ABD’nin 16 Temmuz’da Ukrayna’daki krize ilişkin yaptırım listesini genişleterek Rus petrol şirketi Rosneft ve Gazprombank’ı yaptırım listesine dahil etmesi, Washington’un hamlelerinin sadece Ukrayna ile ilişkili olmadığını, Rusya’nın aralarında BRICS’in de bulunduğu çeşitli bölgesel yapılanmalarla ABD’nin küresel hegemonyasına karşı mücadelesini hedef aldığını göstermektedir. Rosneft Başkanı İgor Seçin, ABD’nin Rus devlet enerji şirketine yönelik yaptırımlarının, Rosneft’in Ukrayna’daki krizde herhangi bir rolü bulunmaması nedeniyle, yasa dışı olduğunu açıkladı. Seçin, sözkonusu yaptırımların, Rosneft’in Exxon Mobil şirketiyle Rusya’daki ortak projeleri üzerinde herhangi bir etki yapmazken, ABD şirketlerinin hissedarlarına ve Rosneft ile çalışan Amerikan bankalarının çıkarlarına zarar vereceğini, söyledi. Seçin, ABD’nin yaptırımlarının esasen Rosneft’i değil Ukrayna’da bağımsız politika izleyen Rus devletini hedef aldığını, bunun Rus vatandaşlarının refahını da bozma amaçlı bir girişim olduğunu, belirtti. (http://www.themoscowtimes.com/business/article/sechin-brands-u-s-sanctions-on-rosneft-illegal/503602.html) Rosneft Başkanı İgor Seçin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in son derece güvendiği, en kritik görevleri verdiği, Rus devlet sistemindeki en önemli şahsiyetlerden biridir. Seçin’in bu açıklaması ABD’nin yeni yaptırımlarla amacının Ukrayna krizinde Rusya’ya geri adım attırmak değil, Moskova’nın ABD liderliğindeki Batı dünyasının müdahale alanının dışında yeni bir siyasi ve ekonomik düzenin kurulması, dolayısıyla Amerikan hegemonyasının geriletilmesiyle sonuçlanacak bir düzenin tesisinin engellenmesine yönelik olduğu şeklinde yorumlanmaktadır.