Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, ‘Ankara'nın kontrolü dışındaki güçlerin’ ‘provokatif’ eylemlerde bulunmaya devam ettikleri belirtilirken tüm taraflar, gerginliği sona erdirmeye çağrıldı.
Rus askeri kaynaklarının Vedomosti gazetesine yaptığı açıklamalara göre, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun Suriye’ye yaptığı son ziyaret, ülkede koronavirüs tehlikesiyle mücadele çabaları kapsamında gerçekleşti.
Gazete, Rusya Savunma Bakanlığı’na yakın bir kaynağın, Salı günü sona eren iki günlük ziyaretin zamanlamasının öneminden bahsettiğini kaydetti. Kaynağın açıklamalarına göre Bakan Şoygu’nun Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile İdlib’deki son durumu görüşmesi sırasında tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi ve Rusya ile Türkiye arasında imzalanan anlaşmaya uyulması konuları ele alındı.
Kaynak, Şoygu’nun ziyaretinin, Rusya, Türkiye ve Suriye'yi koronavirüs tehlikesine odaklanmaktan uzaklaştırabilecek olası herhangi bir gerginliği önlemeyi hedeflediğini söyledi.
Kaynaklar da Şoygu’nun Şam’daki görüşmelerindeki ana dosyanın, Moskova’nın özellikle koronavirüs vakalarının artması halinde birliklerinin önemli bir kısmının Suriye’den çekilmesi konusu olduğuna işaret ettiler. Bununla birlikte görüşmelerde Suriye hükümetine koronavirüsle mücadele için geniş destek sağlayacak önlemlerin ele alındığını söylediler.
Rusya Savunma Bakanlığı, ziyaretten döndükten sonra Şoygu’ya koronavirüs testi yapıldığını duyurdu. Bununla birlikte Bakanlık, Suriye'ye giden Rusya Donanması’na ait, ambulans yüklü bir kargo gemisinin İstanbul Boğazı'ndan geçerken görülmesine ilişkin medyada yoğun bir şekilde yer alan haberlerle ilgili resmi açıklamada bulundu. Açıklamaya göre en az üç askeri ambulans taşıyan Rus askeri kargo gemisi 'Dvinitsa-50’ boğazdan geçti.
Öte yandan Rus medyası, Suriyeli muhaliflerin sağlık sistemi çökmüş olan ülkede faaliyet gösteren İran destekli binlerce milisin koronavirüsü Suriye’ye taşıdıkları iddialarının birkaç hafta reddedilmesinin ardından geçtiğimiz günlerde ilk koronavirüs vakasının kaydedildiğini açıkladı. Moskova bu dosyaya, özellikle Suriye’de binlerce askeri personel bulunduğundan özel bir önem veriyor. Bununla birlikte Savunma Bakanlığı, birkaç gün önce ‘Rus askeri personeli arasında koronavirüs vakası’ kaydetmediğini vurguladı.
Koronavirüs dosyasına odaklanan Rus gazetesi, Moskova'nın başlıca önceliklerinden biri olan İdlib'deki son gelişmelere dikkat çekti. Gazete, Moskova ve Ankara'nın İdlib’deki M-4 karayolundaki ilk ortak devriyeyi gerçekleştirdikten dokuz gün sonra bu devriyenin gidişatına ilişkin henüz bir uzatma kararı almadıklarını belirtti. Rusya Savunma Bakanlığı'na yakın iki kaynaktan aktarılan bilgilere göre 23 Mart'ta düzenlenen ikinci devriye sırasında Türk tarafının güvenlik konusunda karşılaştığı sorunlar nedeniyle devriye güzergahının mesafesi kısaltıldı.
Öte yandan Rusya Savunma Bakanlığı, ‘radikal çete oluşumlarının üyeleri tarafından Salı günü Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib'de konuşlu Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait iki zırhlı araca bombalı saldırı düzenlediğini’ açıkladı.
Rusya'nın Suriye'deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi Başkanı Oleg Juravlyov yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin kontrolünde olmayan radikal çete oluşumları, Gerginliği Azaltma Bölgesi’ndeki (İGAD) istikrarı bozan eylemlerine devam ediyorlar” ifadelerini kullandı.
Juravlyov saldırının Türk tarafının İdlib’in Sufuhon beldesi yakınlarında gerçekleştirildiğini ve devriye sırasında teröristler tarafından yola döşenen el yapımı bombalarla düzenlendiğini belirtti. Bombaların infilak etmesi sonucu iki zırhlı araç hasar görürken iki Türk askeri de yaralandı.
Son 24 saat içinde radikal çete oluşumlarının İdlib bölgesinde 7 bombalı saldırı düzenlediği belirten Juravlyov, Türkiye ile birlikte hareket eden muhalif silahlı gruplar tarafından ateşkese yönelik herhangi bir ihlal gerçekleşmediğini vurguladı.
Juravlyov ayrıca yasadışı silahlı oluşumların liderlerine provokatif eylemleri terk etmeleri ve kontrol ettikleri topraklardaki koşulların barışçıl yollarla çözülmesi yolunu izlemeleri çağrısını yineledi.
Kaynak: aawsat.com
Not: Bu Yazıda Yer Alan Görüşler, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsünün Görüşlerini Yansıtmamaktadır
