Bu sayfayı yazdır

Avrupa'nın Sığınmacı Fiyaskosu

Yazan  23 Eylül 2020

Oxfam ve WeMove Europe yardım kuruluşları, Yunanistan'ı iltica başvurusunda bulunan sığınmacılara karşı AB hukukunu sistematik olarak ihlal ettiği gerekçesiyle AB Komisyonu'na şikayet etti.

Daha önce bilindiği gibi Yunanistan sığınmacıları Türk karasularına itmiş ve bu olay New York Times gazetesinde yer alan görüntülerle de kanıtlanmıştı.  Buna paralel olarak, İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil olmak üzere çeşitli hak kuruluşları, Yunan makamlarının Yunanistan'da yasal olarak yaşayan sığınmacıları nasıl topladığını ve onları Yunanistan anakarasını Türkiye'den ayıran Meriç Nehri boyunca yasal başvuru olmaksızın gizlice sınır dışı ettiklerini belgelemişti.

DW Türkçe’de yer alan habere göre, salı günü AB Komisyonu'na sunulan başvuruda Yunanistan'ın sığınmacılara yönelik "push-back" olarak bilinen zorla geri gönderme gibi uygulamaları hakkında AB hukukunu ihlal davası açılması talep edildi.

Sivil toplum kuruluşları (STK) ayrıca iltica prosedürlerinde uygulanması gereken koruma önlemlerinin de aleni bir şekilde ihmal edildiğini belirterek Yunanistan'da yürürlüğe giren yeni iltica reformunun adil bir iltica sürecini neredeyse imkansız kıldığını kaydetti. STK'lar iltica başvurusu reddedilen sığınmacıların ret kararı ellerine ulaşana kadar ikinci başvuru hakkı için tanınan sürenin dolduğuna dikkat çekerek, ikinci başvuru hakkının bu şekilde ihlal edildiği suçlamasında bulundu.

“Adada çıkan yangın Avrupa’nın fiyaskosu”

Oxfam AB Bürosu Yöneticisi Marissa Ryan, "AB Komisyonu AB hukukunun hamisidir ve Avrupa'da yaşayan her insanın temel haklara erişimini sağlamak ve korumak durumundadır" diyerek Moria sığınmacı kampında çıkan yangının Avrupa'nın bu alandaki fiyaskosunu ortaya koyduğunu belirtti.

Yunanistan'ın en büyük sığınmacı kampı olan Midilli Adası'ndaki Moria'da iki hafta önce çıkan yangın sonucu tüm kamp yanmış, 12 bin sığınmacı açıkta kalmış, tarlalar ya da sokaklarda uyumak zorunda kalan sığınmacıların görüntüleri yoğun tartışmalara ve AB'nin mülteci politikasıyla ilgili sert eleştirilere neden olmuştu.  Sığınmacıların barınabilmesi için Moria'nın yerine Midilli'de geçici bir dev çadır kent kuruldu.

Ryan, "AB Komisyonu, sığınmacı ve göç politikalarıyla ilgili Avrupa'da yeni bir pakt oluşturma çabalarında ciddiyse tüm üye devletlerin insan hakları ve insan onuruna saygılı olmasını sağlama konusunda kararlılık göstermelidir" dedi.

Yunanistan insan haklarını ihlal ediyor

Yunanistan’ın sığınmacılar için uyguladıkları politikaların insan haklarına aykırılığı tartışmasız bir gerçektir. Aşağıda “Sığınma, sınırlar ve göç ile ilgili Avrupa hukuku” belgesinden alıntılanan maddeler bu durumun kanıtıdır:

“AB Sığınma Prosedürü Yönetmeliği göre sığınma mevzuatı kişinin karasuları ve transit bölgeler dahil, sınıra vardığı andan itibaren geçerlidir. Bu talepler için, tüzüğün 6. maddesinde, sığınma prosedürüne erişime dair detaylar sunulmaktadır. 6 (2). maddesi, devletlerin bireylere mümkün olan en kısa sürede başvuru yapabilmeleri için etkili bir imkân sağlamalarını zorunlu kılmaktadır. Yönetmelikteki güvenceler prosedüre ulaşılabildiği takdirde uygulanabilirler. Açık denizlerdeki faaliyetler, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin yanı sıra Denizde Can Güvenliği (SOLAS) ve Arama ve Kurtarma (SAR) Sözleşmeleri ile düzenlenmektedir. Bu belgeler, denizde tehlikede olan insanlara yardım etme ve onları kurtarma vazifesi yüklemektedir. Bir gemi kaptanı, denizde kurtarılanları “güvenli bir yere” teslim etme yükümlülüğü taşır.”

Yunanistan’ın AB Komisyonu'na şikayet edilmesi, daha evvel yaşanan sorunlarda aldığı uyarılardan öteye bir yaptırıma yol açabilir mi?

 

Kaynak: DW, Sığınma Sınırlar ve Göç ile ilgili Avrupa Hukuku, New York Times

Kübra Ünlü

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü 
Suriye ve Göç Araştırmaları Uzmanı