nın Libya'da gerçekleşen saldırıları bir terörist saldırı olarak tanımlamadığı yönünde iddialar devam ediyor. Washington Times gazetesi konuyu tekrar gündeme getirdi.[6] Ancak Obama iddiaları reddederek söz konusu saldırıları bir terörist hareket olarak tanımladığını söyledi. Son gelişmeler ışığında Amerikan seçimlerinde Başkan Obama'nın şansının Romney'e göre daha yüksek olduğunu söylemek mümkün.

 


 

[1] Matt Viser, "Romney worth between $190m and $250m, campaign says", Boston Globe, 13 August 2011, http://www.boston.com/news/politics/articles/2011/08/13/romney_worth_between_190m_and_250m_campaign_says/ (18.10.2012)

[2] Nicholas Shaxson, "Where The Money Lives", Vanity Fair, August 2012, http://www.vanityfair.com/politics/2012/08/investigating-mitt-romney-offshore-accounts (18.10.2012)

[3] Obama ile Romney'nin Hararetli Tartışması, Hürriyet Planet. http://proje.hurriyet.com.tr/bbcnews/bbcviewEkonet.aspx?HaberID=20551059&habertip=planet (18.10.2012)

[4] Clinton: I'm Responsible for Diplomats' Security, CNN, 16.10.2012. http://edition.cnn.com/2012/10/15/us/clinton-benghazi/index.html (16.10.2012)

[5] Chiristi Parsons, Seema Mehta, "Obama and Romney Fight for the Female Vote", Los Angeles Times 17.10.2012. http://www.latimes.com/news/nationworld/nation/la-na-campaign-analysis-20121018,0,81686.story (18.10.2012)

[6] Dave Boyer, "Obama yet to confirm 'terrorist' act in Libya", The Washington Times, 17.10.2012. http://www.washingtontimes.com/news/2012/oct/17/review-obama-hasnt-implicitly-acknowledged-terrori/ (18.10.2012)

 

 

 

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display