Koronavirüs’ün Terrör Üzerindeki Olası Etkileri

Yazan  15 Mayıs 2020

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) Başkanı Dan Smith, Funke Medya Grubu’na bağlı gazetelere verdiği röportajda Korona krizi nedeniyle uluslararası gerginliklerin ve terörün artabileceği uyarısında bulundu.

Özellikle bundan Irak ve Suriye’nin etkilenebileceği, Irak’ta İslamcı milislerden oluşan İŞİD’in yeniden faliyetlere başlayacağına dair işaretlerin bulunduğunu belirtti. Korona krizi nedeniyle Afganistan’da radikal İslamcı Taliban’ın yeniden güçleneceği, ayrıca Yemen’de cephelerin daha da keskinleşebileceği hesaba katılmalıdır dedi.

SIPRI Başkanı Smith, Afrika, Nijerya ve Mali gibi dünyanın çeşitli bölgelerinde yeni gerilimlerin tehdidi ile karşı karşıya olunduğunu dile getirdi. Bu bölgelerde Korona Virüsü salgınının devletlerin alt yapısını zayıflattığı, vatandaşların ihtiyaç duydukları yardımları alamadıkları ve bu nedenle yardım ve gıda maddeleri erişimi sözü veren milislere katılımların olabileceğini söyledi.

ABD’de bulunan düşünce kuruluşu Uluslararası Kriz Grubu Başkanı Robert Malley (eski ABD Başkanı Barack Obama zamanında Beyaz Saray Ortadoğu Koordinatörü), Korona krizi nedeniyle uluslararası gerilimin artabileceği ve huzursuzlukların yaşanabileceği görüşünü paylaşarak ekonomik çöküşün gerilim yaşanan bütün bölgelerde sonuçları olacaktır dedi. Korona krizi öncesinde Hong Kong, Irak, Sudan, Lübnan, Cezayir ve Latin Amerika’da insanların siyaseten duydukları memnuniyetsizlik, uzun süren resesyon, gıda maddeleri yetersizliği, istihdam ve geçim sıkıntısı nedeniyle protesto ve gösteriler düzenledikleri ve bu durumun pandemi sonrasında daha da artabileceği konusunda uyarıda bulundu.

Terörle mücadele ve radikalleşme araştırmaları yapan Rafaello Pantucci, Foreign Policy’de yayımlanan ‘Koronavirüs’ten Sonra Terörizm Aynı Olmayacak’ başlıklı yazısında salgın sırasında otoriteye güvenin sarsılabileceği, nefret söylemlerinin kuvvetlenerek terör olaylarına neden olabileceğini öngördü. Pantucci’ye göre, bilinen terör örgütleri salgın karşısında farklı tavırlar sergiledi. DEAŞ ve El Kaide gibi terör grupları ve uzantıları, Korona krizine nasıl yanıt vereceklerini bilemedi. Batı Afrika’da olduğu gibi bazı terör örgütleri, krizin oluşturduğu kargaşayı yararlanacakları bir fırsat olarak gördü. Bazı dinci gruplar, Koronavirüs ile ‘kafirlere ilahi bir müsibet gönderildiğini’ savundu. Taliban ve Hizbullah ise Korona krizini yönetim kabiliyetlerini gösterme fırsatı olarak kullandı. Bazı devletler, terörle mücadelenin yasal tanımlarına ‘başkalarının yüzüne öksürme’ gibi antisosyal eylemleri ekledi.

PKK/YPG gibi terör örgütleri, Suriye’nin Haseke Bölgesi’ne giden Allouk Su Tesisleri’nin Türkiye tarafından kesildiği, böylece Koronavirüsü’nün Bölge’de yayılacağı propogandasını yaparak veya virüslü teröristleri canlı bomba olarak kullanarak pandemi krizini fırsata çevirmeye çalıştı. Radikal örgütlerin Koronavirüsü’nü silah olarak kullanma arayışları ise şimdilik sözde kaldı.*Mücadele sürerken terör olarak nitelendirilebilecek eylemler sınırlı kaldı. Örneğin, Tayland, Endonezya ve Kazakistan’da herhangi bir şekilde terör eylemi olmamasına rağmen, Çin’e karşı olan nefret söylemleri ve eylemleri gündeme geldi. Bu eylemlerin bazıları, Avrupa’da 5G istasyonlarının ateşe verilmesi, ABD’de Korona mücadelesine ayrılan bir hastanenin bombalanma planı ve Los Angeles Limanı’nda bir trenin yaydan çıkarılması planı ile sınırlı kaldı.

Pandeminin kontrol altına alınmasında yaşanan problemler, hemen hemen tüm ülkelerde ekonomik, toplumsal ve siyasi krizlerin alt yapısını hazırlıyor. Bu süreçte devletlerin kriz yönetme kapasiteleri vatandaşları tarafından takip ediliyor. Etkin devlet mekanizmalarının ve sağlık sistemlerinin işlemediği ülkelerde, toplumsal rahatsızlıklar ve kargaşa artabilir, bu durum ise terör olaylarının desteklenmesine neden olabilir.

Pandemi ile mücadele esnasındaki eşitsizlikler, pandemi sonrasında ekonomiyi kontrol altına alabilmek için öngörülen kemer sıkma politikası ve gevşetilen para musluklarının kısılması, işsizlik oranının artması, kişi başına düşen gelirin azalması, gerginlikten yararlanmak isteyen sistem karşıtı aşırı ve ırkçı grupların sayısının artması, otoriteye olan güvenin zedelenmesine neden olacaktır.

Terörizm, genellikle hükümetlerin başarısız olduğu ve insanların sistemden dışlandığını hissettiği dönemlerden beslenir. Pandemi sürecinde dünya devletleri, uluslararası iş birliğinde başarısız oldular. Bu durum, vatandaşların yönetime karşı olan güven duygusunu azaltacağı gibi oluşacak ekonomik sıkıntılardan dolayı yönetime karşı daha da öfkeli olmalarına neden olacaktır. Vatandaşlar, haklarını arama konusunda ideolojilerine göre yeni gruplara yönelecek, bu da terörü tetikleyici bir rol oynayacaktır.

 

Kaynakça:

Korona Gerilim ve Terörü Artıracakhttps://www.dw.com/tr/sipri-korona-gerilim-ve-ter%C3%B6r%C3%BC-art%C4%B1racak/a-53401054

 

COVID-19’dan sonra terörizm aynı olmayacak https://fikirturu.com/toplum/covid-19dan-sonra-terorizm-ayni-olmayacak/

 

After the Coronavirus, Terrorism Won’t Be the Same

https://foreignpolicy.com/2020/04/22/after-coronavirus-terrorism-isis-hezbollah-5g-wont-be-the-same/

 

Terör örgütü PKK/YPG’nin kirli ‘corona virüsü’ oyunu

https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/teror-orgutu-pkk-ypgnin-kirli-corona-virusu-oyunu-5775390/

 

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display