Türkiye uluslararası hukuktan doğan hakkını kullandı

Yazan  24 Aralık 2019

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Terörizm ve Terörizmle Mücadele Araştırmaları Merkezi Başkanı Ünal Atabay, CRI Türk Türkiye'de Tuğçe Akkaş'ın hazırlayıp sunduğu Manşet programına konuk oldu.

Ünal Atabay, Türkiye'nin Libya ile imzaladığı "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası" ile "askeri savunma ve iş birliği" anlaşmasına yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Bu iki anlaşmanın birbirini tamamladığını aktaran Ünal Atabay, deniz yetki alanları ile ilgili; Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, İsrail, İtalya ve Mısır'ın bir "Gaz Forumu" kurduğunu anımsatarak, daha sonra Filistin'in de bu foruma dâhil olduğunu söyledi.

Gaz Forumu'nun Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanlarının gasp edilmesi ile ilişkili olduğunu dile getiren 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Terörizm ve Terörizmle Mücadele Araştırmaları Merkezi Başkanı Ünal Atabay, şunları kaydetti:

"Türkiye zamanında ve doğru bir adımla bu durumun önünü kesmek amacıyla bir anlaşma imzaladı. Türkiye'nin güneydeki kıyısı ile Libya arasında 30 kilometre civarında ortak bir sınır hattı var. Bu bölgede kontrol sağlamak, Türkiye'nin uluslararası hukuktan doğan bir hakkıydı. Türkiye, bu hakkını kullanmış oldu."

Libya'da iki başlı bir otorite sistemi olduğunu bildiren Atabay, bunlardan birinin Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde tanınan "Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH)", diğerinin ise General Hafter yönetimindeki güçler olduğunu aktardı.

İki başlı otoritenin arasındaki iç savaşın devam ettiğini vurgulayan Ünal Atabay, sözlerine şöyle devam etti:

"Hafter güçlerinin arkasında Arap dünyasından bazı ülkeler, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İtalya ve Fransa bulunuyor. Avrupa Birliği (AB) bunlara destek çıkıyor. Burada bir kutuplaşma söz konusu. Doğu Akdeniz'in geleceğin küresel savaş taraflarının şekillendiği bir saha olduğunu söyleyebiliriz. Çok kutuplu dünyanın temelleri bu bölgede atılıyor. 'Doğu Akdeniz bölgesi', 'Karadeniz ve Baltık bölgesi', 'Doğu ve Güney Asya bölgeleri' ile birlikte bu süreci bir üçgen olarak algılayabiliriz. Biz bu üçgenin tek ayağını konuşuyoruz. Türkiye'nin Libya ile imzaladığı anlaşmanın uluslararası alana etkisi, olası bir küresel savaşın taraflarının oluşmaya başladığının belirtisi olarak görülebilir. Türkiye bu gelişmeler üzerine çok büyük bir adım attı ve kendi haklarını korudu."

Önümüzdeki dönemde Rusya'nın bölgede vereceği kararların belirleyici olacağına işaret eden Atabay, Türkiye ve Rusya'nın Suriye sahasında birlikte hareket ettiğini ancak Libya'da durumun böyle olmadığını anlatarak, sözlerine şunları ekledi:

"Önümüzdeki ocak ayında Putin-Erdoğan görüşmesinin bu konuda belirleyici olacağını düşünüyorum. Ancak ilerleyen süreçte Rusya, Doğu Akdeniz'de Türkiye ile iş birliği yapma durumuna gelecektir. Rusya, Hafter güçlerini desteklemekten vazgeçebilir. Kısa süre önce Rusya, Libya'daki Rus vatandaşlarının Libya sahasını terk etmesi konusunda bildirimde bulundu. Rusya aynı zamanda Ulusal Mutabakat Hükümeti ile de görüşüyor. Rusya'nın durumunun kendi menfaatleri ışığında evrilebileceğini ve Türkiye ile iş birliği yapma konumuna gelebileceğini düşünüyorum."

Son zamanlarda gündeme gelen, "Türkiye'nin gerekirse Libya'ya asker gönderebileceği" konusuna da değinen Ünal Atabay, şunları anlattı:

"Türkiye'nin güvenlik kuşağı Trablusgarp'tan Tahran'a kadar uzanıyor. Türkiye, önceki dönemlerde de bu bölgelere etki edecek girişimlerde bulundu. Dolayısıyla Trablusgarp'tan başlayan bu bölge, Türkiye'nin ilgi ve etki alanı içerisindedir. Tarihsel dönemde Türkiye'nin Libya ile iş birliği içerisinde olduğu doğrudur. Türkiye'nin bölgeye güvenlik anlamında asker gönderme konusunda bir kararlılığı söz konusudur. Önümüzdeki süreçte ittifaklardaki değişmeler ve Putin-Erdoğan görüşmesi ile birlikte ABD'nin tutumları bu sürecin şekillenmesinde belirleyici olacaktır. Arap dünyası ise Suriye konusunda Türkiye'nin karşısında yer aldı. Türkiye Libya'ya asker gönderdiği takdirde, Arap dünyası karşısında ikinci bir cephe açmış olacaktır."

 

Ünal Atabay

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Terörizm ve Terörizmle Mücadele Araştırmaları Merkezi Başkanı

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

  II.Mahmut, Vakay-ı Hayriye adıyla, Aksaray-Et Meydanı’ndaki yeniçeri kışlaları top ateşine tutularak 6.000'den fazla yeniçeri öldürülmüş ve isyana katılan yobaz takımı tutuklanmıştır. Askeri kuvveti çok zayıflayan Osmanlı’nın Donanması 1827’de Navarin’de sonra Sinop Limanında yakılınca Osmanlını...

Error: No articles to display