Washington, Patriot füze sistemleri de dahil olmak üzere Orta Doğu'dan, özellikle Suudi Arabistan'dan bazı önemli askeri donanımı çekecek. Pentagon'un planlarına göre ABD, Irak gibi ülkelerde de önemli asker indirimlerinden geçecek. Kuveyt, Irak ve Ürdün'den çekilmeyi de içeren duyuru, Washington'un Riyad'ı Şii çoğunluklu ülkeyle gerilimi azaltmak amacıyla Tahran'ın saldırgan dış politikasının insafına bırakıp bırakmadığı konusunda tartışmaları tetikledi. ABD ve İran, Trump yönetiminin 2018'de geri çektiği nükleer anlaşmayı eski haline getirmenin bir yolunu bulmaya çalışıyor. İran, Yemen'den Lübnan, Irak ve Suriye'ye kadar farklı bölgesel çatışmalarda Suudi krallığı ile jeopolitik rekabet içinde olmuştur. 2019'da, Yemen'deki Husilerin Suudi petrol tesislerine beklenmedik bir insansız hava aracı saldırısından sonra, Trump yönetimi ülkenin hava savunmasını desteklemek için ABD füze sistemlerini Suudi Arabistan'a yerleştirdi. Yemen Savaşı'nda İran, Suudi liderliğindeki koalisyona karşı Husileri destekliyor.Eski bir Amerikan askeri subayı ve Deniz Piyadeleri Üniversitesi Savaş Araştırmaları Bölümü'nden emekli bir Askeri Tarih Profesörü olan Edward Erickson, ABD'nin çekilmesinin İran'a iki ülke arasındaki gerilimi azaltma konusunda olumlu bir siyasi mesaj göndermeyi amaçladığını düşünüyor. Bunlar olumlu sonuç olarak karşılarına çıkar mı belirsiz ama Ortadoğu her zaman kendi kültürünü ve her şeyden önce sözde batı modernitesine karşı belirli bir direnişi talep etti. Ancak son yirmi yılda olanları okumak giderek daha zor hale geldi. Son yirmi yıl felaket oldu ve gelecek olanlar daha da endişe verici olabilir. Özellikle ABD'nin bölgeden siyasi ve askeri olarak ayrıldığına dair çok sayıda sinyalin ortasında bir güç boşluğu beliriyor. İsrail'in dikkate değer istisnası dışında, Washington'un diğer yerel ortaklarının yeni stratejik ortama uyum sağlayıp sağlayamayacakları kesin değil.ABD'nin bölgeden çekilmesi, ister gerçek ister algılanmış olsun, doldurulması gereken bir güç boşluğu hissi ile birlikte endişe yayıyor. Şimdiye kadar, yeterince örgütlenmiş ve bunu yapmaya kararlı tek varlık “direniş ekseni” gibi görünüyor: İran ve Suriye, Lübnan'ın Hizbullah'ı, Yemen'in Husileri ve Irak'taki Şii milisleri de dahil olmak üzere bölgesel müttefikleri.
Sonuç itibariyle ABD’nin Ortadoğu’dan çekilmesinin Ortadoğu’ya etkilerine baktığımız zaman gördüğümüz şey bir belirsizlik silsilesi. Çünkü “ABD gerçekten çekilecek mi?” veya “çekildiği takdirde Ortadoğu’ya ne olacak?” soruları şuan da cevaplanamıyor. Gerçekten çekildiği takdirde hala daha büyük enerji kaynaklarının Ortadoğu’dan geldiğini söyleyebiliriz. Bunları kaybetmek istemesi olası mıdır bilemeyiz. Çekildiği takdirde ve ilerleyen zamanlarda sonuçlarının ne getirdiğini daha iyi algılayabiliriz.
Kaynakça
https://www.middleeasteye.net/opinion/us-middle-east-disengagement-shape-how
https://geopoliticalfutures.com/withdrawal-from-the-middle-east/
https://www.aljazeera.com/news/2021/6/18/us-pulls-antimissile-batteries-from-middle-east-report
