ABD'nin Yeni Savaş Alanı Suriye

Yazan  03 Mayıs 2012
ABD Vekil Savaş Yöntemi İle KİK Ülkeleri Aracılığıyla Suriye'ye Müdahale Etmektedir.

Giriş

Suriye'nin dostları da düşmanları da –hangisi gerçek dost, hangisi gerçek düşman tartışmaya açık olsa da- olayların sona erdirilmesi gerektiğinde hem fikir görünmektedir. Ancak asıl sorun olayların nasıl sona erdirileceği noktasında yaşanmaktadır. Çözüm yolu olarak ekonomik önlemler, Suriye yöneticilerinin dışlanması, ülke içindeki muhalefetin silahlı bir güç haline getirilmesi tartışılmaya devam etmektedir. Bu tartışmalarla beraber Libya örneğinden hareketle Suriye'ye müdahale seçeneği gündemdeki yerini korumaktadır. Üstelik müdahale Suriye'deki muhalif gruplar talep ettiği halde gerçekleşmemektedir. ABD'nin askeri müdahale ile ilgili kararsızlığını hem iç hem dış siyaset açısından ele almak mümkündür. Dış siyaset açısından bakıldığında ABD'nin bir meşruiyet ihtiyacı hissettiği iddia edilebilir. Özellikle Birleşmiş Milletler ve ya Güvenlik Konseyi çatısı altında böyle bir girişimin yapılmak istendiği söylenebilir.[1] Ancak bu girişimler Rusya ve Çin'in vetolarıyla geçersiz kılınmıştır. BMGK'de Rusya ve Çin ittifakına karşı ABD-Fransa-İngiltere ittifakı mevcuttur. Birinci ittifakın taraftarları İran-Irak-Hizbullah, ikincisinin ise KİK-Türkiye-Suriye Muhalefeti olarak ifade edilebilir. Bu bölünmüşlükle beraber ABD'nin BM çatısı altında müdahale arayışının arkasında Irak'ta yaşadığı başarısızlık ve Libya'nın durumunun etkili olduğu öne sürülebilir. Zira ABD Irak ve Libya'daki otorite zafiyetinin benzerini tek başına Suriye'de yaratmak istememektedir. Bundan dolayı ABD ve müttefikleri Suriye'deki isyancıları organize etme yolunu seçmiştir.

Müdahale İçin İsyancıları Kullanma Düşüncesi

Olayların başlamasından sonra Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adı ile ortaya çıkan silahlı grup bir süre sonra Esad'ın gitmesini talep eden devletler tarafından muhatap olarak kabul edilmiştir. Libya'da Kaddafi'yi deviren isyancıların desteklenmesi gibi ÖSO'nun da desteklenmesi gündeme gelmiştir. Lojistik desteğin sağlanması isyanın sürdürülebilmesi için önemli bir etken olduğundan Suriye-Türkiye sınırında tampon bölgeler oluşturulması istenmektedir.[2] Konu her ne kadar "insani yardım" olarak ifade edilse de, gece görüş gözlüklerinin, uydu iletişim donanımının anılan kavramla ilgisi olmadığı açıktır.[3] Stratfor'a göre 28 Kasım 2011'de ÖSO ve Suriye Ulusal Konseyi koordinasyon toplantısı Hatay il sınırları içinde gerçekleştirilmiştir. Aynı dönemde Suriye'ye yabancı özel kuvvetlerin intikal ettirilmesi, ÖSO'ya pusu, gayrı nizami harp, patlayıcı tuzaklama vb. eğitimlerin verilmesi gündeme taşınmaktadır. Yabancı özel kuvvetlerin bölgeye intikaliyle ÖSO'nun daha faal bir hal alacağı düşünülmektedir. Ancak Suriye Ordusunun ve istihbaratının Libya'dakinden daha güçlü olması operasyonları zorlaştırmaktadır.[4] 2 Aralık 2011 tarihli Stratfor analizinde Suriye-Türkiye sınırında tampon bölge oluşturulma önerisinin yer alması dikkat çekicidir. Türk Hükümeti bunu şu anda gündeme taşımaktadır.[5] Ancak ÖSO'nun kullanılması yoluyla Esad'ın devrilmesi projesi isyancıların birlik sağlama sıkıntısı dolayısıyla rafa kaldırılmış görünmektedir.

ABD'nin Suriye'ye Doğrudan Müdahalesi

ABD ve müttefiklerinin doğrudan müdahalede çekimser davranmalarının sebeplerinden biri de Suriye'nin askeri gücüdür. ABD'nin çekingenliğinin ardında ekonomik sebeplere dayanan askeri güçte azaltmaya gidilme ihtiyacı olduğu söylenebilir. ABD benimsediği yeni strateji ile kuvvetlerini küçültürken ordunun mali kaynaklarını da kısıtlamaktadır. Bununla birlikte etkili özel kuvvetler yapısı ve çıkarlarının olduğu bölgelerdeki müttefikleri vasıtasıyla güvenlik temin etme girişimi öne çıkmaktadır. Bu yaklaşımı Orta Doğu'da Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerine görev yüklemiş; İsrail'in güvenliği de bu noktada adeta onlara emanet edilmiştir.[6] Suriye ölçeğinde de durum bu şekilde gerçekleşmektedir. ABD Merkez Komutanı James Mattis gelecek on yılda yaklaşık 500 milyar doların savunma bütçesinden kesileceğini ifade ederek Orta Doğu'da özel kuvvetler ve donanma ağırlıklı faaliyetler yürütülmesini tavsiye etmiştir. Mattis Suriye ile ilgili ABD Senatosunun silahlı kuvvetlerin faaliyetlerinden sorumlu komitesine verdiği brifingde Suriye'nin güçlü hava savunma sistemi dolayısıyla bir saldırının akılcı olmayacağından bahsetmiştir.[7]

Burada saldırının Suriye tarafından engellenmesi konusuna açıklık getirmek gerekmektedir. Stratfor'un General Mattis'in yaptığı bilgilendirme toplantısından sonra hazırladığı analiz bu konuda referans alınabilir. Suriye'ye hava savunma mühimmat ve donanımını sağlayan ülke Rusya'dır. Suriye'nin gücü önceden müdahale edilen Libya ile kıyaslandığında; Suriye yaklaşık 54.000 hava kuvvetleri ve hava savunma personel mevcuduyla, Libya'nın yaklaşık iki katı büyüklüğündedir. Suriye'nin 24. ve 26. Hava Savunma Tümenleri; SA–2, SA–3, SA–5, SA–6 ve SA–8 SAM karadan havaya füzeleri ile teçhiz edilmiştir. Üstelik bu füzelerin hava saldırılarının beklendiği muhtemel yerlere konuşlandırıldığı ve kapasitelerinin geliştirildiği iddia edilmektedir. İran'ın Suriye'ye 40 SA-22 bataryası teslim ettiği, 10 tanesinin de teslim edileceği söylenmektedir. Ruslar da S-300 füze sistemlerini Suriye'ye vermişlerdir.[8] Ayrıca Suriye Hava Kuvvetlerinin envanterindeki modernize edilmiş MİG-25 ve MİG-29'larda muhtemel hava saldırısı için bir başka tehdit unsuru olmaktadır. Suriye pilotlarının çoğunluğunun Sünnilerden oluşması dolayısıyla hava operasyonları gerçekleştirmek istemediği iddiası[9] ile çelişen bu duruma rağmen ABD ve müttefiklerinin bir çekingenlik içinde bulundukları söylenebilir. Bunun temel sebebi Suriye'de muhalefetin bir birliktelik içinde olmayışı[10] ve koordinasyon eksikliğinden dolayı Libya'dakinin aksine hava saldırısı için gerekli operatif faaliyetleri yürütemeyecek olmalarıdır.[11] Ancak bütün bu ortaya konan veriler ABD'nin çıkarları doğrultusunda Suriye'ye müdahale etmediği anlamına gelmemektedir. Buradan çıkarılabilecek tek sonuç, ABD'nin Suriye'ye doğrudan ve şimdilik müdahale edemediğidir. Olası bir askeri müdahalenin, iddia edildiği üzere, sivillerin korunması; rejim ya da hükümet değişikliği; İran'ın zayıflatılması; siyasi güvenilirliğin sağlanması gibi amaçlara bağlandığı açıktır. Bu amaçların birbiriyle çatışan niteliklere sahip olduğu da açıktır. Bu amaçların başta BM olmak üzere uluslararası karar alma organlarını ikna etmekten uzak olması Suriye'de vekâleten bir savaş yürütülmesine yol açmaktadır.
 

ABD Çıkarlarının Bölgedeki Koruyucusu KİK'in Savaşı

Suriye'ye stratejik konumu açısından İran ve Rusya'nın Akdeniz'e açılan kapısı denebilir. Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üye ülkeleri de Suriye'yi özellikle İran'ın müttefiki olması dolayısıyla karşılarında hissetmektedirler. Zira Sünni KİK üyelerinin Şii nüfuzunun pekişmesini istemeyecekleri öngörülebilir. Irak'taki Şii iktidar da bir başka endişe kaynağı durumundadır. Bu hâkimiyet çatışmasından dolayı KİK ülkeleri lideri konumundaki Suudi Arabistan ile İran'ın Suriye'yi bir gayrı nizami savaş alanına çevirdikleri hakkında görüşler belirtilmektedir. İran'ın nükleer faaliyetlerinin engellenmesi vazifesi de ABD'nin 5 Ocak 2012'de açıkladığı strateji belgesinde KİK ülkelerine verilmiştir. Bundan dolayı hem İran'ın nüfuzunu bölgede genişletmesinin engellenmesi hem de nükleer faaliyetleri ABD'nin de güvenlik kaygıları arasında yer almaktadır.

KİK üyesi ülkelerin genelinin destek verdiği savaşta Suudi Arabistan ve Katar ön sıralarda yer almaktadır. Mücadele doğası gereği gayrı nizami harp teknikleri ve örtülü operasyonlar şeklinde gelişmektedir.[12] Bu mücadele örneği Libya'da da görülmüştür. Katar gibi oldukça küçük bir ülke, gücüyle mütenasip olmayan bir şekilde yüzlerce askeri danışmanı Libyalı muhalifleri eğitmek için ülkeye göndermiştir. Suriye'de ise bu rolü Suudi Arabistan üstlenmektedir. Suriye'nin dostları adıyla bir araya gelen Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler, isyancıların maaşlarının ödenmesi, Suriye ordusundan ayrılmaları teşvik etme vb. konular için harcanmak üzere 100 milyon dolar fon sağlamıştır. Amerikan Hükümeti de isyancılara, gece görüş gözlükleri, uydu iletişim cihazları gibi "insani" ihtiyaçlarını karşılamak üzere 12 milyar dolar sağlama çalışması yapmaktadır.[13] Bu nokta KİK ülkelerinin ABD askeri yapılanması ile teçhiz edildiği ve adeta birer Amerikan ordusu temsilciliği haline geldiği iddia edilebilir.

KİK-ABD Askeri İlişkileri

ABD-Suudi Arabistan açısından ilişkiler ele alındığında geçmişten gelen ve geleceğe dönük sağlam adımlar atılan bir birliktelik görülmektedir. Suudi Arabistan 2011'de sadece sınır güvenliği ve güvenliği sağlayacak birliklerin eğitimi için 370 bin dolar talep etmiştir.[14] Ayrıca ABD, Suudi Arabistan hava kuvvetleri için önümüzdeki 15 yılı kapsayacak şekilde 60 milyar dolar harcayacaktır.[15] Katar ile ABD arasında 1992'de imzalanan ve hala geçerliliğini koruyan askeri işbirliği antlaşması mevcuttur.[16] Katar önemli bir kara ve hava gücüne sahip olmamakla birlikte ki kara kuvvetlerinin sayısı 11.800 personeldir, El Udeyd üssüne 1991–2011 yılları arasında 1 milyar dolar yatırım yapılmıştır. Ayrıca, aynı üs ABD kuvvetlerinin kullanımına uyum sağlaması için 100 milyon dolar daha harcanmıştır.[17] Suriye'de vekil savaşı yürüten ve Şii nüfuzunun kendi nüfuzlarına engel olmasını istemeyen ülkelerin ABD ile askeri ilişkileri düşünüldüğünde, bölgede ABD çıkarlarına hizmet ettikleri de ileri sürülebilir. Aynı mantıkla anılan vekil savaşın ABD'nin vekil savaşı olduğunu söylemek de mümkündür.

Ortaya konan bu tabloda, ABD askeri varlığının KİK üyesi ülkelerde son derece köklü bir yapılanma halini aldığı ortadadır. Bu noktadan hareketle, ABD, İran'ın faaliyetlerinin engellenmesi için önemli gördüğü Suriye'yi KİK üyesi ülkeler vasıtasıyla kuşatmaktadır. KİK üyesi ülkeler de ABD'nin sağladığı lojistik ve personel desteği ile Suriye'deki örtülü savaşın bir cephesini oluşturmaktadır.

Sonuç

ABD, hala sürmekte olan Afganistan ve sonlandırmaya çalıştığı Irak işgalleri dolayısıyla iç siyasetinde ve ekonomik faaliyetlerinde sıkıntılı bir dönem geçirmektedir. Bu durum ABD'yi bir askeri operasyon düzenlemekten alı koymaktadır. Bununla birlikte ABD'de bu yıl seçim yılıdır. Obama, genel olarak ABD kamuoyuna eşit ve adil bir gelir dağılımı vaat etmektedir. Üstelik Irak ve Afganistan işgallerinin ABD ekonomisine getirdiği yük de ortadadır. Bundan dolayı ABD'nin tek başına yeni bir savaşa gönüllü olmayacağı öne sürülebilir. Zaten bütün bu olaylar mali sıkıntı yaşayan kamuoyunu ikna etmede ABD karar alıcılarını zorlamaktadır. Suriye özelinde bakıldığında da, Esad muhaliflerinin birlik sergilemeyen görüntüsü ABD'yi açık bir operasyondan uzak tutmaktadır. Bu sebeplerden dolayı ABD'nin Suriye'ye açık bir kara ya da hava operasyonu düzenlemeyeceği ön görülebilir. Ancak Suriye, ABD öncülüğünde, insanlık dramına yol açtığı gerekçesiyle uluslararası hukuk zemininde yargılanma yoluna doğru çekilmektedir. Suriye'nin Dostları Grubu, ülke için hesap verebilirlik zemini olmaya başlayacakmış gibi görünmektedir. ABD, BM çatısı altında gerçekleşmediği takdirde, Suriye için bağımsız bir savaş suçları mahkemesinin oluşturulmasını isteyebilir.[18]

Ancak, ABD bölgedeki çıkarlarını korumak için yani İran'ın nükleer faaliyetlerini engellemek ve İsrail'in güvenliğini sağlamak adına sesiz kalamamaktadır. Bundan dolayı, bölgede etkili olabilecek olan KİK ülkelerini devreye sokmuştur. ABD bu ilişkiyi dışişlerinin en yetkili ağzı Hillary Clinton tarafından beyan etmiştir. Clinton, Suriye hakkındaki çıkarlarını Arap Birliği üzerinden sağladıklarını açık bir şekilde söylemektedir.[19] Bu cümle de ABD'nin Suriye politikasındaki stratejisini açık olarak ortaya koymaktadır. ABD, Suriye'ye doğrudan müdahale etmemektedir ve belki de hiç etmeyecektir ancak yönlendirdiği ülkeler ve ABD bölgedeki çıkarları dolayısıyla Suriye'ye şu anda müdahale etmektedir.

 

 


 

[1] Shadi, Hamid; "On Syria, Go Back to the United Nations", Brookings Institute, http://www.brookings.edu/opinions/2012/0208_syria_shaikh.aspx erişim:12.04.2012.

[2] Turkey May Create Buffer Zone in Syria for Refugees, VOA News, http://www.voanews.com/english/news/europe/-Turkey-May-Create-Buffer-Zone-in-Syria-for-Refugees--142960155.html erişim:19.04.2012.

[3] Haddick, Robert; "This Week at War: Syria as Prologue", Foreign Policy, http://www.foreignpolicy.com/articles/2012/04/05/this_week_at_war_syria_as_prologue?page=0,0 erişim:19.04.2012

[4] Stratfor, "Military Options to Undermine Syria's Regime", http://www.stratfor.com/analysis/military-options-undermine-syrias-regime erişim:20.03.12

[5] "Tampon bölge' konusunda Esad'a sert uyarı", A Haber, http://www.ahaber.com.tr/Gundem/2012/04/11/tampon-golge-konusunda-esada-sert-uyari erişim:19.04.2012.

[6] Sutaining U.S. Global Leadership: Priorities for 21st. Centruy Defense, s:2. Ocak 2012.

[7] Mattis: Syrian Air Defense Complicates US Options, Associated Press, http://www.military.com/news/article/mattis-syrian-air-defense-complicates-us-options.html erişim: 19.04.2012.

[8] Stratfor, "Syria: What Prevents U.S. Military Involvement", http://www.stratfor.com/analysis/syria-what-prevents-us-military-involvement erişim:20.03.12

[9] Stratfor, "Why Syrian Pilots Are Operating in Yemen", http://www.stratfor.com/analysis/20111101-why-syrian-pilots-are-operating-yemen-0 erişim:20.03.12

[10] Kalemdaroğlu, Sibel; "Suriye Muhalefetinin Aktörleri", http://www.21yyte.org/tr/yazi6514-Suriye_Muhalefetinin_Aktorleri.html erişim:20.04.2012.

[11] Stratfor, "Syria: What Prevents U.S. Military Involvement", http://www.stratfor.com/analysis/syria-what-prevents-us-military-involvement erişim:20.03.12

[12] Haddick Robert, "This Week at War: Syria as Prologue", Foreign Policy, http://www.foreignpolicy.com/articles/2012/04/05/this_week_at_war_syria_as_prologue?page=0,1 erişim: 24.04.2012

[13] Haddick, Robert, agm. Foreign Policy.

[14] Blanchard, M. Christopher, Saudi Arabia: Background and U.S. Reltaions, Congressional Research Service, Washington, 2011, s:6.

[15] a.g.m. s:9

[16] http://www.qatarembassy.net/foreign_policy.asp erişim:24.04.2012.

[17] Blanchard, M. Christopher; Qatar: Background and U.S. Relations, Congressional Research Service, Washington, 2011, s:9.

[18] Lynch Marc, "Give Annan's Syria Plan a Chance", Foreign Policy, http://lynch.foreignpolicy.com/ erişim: 30.04.2012.

[19] Clinton, No Longer a Believer that Assad is a 'Reformer,' Says He Can't Sustain the Armed Opposition in Syria, ABC News,

http://abcnews.go.com/blogs/politics/2011/11/clinton-no-longer-a-believer-that-assad-is-a-reformer-says-he-cant-sustain-the-armed-opposition-in-syria/ erişim: 30.04.2012.

 

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...