Lavrov’a göre NATO ve G7 zirveleriyle Batı’nın ‘hiç olmadığı kadar birlik içinde olduğunu, uluslararası ilişkilerde sadece kendi bildiği doğruları yerine getireceğini, başta Rusya ve Çin olmak üzere, başkalarını da kendi belirledikleri yoldan gitmeye zorlayacağını’ herkesin anlamasını istediği çok açık bir hal aldı, ifadelerini kullandı.
Lavrov Kommersant’ın yayınladığı makalesinde, “Saldırgan Rusofik azınlık Avrupa Birliği’ndeki politikayı giderek daha sık belirliyor. Bu, 24-25 Haziran’da Brüksel’de gerçekleştirilen ve Rusya ile ilişkilere yönelik beklentilerin görüşüldüğü AB zirvesinde de doğrulandı. A. Merkel ve E. Macron’un V. V. Putin ile bir görüşme gerçekleştirilmesi fikri, daha doğmadan toprağa gömüldü” ifadelerini kullandı.
Lavrov’a göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Joe Biden’ın 16 Haziran’daki Cenevre görüşmesinden hemen sonra AB ve NATO liderleri, Rusya’ya karşı yaklaşımlarında hiçbir şeyin değişmediğini, hatta Moskova ile ilişkilerin daha da kötüleşmesine hazır olduklarını açıklamakta gecikmedi.
Gözlemcilerin ABD’nin –Cenevre zirvesi gerçeğiyle- bu girişime sanki bir çeşit yeşil ışık yaktığını belirten Lavrov, ancak Baltık ülkeleri ve Polonyalıların, Berlin ve Paris’in bu ‘koordine edilmemiş’ girişimini engellediğini ifade etti.
Ülkelerinin bu girişiminin nedenlerini açıklamak üzere Fransa ve Almanya’nın Kiev büyükelçilerinin Ukrayna Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldığını da ekleyen Lavrov şöyle devam etti: "Brüksel’deki görüşmelerin neticesi Avrupa Komisyonu ve Avrupa Dış İlişkiler Servisi’ne Moskova’ya karşı yeni yaptırımlar geliştirilmesi yönünde talimat verilmesi oldu. Henüz bunun için bir ‘günah’ belirtilmedi, sadece yedekte dursun diye. İsterlerse bir şeyler uydururlar."
Lavrov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Joe Biden arasında gerçekleştirilen zirvede iki ülkenin karşılıklı çıkarları gözeterek diyalog kurulması üzerinde anlaştığını, ancak görüşmelerden sonra ABD’nin yeniden eskisi gibi konuşmaya başladığını ifade etti.
Liderlerin açık ve genel anlamda yapıcı olan konuşması sonucunda stratejik istikrarla ilgili kapsamlı diyalog başlatılması üzerinde anlaşıldığını belirten Lavrov, “Rus lider tüm alanlarda bir netice elde etmenin sadece sıkı eşitlik temeline dayalı olarak iki taraf için de kabul edilebilir bir çıkar dengesi bulunması ile mümkün olduğunu söyledi” ifadelerini kullandı.
Lavrov, zirve sonrasında Moskova’ya karşı ‘oyunun belirlenmiş olan kurallarına' uymaması halinde 'birkaç ay içinde’ baskının artırılacağına yönelik tehditler savrulduğunu yazdı.
Görüşmenin hemen ardından dile getirenlerin Washington’ın sağlamlaşmış olan eski tavrının devam ettiğinin göstergesi olduğunu kaydeden Lavrov, “Üstelik Avrupa’daki başkentlerde de ‘büyük birader’ tutumunu takınarak, ABD’nin şarkısına bilfiil ve memnuniyetle eşlik etmeye başlandı. Burada söylenenlerin asıl manası şu: Moskova ile ilişkileri normalleştirmeye hazırız, ama ilk önce davranışlarını düzeltmek zorundalar” değerlendirmesinde bulundu.
Lavrov, Cenevre zirvesi öncesinde G7 ve NATO zirveleri gibi bir dizi üst düzey etkinliğin düzenlenmesinin soliste destek verecek bir koronun hazırlanmasına benzetti.
Lavrov, Batı’nın ‘kural’ dediği şeylerin neler olduğuna bir açıklık getirmediğini, herkesin imza attığı be net yükümlülükler getiren çok sayıda başka hukuki araç olmasına rağmen bu ‘kurallara’ neden ihtiyaç duyduğunu belirtmekten kaçındığını ifade etti: "Batı’nın kurallarının ‘güzelliği’ de tam netliğin olmaması. Birileri Batı’nın isteklerine aykırı hareket ederse, birdenbire hiçbir dayanak olmadan ‘kuralların ihlal edildiği’ ifadeleri kullanılıyor, ihlal eden tarafı ‘cezalandırma hakları’ olduğu açıklamaları geliyor. Netlik ne kadar az olursa, ahlaki değerlere aykırı yöntemlerle rakipleri engellemeye yönelik keyfi hareketler için elleri o kadar rahatlıyor. Rusya’da ‘müşkül 90’lı yıllar’ döneminde buna ‘kavramlara göre hareket etmek’ denirdi."
Lavrov, Putin'in Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinin (ABD, Çin, Fransa, Rusya ve İngiltere) bir araya gelmesi için yaptığı çağrıyı yineledi, ancak bazı analistler bunun modası geçmiş olduğunu söylüyorlar. Rusya'nın müzakerelere hazır olduğunu söylüyor ancak Batılı mevkidaşları bu çağrıya pek sıcak baktığını söyleyemiyoruz.
Kaynak: sputnik/https://www.politico.eu
