ABD Irak’tan Çekilirken Riskler ve Hesaplar

Yazan  01 Mayıs 2010
ABD’nin Irak’tan çekilmesi hem bu ülkenin İran’ın etkisine girme ihtimalini ve derecesini arttırırken aynı zamanda ABD’nin İran’a karşı güç kullanma ihtiyacı, yeteneği ve inandırıcılığını arttırabilir.

ABD Yönetimi SOFA (Status of Forces Agreement) ile anlaşmaya varılan Irak'tan çekilme takvimine riayet etmekte kararlı görünüyor. Seçimlerin normalden neredeyse üç ay geç yapılmasına ve seçim sonrasında artan siyasi belirsizliğe rağmen Obama Yönetimi Irak'tan çekilme takvimini esnetmeyecek gibi davranıyor. ABD'nin Ağustos sonunda ülkede muharip operasyon yapmayan 50 bin askeri kalması ve bunların da 2011 sonunda Irak'tan tamamen çekilmesi öngörülüyor. Hükümetin kurulmasının gecikmesi bu sürecin ülkede ABD'nin muharip operasyon yapmadığı döneme sarkması ihtimalini de gündeme getiriyor.

Halbuki Obama'nın askeri danışmanları kendisine seçim sonrasındaki bu hassas süreçte ABD'nin ülkede askeri güç bulundurmaya devam etmesinin çok önemli olduğu uyarısında bulunmuşlardı. Irak'taki ABD Kuvvetlerinin Komutanı General Odierno bir süre önce K. Irak'ta 31 Ağustos'tan sonra 3-5 bin kişilik güç kalabileceği imasında bulunmasına rağmen Obama'nın buna sıcak bakmadığı biliniyor. Kısacası Irak "Obama'nın savaşı" değil. Başkan Obama seçim kampanyasında verdiği bir çok söz konusunda esnek olabileceğini gösterirken Irak'tan çekilme konusunda kararlılığını sürdürüyor.

Demokrat Parti'nin sol kanadı çekilmede tereddüt göstermesi halinde Obama'ya karşı muhalefet etmeye başlayabilir. Takvimde ısrar etmenin lojistik ve askeri boyutu da var: Eğer çekilme gecikirse kuvvetlerin oldukça hassas hesaplara dayanan Afganistan'a yönlendirilmesi süreci de ciddi şekilde aksayabilir. Obama, Irak'la ilgili sorumluluğu artık Iraklıların alması gerektiğini ve ABD'nin kalmaya niyetli ya da yerel politikacıların arasında hakem ya da taraf olmaya meyilli görülmesinin Iraklıları gevşeteceği ya da sinirlendireceğini düşünüyor.

Obama Yönetimi'nin Irak koordinatörlüğünü Başkan Yardımcısı Joe Biden yapıyor. Biden'ın sık sık Obama'yı bilgilendirdiği ama Başkan'ın aylardır Irak konusunda hiçbir üst düzey toplantıya başkanlık etmediği söyleniyor. Cumhuriyetçiler Obama'nın durumun belirsizliği ve akışkanlığını dikkate alarak çekilme takvimi konusunda daha esnek olması gerektiğini söylüyorlar. Eğer bu ülkede seçim sonrasında siyasi ve güvenlik durum kötüleşmeye devam ederse Cumhuriyetçiler bu konunun Obama'ya saldırmak için uygun olduğunu düşünebilirler. Hatta durumun kötüleşmesi durumunda Kasım seçimlerine doğru "biz sana Irak'ı oldukça iyi durumda devretmiştik ama sen ilgisizliğin ve korkaklığınla durumu enkaza çevirdin" bile diyebilirler.

Son dönemde Irak'ta El Kaide'nin çok sayıda liderinin yakalanması ya da öldürülmesi örgütün Irak'ta stratejik bir tehdit olmaktan çıktığının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Ama El Kaide yine de çok sayıda kişinin öldüğü eylemler yapabiliyor. Asıl sorunlu ihtimalse Sünnilerin bu kez yoğun oranda sandığa gitmesine rağmen yine "ayak oyunları" ile siyasette hak ettiklerini düşündükleri pay ve rolü alamadıkları sonucuna varmaları ve yine şiddete yönelmeleri. Henüz bu noktadan çok uzaktayız ama seçimi kazanmış bazı milletvekillerinin adaylıklarının iptal edilmesi ve bunun Başbakanın kim olacağını etkilemesi "siyasetin hukukileştirildiği" görüntüsü veriyor.

Irak güvenlik güçlerinin sayı, yetenek, eğitim, teçhizat, moral ve disiplin olarak çok önemli ilerlemeler kaydettiğine şüphe yok ama düşük ihtimal de olsa mezhepsel ve etnik çatışma yeniden alevlenirse birliğini koruyabileceğinden emin olunamaz.

En kritik sorunlardan biri de Kerkük. Seçimlerle beraber Kürtlerin buraya hakim olma ihtimali azaldı ama tamamen de bitmedi. Kürtlerin siyasi pazarlık gücü Sünniler ve Türkmenlerin "siyasete girmesiyle" azaldı ama yine de küçümsenmemesi gereken boyutta. Kürtlerin yer almadığı bir hükümeti tahayyül etmek mümkün ama bunun gerçekleşmesi hala düşük ihtimal. Kürt liderlerin maceracı bir anlayışla ABD tam çekilmeden Kerkük'te bir kriz yaratmalarının şanslarını arttıracağına ya da en azından ABD'nin K. Irak'a "gelmesini" sağlayacağına hükmetmeleri halinde durum enteresan şekiller alabilir.

ABD'nin Irak'tan çekilmesi hem bu ülkenin İran'ın etkisine girme ihtimalini ve derecesini arttırırken aynı zamanda ABD'nin İran'a karşı güç kullanma ihtiyacı, yeteneği ve inandırıcılığını arttırabilir. Çünkü, a) ABD Irak'ta Tahran'ın etkisinin artmasından sonra İran'ın bir de nükleer güç sahibi olmasına tahammülü olamayacağı sonucuna varabilir, b) askeri operasyonunun diğer tüm risklerine rağmen ABD çekilmeden sonra Irak'ta İran'a karşı daha küçük bir hedef haline gelmiş olur. Şimdiki görüntü bundan çok farklı olmasına rağmen, İran rejimi ABD'yi Irak'tan "kovarken" bir yandan da Washington'un kendisine saldırması ihtimalini istemeden ve farkında olmadan arttırıyor olabilir. "Irak yükü"nden kurtulmuş ve "eli boşalmış" bir ABD'nin İran'a askeri operasyon düzenlemesi "daha az zordur"dur.

Şanlı Bahadır Koç

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Amerika Araştırmaları Uzmanı

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display